Gerçeker'in söyledikleri keşke gerçek olsa!..

A -
A +

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, adli yılın açılış töreninde geleneksel konuşmasını yaptı. Doğrusunu söylemek gerekirse, konuşması daha ziyade referanduma dair hayır kampanyasını andırdı... Sayın Gerçeker baştan sona, anayasa değişikliğinin o meşhur iki maddesi (Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yeniden yapılandırılması) aleyhindeki tutumunu bir kere daha ortaya koydu. Söylediklerinde yeni bir şey yoktu. Malumun ilamı niteliğinde bir tekrar, yargıya gelen yoğun eleştirilere karşı da, zorunlu ve fakat etkisiz savunma niteliğinde idi. "Yargı kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi, ne de yan bahçesi değildir ve olmayacaktır..." çıkışının altında yatan faktörleri masaya yatırdığımızda, gerçeklerin hiç de Sayın Gerçeker'in bu ifadesi ile örtüşmediğini görüyoruz. Keşke örtüşseydi! Keşke, gerçekten Yargının tarafsızlığı herkesçe kabul görmüş ve bu noktada bütün toplum gönül rahatlığı içinde olsa idi... Fakat heyhat! Toplum hâlâ 28 Şubat Döneminde, Adalet Bakanının aksi yöndeki çağrı ve uyarılarına rağmen; askeri servis araçlarına binip Genelkurmay karargâhına giden ve orada kendilerine brifing veren askerleri dakikalarca ayakta alkışlayan savcı ve yargıçları unutmadı... Dolayısıyla, Yargı bağımsızlığını lafta savunan kimi savcı ve yargıçların; pratikte hangi hal ve hareketler içinde olduğunu, vatandaş çok iyi biliyor ve görüyor. Resmî söylemlerle bu gerçekleri tersyüz etmenin imkânı yoktur. O yüzden Hasan Gerçeker'in söyledikleri maalesef havada kalmaktadır. Elbette "bağımsız yargı", ama en az onun kadar ve hatta ondan daha fazla "tarafsız yargı" esastır. Yargının bağımsızlığı tek başına bir amaç değildir. Ya nedir? Yargının tarafsızlığı için bir araçtır. Zira Yargı gerçek manada tarafsız olduğu zaman, adaletin tecellisinde teminat olabilir... Bu çerçevede dün Yargıtay Başkanı'nın söyledikleri, ne yazık ki bilimsel ve pratik gerçeklerle çelişiyordu. Gerçeker'in de içinde yer aldığı, bazı yüksek yargıçların öteden beri anayasa değişikliğine karşı sürdürdükleri muhalefet, iddia edildiği gibi Avrupa Birliği müktesebatına aykırı değil. Bunun bir ispatı da Anayasa Mahkemesi'nin iptal davası ile ilgili gerekçesinde yer alan izahlardır. O gerekçede, değişiklik paketinde HSYK'nın yeniden yapılandırılması için getirilen yeni hükümlerin daha objektif ve yargı işleyişi için daha sağlıklı olduğu ifade ediliyor. Ama besbelli Gerçeker ve onun gibi düşünenler, böyle düşünmüyor. Başkan hâlâ inkâr etse de, yargıdaki "kastlaşma ve al gülüm ver gülüm düzeni" gün gibi ortadadır. Peş peşe patlayan skandal ses kayıtları da bunun karartılamaz delilleridir. "Her kurumda olduğu gibi yargı içinde de yanlış yapanlar olabilir..." diyor Gerçeker. Lakin iş burada bitmiyor. Netice önemli... Mesela; referandumda hayır sonucu çıkması için, terörsitbaşı Öcalan'la bile iş birliği yapmaya çalışanlar hakkında acaba ne yapıldı, yahut bir şey yapılacak mı? Asıl gerçek budur Sayın Gerçeker!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.