Bugün yine siyasi gündemi ele alacaktık. Ama, öyle bir gündem maddesi oluştu ki, bahis açmamak mümkün değil!.. Önceki gün sabah saatlerinden itibaren, kaydedilen her gelişmeyi; hemen her detayı zaten medya organlarından takip ediyorsunuz. Yani işin malumat kısmı konusunda benden öğreneceğiniz yeni bir şey yok. Ancak "güçlü" olarak bilinen, öyle lanse edilen, bazı kulüp başkanlarının; birtakım futbol şöhretlerinin gözaltına alınması gibi, Türkiye'de bu çapta ilki yaşanan ciddi olayın spekülatif yanlarına takılarak esası kaçırmayalım... SPOR kavramı, esas itibariyle dürüstlük, mertlik ve centilmenliği çağrıştırır. Yani kişi ve kurumların, bireysel ve takım hâlindeki müsabakalarda; fiziki, teknik, taktik ve bütün idari yeteneklerini, imkân ve kabiliyetlerini dürüst biçimde sahalara ve salonlara yansıtması beklenir. Neticede daha iyi çalışan ve daha iyi hazırlanmış olanlar, başarıyı yakalar, rakipleri de centilmenlik kuralları içinde buna saygı gösterir... İdeal olan ve beklenen budur ama, ne yazık ki hakikatte işler bu kadar mükemmel yürümüyor. Hem bizim ülkemizde, hem de dünyanın diğer bütün ülkelerinde; milli ve milletlerarası spor karşılaşmalarında, akla hayale gelmedik rezaletler cereyan edebiliyor. Bunların bir kısmı er veya geç su yüzüne çıkıyor. Bir kısmı da ilgilileri tarafından maharetli bir şekilde hasıraltı ediliyor! Olimpiyatlarda, kıtalar arası yarışmalarda, dünya şampiyonalarında bunlar hep oluyor. Nice şöhretli sporcular, daha sonra utanç içinde doping yaptıklarını itiraf etmek zorunda kaldı ve kimileri ömür boyu cezalar aldı. 2006 yılında İtalya'da tam manasıyla bir futbol rezaleti patlamıştı... Öyle ki, nice şampiyonluklar almış olan Juventus ve Milan gibi flaş takımlar, bu rezaletin tam göbeğinde idi. Lakin onların taraftarlarının çokluğuna yahut başkanlarının nüfuzuna bakmadan, yaptıkları kanunsuzluklara karşılık olarak, çok ağır cezalara çarptırıldılar ve İtalyan kamuoyu da, verilen kararları saygıyla karşıladı. Şimdi Türkiye'de benzer bir durumla yüz yüzeyiz... Tabii henüz her şey soruşturma safhasında. Kimse hakkında hüküm vermemiz söz konusu değil. Ancak uzun zamandan beri, ülkemizde futbol maçları ile ilgili çok rahatsız edici iddia ve ithamlar dolaşımda idi. Zaman zaman kimi kulüp yöneticilerinin birbirlerine yönelttikleri çirkin isnatlar, bu meseleye mutlaka neşter vurulması gerektiğini gösteriyordu. Herhalde mevzuat eksikliği yüzünden olacak ki, bugüne kadar bu mümkün olmadı. Ama artık 6222 sayılı kanunun getirdiği hükümler çerçevesinde, şimdiye kadar benzeri görülmemiş ve kolay kolay da ihtimal verilmeyecek boyutta, bir soruşturma hayata geçirilmiş bulunuyor... Tabii işin ucu kendine değenler feryadı basıverdi! Bu tepkiler son derece normal. Lakin taraftarı sokağa dökmekle, sonuç değişmez. Türkiye hakikaten şeffaflaşıyor!