Gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüş…

A -
A +

Kim ne derse desin, göç meselesi kendi yolunda istikrarlı şekilde yürüyor… İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın dile getirdiği üzere; yabancı düşmanlığı yapan siyaset bitmiştir. Boş boş konuşanlar nerede şimdi?

 

 

 

 

 

TGRT Haber TV’nin dünkü sabah kuşağında, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya konuğumuz oldu. Beklendiği gibi esas konumuz göç ve göçmen meselesi idi. Dile kolay, tam on üç senedir hep “düzenli-düzensiz göç” ve göçmen kişileri konuştuk, tartıştık… Tartıştık da, acaba doğru mu tartıştık? Ne yazık ki hayır! Maalesef bazı siyasi partiler ve tüccar politikacılar yabancı düşmanlığı üzerinden rant devşirmeye çalıştılar. Suriyeli sığınmacılarla kafayı bozmuş siyasi kişilikleri hepiniz biliyorsunuz. Onları buradan tekrar anons etmeye gerek de yok. Hani iktidara gelirlerse bir ayda hepsini geri göndereceğini iddia edenler nerede şimdi? Bazıları iktidar hayaliyle göç meselesini sömürürken, oturdukları koltuğu da kaybetti. Atasözü ne diyor? "Büyük lokma ye, büyük laf etme!"  İçişleri Bakanı, “zalim Esad kaçarken birileri Kilis’te ne diyordu?” şeklinde, Özgür Özel’e göndermede bulundu ve şunu söyledi: “Yabancı düşmanlığı yapan siyaset bitmiştir…” Bu tespiti yaptıktan sonra da, AK Parti iktidarı olarak tarihin doğru tarafında durduklarını ilave etti. Şüphesiz bunun ispatı, sınır kapılarından çıkış yapan Suriyelilerin, Türkiye ve Türklere canı gönülden şükranlarını sunmasıdır. Yaşanan tablolar hakikaten göz yaşartıcı, tabii insanlık adına bir o kadar da memnuniyet verici. O kadar çok yürek ısıtan görüntüler izliyoruz ki, kelimeler yetmez anlatmaya… Mesela arkadaşlarıyla vedalaşan Muhammed adlı çocuğun yaşadığı ve yaşattığı duygusallık tek başına muhteşem bir hikâye idi. Kanlı ve barbar rejimin yıkılmasıyla birlikte, Suriyeliler evlerine yurtlarına dönmek için harekete geçti. Esad’ın defolup gittiği 8 Aralık tarihinden bu yana, yaklaşık 31 bin kişi ülkesine dönmüş.

 

Bakan Yerlikaya’nın verdiği rakamlara göre, hâlihazırda Türkiye’de yasal kalışı bulunan kişi sayısı 4 milyon 163 bin. Bunların 2 milyon 911 bini Suriyeli. 8 Aralık tarihe kadar, 740 bin kişi kendi isteğiyle geri dönmüş… Hâlen en fazla Suriyeli İstanbul ve Gaziantep’te bulunuyor. Sırasıyla beş yüz bin ve dört yüz binden biraz fazla kişi, bu iki şehrimizde barınıyor. Şanlıurfa, Mersin ve Adana da sırasıyla bu iki ilimizden sonra en fazla sığınmacı barındıran şehirler. Geçen on üç yıl zarfında, Türkiye göç konusunda önemli işler başardı. Mesela Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekâtlarıyla, sınırımıza yakın bölgelerde ama Suriye topraklarında “güvenli hâle getirilmiş bölgeler” tesis ederek, daha fazla sığınmacı gelmesini önledi. Böylece “KAYNAĞINDA DÜZENSİZ GÖÇÜ ÖNLEMEK” gibi bir uygulamayı hayata geçirdi. Suriye’deki son gelişmelerden sonra Türkiye yeni bir adım daha atıyor; ÖNCÜ GÖÇMEN MODELİ… Ne demek bu? Malum Suriyeli vatandaşlar, 13 sene boyunca uzak kalmış oldukları evlerinin barklarının ne durumda olduğuna dair bilgi alma ihtiyacında. Bunun için aileden bir kişinin önden gidip, bir nevi keşif ve tespit yapması gerekiyor. İşte Türkiye bu uygulamayı hayata geçirdi. Bunun için her aileden bir kişiye, altı ay içinde üç defa Suriye’ye gidip gelme hakkı veriliyor. Tabii kayıt-kuyudat altında… Suriye’de altyapı düzeldikçe, asgari hayat şartları vücuda geldikçe, geri dönüşler daha da hızlanacak. Ama Türkiye mevcut şartlar altında sığınmacılara ille de dönün demeyecek. Ali Yerlikaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iyiliği başa kakmama hassasiyetini hatırlatıyor ve "asla iyiliği başa kakmayız" diyor. Türkiye’nin hamiyetperverliğini, gümrük kapılarında duygularını ifade eden kadirşinas Suriyeliler fazlasıyla dillendiriyorlar… Bu vadide kimse Türkiye’nin eline su dökemez.

