Son bir haftada peş peşe cereyan eden olayları çok dikkatli analiz etmek gerekiyor. Zira bu gelişmeler, belki de yeni ve değişik bir süreci tetikliyor olabilir... Geçen hafta bugün, Türkiye önmeli bir konuğu bekliyordu; Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin. Ama ondan bir gün önce Kuzey Osetya'daki bir okulun teröristlerce basılarak yüzlerce kişinin rehin alınması, Putin'in programını alt-üt etti. Ondan öncesini de hatırlamakta yarar var; Putin planlanmış Türkiye ziyaretinin hemen öncesinde önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Rusya-Fransa ve Almanya. Irak savaşının başlangıcından bu yana aynı tarafların üçüncü zirvesi... Ancak bu zirveye gelirken, taraflar hayli büyük sıkıntılar yaşadı. Irak'ta, iki Fransız gazetecinin başörtüsü yasağı gerekçesiyle(!) kaçırılmasından ötürü Fransa Devlet Başkanı zirveye bir gün gecikmeyle katılabildi. (Not: Fransız gazeteciler için şimdi de fidye isteniyor!) Bu arada, aynı günlerde kaçırılarak havada infilak ettirilen iki Rus uçağından birinin Putin'in tatilini geçirmekte olduğu Soçi şehrine gidiyor olması da yeterince dikkat çekici. Uçak olayından iki gün sonra, bu defa Moskova metrosuna bomba konularak 10 kişinin ölümü, onlarcasının da yaralanması eylemi gerçekleştirildi. Bu olayları ard arda sıralamamızın sebebi, sadece peş peşe meydana geldikleri için değil elbet... Bazı noktalara dikkat çekmek gerekiyor. Özellikle okul baskınına! Gün geçtikçe bu olay daha esrarengiz bir hal alıyor. Başlangıçta rehine sayısı az gösterilerek Rus ve dünya kamuoyu feci şekilde yanıltıldı. Ama daha da önemlisi, teröristlerin kimliği, sayısı, operasyon biçimi, ölü ve yaralı sayısının habire değişmesi ve gerçekten bütün teröristlerin bertaraf edilip edilmediği... Sahi bu teröristler kimdi, hangi millettendi? Yakalanıp teşhir edilen kişi olaya hakikaten karışmış mıydı? Bazılarının Arap olduğu iddia ediliyor. Bir an için doğru olduğunu kabul edelim. Araplardan başka değişik etnik kökenden kişilerin de olduğu söyleniyor. Neden diğer milliyetlerden olan terörist sayısı açıklanmıyor? Ondan da önce teröristlerin sayısı tam olarak kaçtır? Kaç tanesi kaçmış? Kaçı canlı olarak yakalanmış? Bunların hepsi şu an için muamma. Bir de Rusya'nın ortaya koyduğu iki ilginç davranış var, altını çizmek gerekiyor: Birincisi okul baskınının hemen akabinde BM Güvenlik Konseyini olağanüstü toplantıya çağırması. İkincisi de dün yaptığı şu açıklama; "Teröristler dünyanın neresinde olursa olsun onları vuracağız!.." Evet bu çıkışa son derece dikkat etmek gerekiyor. Acaba sadece teröristlere mi, yoksa teröristlerin arkasındaki bazı büyük güçlere de mi gözdağı veriliyor? Bu sorunun altını iki kere çizmek gerekiyor... Rusya birilerine mesaj veriyor galiba! Yeni ve tehlikeli bir süreci işaret eden diğer gelişmeleri de satırbaşlarıyla buraya kaydedelim: Halen Filistin topraklarında son yılların en büyük operasyonlarını yapan İsrail'in Başbakanı Şaron'un şu sözlerinin satır aralarında hangi mesajlar gizli acaba? Dikkatle okuyalım: "İsrail'e yönelik terör eylemleri Suriye'deki örgüt merkezlerinde planlanıyor. Raporlar oraya veriliyor..." Bir de İran'la ilgili açıklama; "İran'ın nükleer silah çalışmasına seyirci kalınıyor. İsrail, kendisini yok etmek isteyen İran'a karşı gerekli tedbirleri almıştır..." Evet bu sözler, bütün çağrılara rağmen nükleer tesislerini Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın denetimine açmayan ve nükleer silah sahibi olduğunu da gizleme ihtiyacı duymayan İsrail'in hükümet başkanına ait. Bir süreden beri, bu ülkenin İran'ın nükleer araştırma merkezine saldırı planladığı spekülasyonları da hatırlanırsa, durduk yerde yapılan bu açıklamanın mahiyeti daha iyi anlaşılır. Ve İran'ı hedef alan bir açıklama daha! Bu da ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'den; "İran, Irak'taki isyan hareketlerine destek veriyor..." Şimdi, Amerika, Avrupa Birliği, Rusya, Çeçenistan, Gürcistan, İran, Irak, İsrail, Suriye, Orta Doğu, Kafkasya vs. bu ülke ve bölge isimleriyle bugünkü pozisyonlarını gözönüne alarak, yukarıdaki gelişme ve açıklamalarla birlikte bütün halinde değerlendirmeye çalışın. Eğer bazılarının istediği gibi, yalnızca "Çeçen Terörü"ne takılıp kalırsanız, büyük fotoğrafı kaçırmış olursunuz...