Evet, "Hainliğin sonu yoktur..." Terör örgütlerinin sonu da hezimettir. Bu yüzden, teröristlerin genel adı "Desparados - Umutsuzlar"dır. Çukurca ve çevresindeki hain saldırılar, iki düzine ailenin ocağına ateş düşürmüştür. 24 şehit ve bir o kadar da yaralı, elbette içimizi yakmaktadır. Bu acının kelimelerle anlatılması da mümkün değildir. Ama hemen belirtelim ki, bu saldırılar aynı zamanda bölücü örgütün, intihar saldırılarıdır. Bölücü örgüt, içine düştüğü çözülme sürecini, yavaşlatma ve varlığını koruduğunu ispatlama çabasındadır. Bu çabaları asla sonuç vermeyecektir. Bu saldırıların Kürt meselesinin çözümüne, en küçük bir faydası yoktur ve olamaz. Otuz yıldan beri bu hain saldırıları sürdüren bölücü örgüt, hedeflediği Türk - Kürt çatışmasını bir türlü hayata geçiremedi. Tam aksine bu tuzağın farkına varan halkımız, daha da bilinçlenmiştir. Menfur saldırılar, Türkiye'nin gerçek bir demokrasiye kavuşup, çağdaş bir hukuk devleti olmasını da engelleyemeyecektir... Meclis Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan Tayip Erdoğan'ın dün vurguladığı hususlar, bu açıdan çok önemlidir. Gün, öfkemize hakim olma günüdür. Tahriklere kapılmama günüdür. Bölücü örgütün ekmeğine yağ sürecek, her türlü tavır ve davranışın bu ülkeye zarar vereceğini unutmayalım. Terörist saldırıları siyaseten istismar etmek de, elbette vatanseverlik değildir... Ne yazık ki, dün Meclis'te muhalefet sözcüleri iyi bir sınav veremediler. Ne hamasi nutukların, ne de gerçeklere dayanmayan suçlamaların, terörle mücadeleye bir katkısı yoktur. Bunu hepimiz biliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun hükümeti istifaya davet etmesi, ciddi bir siyasi yaklaşım olamaz! Devlet Bahçeli'nin olağanüstü hal çağrısı da çözüm değildir. Zira o bölgede yirmi küsur yıl boyunca sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulandı. Meselenin güvenlik boyutuyla ilgili söylenecek çok şey var şüphesiz... Aylardır askeri hareketliliğin yaşandığı bu bölgede, eş zamanlı olarak sekiz ayrı noktaya, ağır silahlarla terörist saldırının gerçekleştirilebilmiş olması, her şeyden önce bir istihbarat zaafiyetini göstermektedir... Devletin kayıtlarında hangi bilgiler vardır, bu saldırının yapılış biçimi ve failleri ne ölçüde tespit edilebilecektir, ne kadarı açıklanacaktır, bunu şu anda bilmiyoruz. Lakin saldırıların önlenememesi ve verilen ağır zayiatın izahı mümkün değildir. Şu var ki, devlet, halkın kafasında beliren sayısız soru işaretlerini gidermekle yükümlüdür. Terörle mücadelede sonuna kadar fedakarlık gösteren vatandaş, devletin mekanizmalarının da bu konuda gerektiği gibi işlediğini görmek ister. Bu da bilgi edinme hakkının gereğidir. Başbakan haklı olarak medya organlarından duyarlı davranılmasını istedi. Ancak devlet ve hükümet de, bu konuda gerekli bilgilendirmeyi zamanında ve doyurucu biçimde yapmalıdır. Aksi halde boşluğu başka unsurlar doldurmaya kalkışır. Şimdiye kadar hep yaşandığı gibi!..