 

On üç sene zarfında 900 bin Suriyeli çocuk doğmuş… Türkiye’de doğup büyüyen çocukların hâli bir başka… Mükemmel Türkçe konuşmaları vs. Bu çocukların eğitimi aksamasın diye, aileleri sömestir sonunu bekliyor. Yolu ülkemizden geçen bu vatandaşlar için, Türkiye Suriye’de göç ofisleri kuracak. Böylece sığınmacıların şahsi bilgilerinin kayıtları derli toplu şekilde tutulacak. Doğum, evlilik, ölüm vs. şahsa mahsus bilgiler kolaylıkla Suriye makamlarına aktarılabilecek. Bu önemli bir hizmet. Zira yıllar yılı Suriye tarafında, vatandaşlık bilgi ve kayıtları doğru dürüst biçimde tutulmadığı için insanların şahsi haklarıyla ilgili bilgi ve belgeleri temin etmesi büyük problem… On üç yıl boyunca imkânlarını seferber ederek, bütün dünyaya örnek olacak kıvamda, milyonlarca Suriyeliye kucak açan Türkiye, şimdi onların GÖNÜLLÜ, GÜVENLİ, ONURLU VE DÜZENLİ geri dönüşü için her türlü esneklik ve kolaylığı da sergiliyor. Mesela ülkesine dönen Suriyelilerin sahip oldukları eşya ve araçlarını beraberinde götürme kolaylığı… Gelirken can havliyle belki bir bavulu dahi yanına alamayan kimselerin, burada çalışıp elde ettikleri şahsi eşyalarını rahatça götürmesi için prosedür kolaylaştırılıyor.

 

Velhasıl Türkiye, göç, sığınmacı, mülteci konusunda Birleşmiş Milletlerin hukuk standartlarını uygulamada da başı çekiyor... Genellikle değerler alanında ülkemize şaşı bakmak gibi bir saplantısı olan Batı ülkelerinin yöneticileri seyrek de olsa, zaman zaman gayretlerimizi takdir eden beyanlarda bulunuyorlar. Eh, bu da bir erdemdir!..

 

Lakin çaresizlik içinde hayatlarını dahi riske atarak, daha insani bir hayat sürebilme arayışına giren sığınmacıları, kıyılarından geri iterek ölümcül dalgalara terk eden devletlerin insani yaklaşım konusundaki fakirliklerini de dikkatlerden uzak tutamayız. Aylan Bebeklerin kıyılara vuran cansız bedenleri dahi, vicdanlarını makul ölçüde ayağa kaldıramamıştır… Merhamet duygularının yerine kin ve düşmanlık yaklaşımı öne çıkmıştır ne yazık ki. Bu da insanlık adına çok acı verici.

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe30 Aralık 2024 09:27

Gerekli şartları hazırladıktan sonra yurduna dönmek isteyen döner, istemeyen dönmez...