Hak yerini bulur... Mutlaka!

Karadayı ile ilgili ses kayıtları hakkında, peş peşe suç duyuruları yapılıyor... Kahramanmaraşlı bir esnafın ardından, MAZLUMDER ve Özgür Eğitim Sen de suç duyurusunda bulundu. Esasen ses kayıtlarında itiraf edilen suçun vahameti karşısında, herhangi bir suç duyurusunu beklemeden, Cumhuriyet Savcılarının kendiliğinden harekete geçmesi gerekir. Zira itiraflarda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin meşru hükümetini iskata ve/veya iş yapamaz hale getirmeye dönük eylemler söz konusu. Yani Ceza Kanununun 311 ve 312. maddelerine göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılamayı gerektiren bir durum... Keza Askerî Ceza Kanunu ve İç Hizmet Kanunu gereğince askerî savcıların soruşturma başlatması gerekir... Şu ana kadar bu yönde herhangi bir belirti yok. Fakat kamuoyundaki tepki de giderek artıyor!.. Anayasa'nın geçici 15. maddesi ile, 12 Eylül 1980 ihtilalinde yapılan icraat ve onun failleri, yani en başta Milli Güvenlik Konseyi üyeleri koruma altına alınmış olmasına rağmen, Adana eski Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, Kenan Evren ile ilgili olarak soruşturma başlatmıştı. Ancak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Kayasu için meslekten ihraç kararı vermişti. Ancak Savcı Kayasu, işin peşini bırakmadı ve meseleyi AİHM'ye taşıdı. Sekiz seneden beri devam eden davadan, birkaç gün önce AİHM'den Kayasu için olumlu karar çıktı. Kayasu haklı bulundu ve TC 41 bin euro tazminata mahkum edildi... Yani eninde sonunda hak bir şekilde yerini buluyor. Medyada peş peşe yayınlanan ses kayıtları, Çevik Bir'e ait el yazısı ile çeşitli birimlere gönderilen çok gizli talimatlar... Ancak savaş halinde veya çok önemli casusluk faaliyetlerinde başvurulduğu şekilde, çoğaltılmaması ve derhal imha edilmemesi istenen çok gizli belgeler!.. Ama bir gün açığa çıkıyor bu belgeler ve bir dönemin bütün kirli çamaşırlarını ortaya döküveriyorlar... Şu hâle bakar mısınız... Aczmendiler gündemde tutulacak... Üfürükçüler de gündemde tutulacak. Gerektiğinde profesyonel pavyon kadınları dahi kullanılıp ülkede irtica tehlikesinin ne kadar büyüdüğü ispatlanmaya çalışılacak!.. Ülkenin en önemli kurumlarından biri olan ordunun içinde, halka karşı böylesine hile ve desiselere başvurarak iktidara el koymayı veya iktidarı kontrolü altında tutmayı hedef alan generallerin çıkması ne kadar talihsiz ve acı bir durum! Şüphesiz Türk ordusu böyle bir imajı hak etmiyor. Ancak bu imajı düzeltmek için, en önce harekete geçmesi gereken de yine ordunun kendisi olmalı. Bir numaralı koltukta olmamasına rağmen, 28 Şubat döneminde fena halde esip gürleyen, herkesi hizaya getirmeye yeltenen Çevik Bir şimdi nerededir kim bilir. O rüzgârla Cumhurbaşkanlığına bile heveslenen, fakat üniformayı çıkardıktan sonra, yeleleri kesilen aslan gibi; daha ilk basın toplantısında çok müşkül duruma düşüp iddiasını yitiren Sayın Bir, acaba bu çok netameli belgeler için bugün ne gibi bir yorum yapar? Doğrusu merak ediyorum.