Tahmin ettiğiniz gibi, şike soruşturmasından bahsediyoruz. Yeşil sahalardaki mücadeleyi etkileyen kirliliğin, tahminlerin de ötesinde çok büyük olduğu artık biliniyor... Bu kirliliğin ortadan kaldırılabilmesi için de, çok büyük bir temizliğin yapılması şart! Bu temizlik hakiki olmalı. Göstermelik, herhangi bir şekilde kayırmalı filan olmamalı. Kara para aklar gibi, tarafların gizli-örtülü anlaşması niteliğinde de olmamalı. Mesela önce herkesi suçlayıp, sonra hepsini aklama vaziyeti olmamalı. Yahut suçlular, sembolik cezalarla kurtarılmamalı!.. Bu arada kurunun yanında yaş da yanmamalı. Suçlular suçlu, masumlar masum olarak muamele görmelidir. Böyle yapılmazsa, şaibe giderilemez, dolayısıyla rahatsızlıklar da bitmez. Fenerbahçe, Trabzonspor, Beşiktaş gibi, ülkenin en büyük spor kulüpleri, mercek altında. Aziz Yıldırım, Sadri Şener, Mahmut Özgener, Levent Kızıl, Tayfur Havutçu, Serdal Adalı gibi ünlü ve önemli spor adamları günlerden beri poliste, savcılıklarda sorgulanıyor; bir kısmı tutuklanıyor. Bu arada yeni iddia ve spekülasyonların ardı arkası kesilmiyor. Şimdiye kadar yüz kişi gözaltına alındı, yüz elli kişinin daha alınacağından bahsediliyor. Şike dalgası acaba nereye kadar uzanacak, başka kimleri vuracak? Daha bir hafta evvel göreve başlayan Futbol Federasyonu Başkanı, çok değerli hemşehrim Sayın Mehmet Ali Aydınlar, pimi çekilmiş bir bombayı kucağında buldu... İşinin ne kadar zor olduğunu herkes kabul ediyor. Başarılı bir iş adamı olan Aydınların, bu çetrefil meselenin içinden de başarıyla çıkacağını tahmin ediyor ve bekliyoruz. Başkan Aydınlar'ın önceki gün yaptığı açıklama, hukuken yerinde olmakla beraber, bazı kesimlerde şüphe ile karşılandı. Bunun da haklı sebepleri var. Zira kamuoyu, Federasyondan cesur ve kararlı bir duruş sergilemesini bekliyor... Ürkek, vaziyeti idare eden bir tavır, azınlık bir kesimi tatmin etse de, genel olarak toplumu rahatsız edecektir. Böyle bir şeye, Aydınlar ve Yönetimi meydan vermemelidir. Bu arada Federasyonun korkak ve hukuka uygun olmayan bir tutum takınması durumunda, Türkiye sportif alanda uluslararası bir cezalandırma ile yüz yüze kalabilir. Hem milli takım, hem de kulüpler UEFA tarafından, yıllarca müsabakalardan men edilebilir. Herhalde Federasyon böyle bir skandalın altına imza atmak istemez! Futbol Federasyonunun, Ankaragücü konusunda olduğu gibi; ileride herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmamak için, savcılık iddianamesinin tanzimini ve bunun mahkemece kabulünü beklemesi, anlaşılır bir durum. Bunu peşinen bir zaaf kabul etmek haksızlık olur. Ama Federasyon kendisini sadece iddianame ile de sınırlamayıp, özerk statüsü ve yürürlükteki mevzuat çerçevesinde ve tabiatıyla UEFA ve FIFA hassasiyetlerini de dikkate alarak, adil ve herkese ders olacak nitelikte kararlar almalı. Kısacası Türkiye esaslı bir temizlik bekliyor!..