Güçlü ve büyük devlet olmanın gereği...

A -
A +

Küreselleşen dünyada, sözü geçen ülkeler güçlü ve büyük ülkelerdir. Buradaki "büyük" ifadesi, yüzölçümünün veya nüfusunun büyüklüğü değil elbet... Nice geniş topraklı ve kalabalık nüfuslu ülkeler vardır ki, beynelmilel meselelerde esamisi bile okunmaz. Güçlü, sözü dinlenir, etkin ve caydırıcı olmak için; ülkelerin haiz olması gereken nitelikler vardır. Daha iki hafta önce Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Emre Taner, etkin ve caydırıcı bir konum için gerekli özellikleri saymadı mı! Güçlü bir ekonomi, kusursuz bir dış politika, caydırıcı bir askerî teşkilat ve bu üç ayağı takviye etmek üzere günümüz şartlarına göre yeniden kurgulanmış dinamik, etkin, esnek ve hareket kabiliyeti yüksek bir istihbarat yapılanması... Güçlü ekonominin ne olduğunu anlamak için ille de bu alanda uzman olmaya ihtiyaç yok. Zira fert başına düşen milli gelirin, ABD'de 50 bin, Japonya'da 40 bin, AB ortalamasında 30 bin dolara tırmandığı bir vasatta; Türkiye'nin de kişi başına 15-20 bin dolarlık milli geliri yakalaması şarttır. Güçlü bir ekonomi aynı zamanda güçlü bir askerî yapılanmanın teminatıdır. ABD ekonomisi bu kadar güçlü olmasa; dünyanın birçok bölgesinde eş zamanlı büyük operasyonlar yapabilir miydi? Güçlü askerî yapının günümüzdeki mahiyeti çok değişmiştir... İkinci dünya savaşı sırasında 12.5 milyon kişilik silahlı kuvvetlere sahip olan ABD, bugün yaklaşık 2.7 milyon kişilik ordusu ile daha etkili konumdadır. Bugüne kadarki konvansiyonel savaşlarda Hindistan karşısında sürekli mağlubiyet yaşayan Pakistan, nükleer silah kapasitesine sahip olduktan sonra; çok önemli bir caydırıcılık kazanmıştır. Okyanuslarda uçak gemileri yüzen ülkeler; küresel ölçekte etkin rol oynama kabiliyetine sahiptir. Tarihe baktığımızda da deniz gücü yüksek ülkelerin etkinliği büyük olmuştur. Osmanlı Devleti de; beynelmilel denizlerde üstünlüğü Batı Devletlerine kaptırdıktan sonra zayıflamaya başlamıştır... Bu konuların bir yazıya sığması mümkün değildir. 185 yıl önce bugün Ben esasen bugün "kusursuz dış politika" konusu üzerinde durmak, daha doğrusu bu konudaki önemli bir yazıya dikkatinizi çekmek istiyorum: www.haberkusağı.com sitesinde "185 Yıl önce Bugün ve Bugün" başlıklı bir yazı yazan Dr. Faruk Turan, 1822 yılında Yunanistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonraki süreci özetledikten ve 1822 yılında Rusya Dışişleri Bakanı olan Yannis Kapodistrias'ın Yunanistan'ın ilk devlet başkanı olmasına dikkat çektikten sonra şunları naklediyor: "..... 1957 yılında genç bir uzman olarak Roma Antlaşması raporlarını düzenlemiş, Avrupa üniversitelerinin birinde Jean Monnet Enstitüsünü kurup yüzlerce diplomat, bakan yetiştirmiş, Türkleri seven, Türkiye'yi yakından izlemiş hayli yaşlı bir Fransız akademisyen ne diyor: Her şeyden önce, Türkiye maskeli bir balodadır. Evet maskeli baloda. Bugüne kadar ünlü bir Türk diplomata rastlamadım. Yunanlıların nüfusu az ama, önemli olan kemiyet değil keyfiyettir. Yunanlı diplomatlar her kapıda, her kurumda, her an karşınızdadırlar. Türkiye 80 milyonluk nüfusuna rağmen diplomat yetiştirememiştir. Diplomaside yoklar. Zaten kendi tapu kayıtlarını okuyamayan hariciyeci, diplomat, uzman olur mu? Yunanlılar Antik Yunan belgeleri dahil hepsini okuyabildikleri gibi, hepsinin arşivlerini de ezbere bilirler. Antik Yunan'la bugünkü Yunanlıların ne ilgisi olduğu hakkında hep tartışılır ama dünyaya böyle inandırmışlar... Osmanlıca bilmeyen diplomat olur mu? Osmanlıca diyorum, zira Doğudan Batıya bütün devletlerin arşivlerinde Osmanlıca belgeler var. Türklerin Kıbrısta'ki, Balkanlar'daki, Yunanistan'daki, her yerdeki tapuları Osmanlıca; Türk diplomatlar bunları okuyamıyorlar. Bir zamanlar Bulgaristan gibi Rumeli'den Türkiye'ye göç etmiş olan ve Osmanlıca bilen berber, emekli öğretmen, sıhhiye memurlarını topladılar ve çok önemli arşiv belgelerini bunlara tercüme ettirdiler... Cumhuriyet kurulalı seksen yılı geçmiş; nüfusu belki yakında seksen milyonu geçecek bir Türkiye'nin bugün için en az 600 milyar dolarlık ihracatı, 600 adet tanınmış diplomatı, üç tarafı denizlerle çevrili bu ülkenin 600 adet uluslararası balıkçı şirketi, deniz nakliyat şirketi, petrol arama şirketi vs. olmalıydı... Yunanlılar savaşarak değil, diplomasiyle dünyayı ikna ediyorlar... Megali idealarından asla vazgeçmezler..." Evet, fazla söze hacet var mı?! Yazının tamamını adı geçen internet sitesinden okuyabilirsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.