Ülkelerin dış politikalarının belirlenmesinde, duygu ve hamasetin değil; akıl ve mantığın ön planda tutulması gerektiği, temel bir kuraldır. Ancak bu şaşmaz kurala rağmen, harici siyasetle ilgili tartışmalarda; muhalif kanatlar genellikle duygu ve hamaseti öne çeker. Fiili sorumluluk altında olmamanın da verdiği rahatlıkla, iktidarda olanları; çoğu kez vatanı satmakla, milletin şerefini çiğnetmekle vs. suçlarlar. Bir süreden beri, Sayın Abdullah Gül'ün; Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın davetine icabet ederek, Erivan'daki milli maçı izlemeye gidip gitmemesi tartışılıyor. Bilindiği üzere, iki ülke arasında diplomatik ilişki bulunmuyor. Böyle bir ortamda, derin ihtilaflarımızın olduğu bir ülkeye; en üst seviyede ziyaret doğru mudur? CHP Lideri Deniz Baykal; "Erivan'a değil, Bakü'ye maç izlemeye giderim..." diyor ve Azeri kardeşlerimizi üzecek bir davranışa girilmemesi gerektiğini söylüyor. MHP Lideri Bahçeli ise, çok daha sert ve eleştiri sınırlarını da aşan bir tonda ifadeler kullanıyor: "Dış baskı ve dayatmalara boyun eğilerek, içerideki Erivan Lobilerine teslim olunarak Ermenistan'a gidilmesi, tarihî bir gaflet olacak, böyle bir davranış Türkiye'nin onurunu yaralayacaktır..." diyor. Bu suçlama ile ilgili sorulabilecek çok soru var. Sadece şu noktayı soralım: Dış dayatmaları anladığımızı kabul edelim, peki "İçerideki Erivan Lobileri"nin; TC riyasetini teslim alabilecek derecede güçlenmesine, şimdiye kadar nasıl müsaade edildiği merak konusu olmaz mı? İkincisi, yalnızca kapıları kapatarak, köprüleri atarak hangi milli meselede başarı sağlanmıştır? Otuz küsur seneden beri Kıbrıs'ta bu yol denenmedi mi? Sonunda da, Kıbrıs Rum Yönetimi'ne AB yolu açılmadı mı? Onların eli daha da güçlenmedi mi? Ermenistan ile iki türlü problemimiz var... Birincisi malum sözde soykırım meselesi ve Ermenilerin Türkiye coğrafyası üzerindeki ham hayalleri. İkincisi de Karabağ Meselesi ve Ermenistan işgali altındaki Azerbaycan toprakları. Acaba, Ermenistan ile şimdiye kadar yürütülen politikalar, bu iki ana ihtilafın çözümünde ne gibi etkiler meydana getirdi? Hiçbir açılım yapmadan, sadece "hayırcı" bir politika ile sonuç almak mümkün müdür? Eğer olsaydı, Kıbrıs'ta olurdu!.. Şu halde, Cumhurbaşkanının Erivan'a gitmesinin; daha iyi olacağı sonucuna varan hariciye teşkilatımız, elbette bütün bunları en iyi şekilde hesaplamış olsa gerek. Ermenistan'a uygulanan izolasyon, bugüne dek ne sözde soykırım meselesinin çözümünde, ne de Azeri topraklarının kurtarılmasında beklediğimiz neticeyi vermedi. Tersine menfaatlerimizi haleldar eden, birtakım başka gelişmelere yol açtı. Demek ki, duygu ve hamaseti bırakıp akıl ve mantıkla yeni çareler aramak lazım.