Filmlerle mesaj vermek

A -
A +

Dünkü yazımızda, Kurtlar Vadisi isimli dizide "Çakır" ismiyle rol alan oyuncunun yine rol gereği öldürülmesinin seyirci kitlesi üzerindeki etkilerinden bahsetmiştik. Yeri gelmişken bu dizi etrafında yapılan yorumlara da bir parça değinmekte fayda var. Zira dizi ile ilgili yerli-yersiz bazı iddialar var. Dizide işlenen konuların gerçek hayatta cereyan etmiş olayların aynısı veya benzeri veya izdüşümü olduğu noktasında epeyce yaygın bir kanaat var. Ve bu yüzden dizinin sivil-resmi, legal-illegal birçok kesimi ister istemez alakadar ettiği, bu sebeple de dizi vasıtasıyla verilen veya verilmek istenen mesajların dikkat çekici olduğu sonucunu çıkaranlar var. Türkiye'de gerek olayların derinlemesine irdelenmesi alışkanlığı olmadığından, gerekse fısıltı gazetesinin tirajının yüksek olmasından ve medyada da asparagas haberlerin epeyce geniş yer buluyor olmasından dolayı pek çok hadise bir anda olduğundan tamamen farklı şekilde sunulabiliyor. Böyle olunca da, neyin ne kadar gerçek olduğunu tesbit etmek zor hatta bazen imkansız hale gelir. Her şeyden evvel Türkiye devlet ve toplum olarak şeffaflıktan çok uzakta bulunduğundan, meselelerin aydınlatılması kolay olmamaktadır. Dünyanın pek çok ülkesinde, kitaplarla; özellikle roman türünden yazılmış kitaplarla, film ve dizilerle önemli olaylar üzerindeki sır perdeleri kaldırılarak aydınlatılır. Ama unutmamak gerekir ki, buralarda da aydınlatmanın bir sınırı vardır... Mesela ABD eski Başkanı Kenedy'nin öldürülmesi ile ilgili bir düzineden fazla film ve dizi çevrildi. "Kapalı Kapılar ardında Washington" gibi bazıları Türkiye'de de televizyonlarda gösterildi. Bir kısmı yalnızca sinemalarda gösterime kondu. Her birinde, suikast olayının bazı taraflarına ışık tutuldu. Ancak şurası kesin ki, olayın bütünü hiçbir zaman herkesin anlayacağı şekilde ortaya konmadı, konamazdı!.. Çünkü suçlananların bir kısmı devletin en tepe noktalarında idi... Bunun gibi Amerika'da devlet ve sivil toplumda, yeraltı dünyasında olup bitenler roman ve filmlerle işlenir. "Başkan'ın Bütün Adamları" ile mesela Nixon dönemi anlatılmaya çalışılır. Mafya ile ilgili olarak en meşhur beyaz perde eseri, belki de Mario Pozo'nun romanından yola çıkılarak çevrilen "BABA" filmidir. Ondan sonra "BABA II" de çevrildi ama, birincisi kadar sükse yapamadı. Rivayet o dur ki, kitabın yazarı olan Pozo, yeraltı dünyasından tehdit almış... Mafya'nın anavatanı sayılan İtalya'da, bir dönem yeraltı dünyasının devleti elegeçirmeye ramak kaldığı, ancak biraz da tesadüfen meydana gelen olaylarla gelişmelerin farkına varılıp çok büyük operasyonlarla bunun önüne geçildiği dünyaya ilan edildi. Bundan dolayı birçok bakan ve başbakan hapse de girdi. Yanlış hatırlamıyorsam Bettino Craxi halen hapiste... Nerden başladık nereye geldik! Yıllar önce Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası, bazı olayların üzerindeki şalı kaldırdı ama, olayın hukuki takibi yeteri kadar yapılamadı. Hatırlayanlarınız çoktur; o dönemde bazı devlet görevlileri kanal kanal dolaşıp televizyon ekranlarından birbirlerine mesaj verirdi. Tabii mesajların ne anlama geldiğini çözebilenlerin sayısı pek azdı. Yine yıllar önce patlamış olan bir Lockheed rüşvet skandalı, bütün dünyada sorgulandı, suçlular bulunup cezalandırıldı. Bir tek ülke hariç; Türkiye. Yakın geçmişte Türkiye'yi çok derinden etkileyen pek çok karanlık ve illegal olayın üzerindeki sır perdesi, hiç olmazsa film veya dizilerle kaldırılabilseydi, ülkemizde hukuk düzeninin, şeffaflığın ve güvenin arzu edilen seviyeye gelmesine büyük yardımı olurdu. Bu yönde gayretler var. Ancak bu gayretler, henüz çok amatör.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.