Rivayetler muhtelif olabilir ama; gerçek her zaman bir tanedir... Türk Silahlı Kuvvetlerinin icra etmekte olduğu sınır ötesi harekât hakkında da, içeride ve dışarıda; birbirinden hayli farklı şeyler yazılıp söylenebilir. Nitekim bu türden yayınlar devam ediyor. Ama gerçek değişmiyor!.. TSK, ilkini 1983 yılında, yani tam yirmi beş yıl önce yaptığı benzer harekâtın; bugün yirmi beşincisini gerçekleştiriyor. İki bin iki yüz küsur yıllık muhteşem bir maziye sahip Kara Kuvvetlerimizin; böyle bir harekâtı planlama ve icra etmede sahip olduğu imkân ve kabiliyetler hakkında, herhalde çok fazla şey söylemeye gerek yok. Emsallerine nazaran en iyi, en mükemmel biçimde bunu başarabileceğinden şüphemiz yok... Bu noktada televizyon kanallarında, yoğun bir şekilde harekât hakkında yorum yapan bazı emekli generallerin söyledikleri, doğrusu beni hiç heyecanlandırmıyor. Bu sayın emekli generallerimizin, teorik bilgileri ve uzun yılların tatbikatıyla pekişen pratik tecrübeleri, mutlaka çok kıymetlidir. Ancak unutmayalım ki, onların birebir içinde yer aldıkları uygulamaların bir çoğu bugün, teknolojik gelişmeler ve siyasi ve askeri dengelerdeki büyük değişimlerden ötürü artık güncelliğini kaybetmiştir. Mesela; askeri harekâtın en önemli unsurlarından biri olan istihbarat, "ANLIK"tır... Yani dememiz şu ki; bu harekât özelinde gerçek ve doğru bilgi, bunu halen icra etmekte olan komuta kademesinin uhdesindedir. Bunun dışında söylenen ve yazılanların hepsi ancak tahmin olabilir!.. Dolayısıyla bu tahminlerin önemli bir kısmının doğru olmayabileceği de açıktır. Nitekim, harekâta katılan asker sayısı hakkındaki spekülasyonlar hakkında; Genelkurmay açıklama yapma ihtiyacı duymuştur. Ayrıca Türk medyasında çıkan ve doğruluğu teyit edilmemiş bazı haber ve yorumların, bire beş katılmak suretiyle, dış basında aleyhimize çoğaltıldığını da unutmayalım! Bu noktada özellikle; harekâtın hedef ve kapsamı hakkında yapılan ve ayağı yere basmayan kimi yorumların, ülkemizin menfaatlerine zarar verici nitelikte olduğunu belirtmek durumundayız. Askerî harekât, zamanlama ve uygulama açısından dört dörtlük bir seyir içinde devam ederken, bu başarıya gölge düşürecek söylemlerden kaçınmak gerekir. Siyaset ve diplomasinin başarısı Harekâtın siyasi ve uluslararası ilişkiler cihetine gelince: Öncelikle, süreci büyük bir başarı ile yöneten hükümetimize ve hariciyemize, yürekten teşekkür etmeliyiz. Çeyrek asırdan beri ilk defa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başından sonuna haklı olduğu bir davada; bu seviyede bir dış desteği arkasına almış bulunmaktadır... Dikkat edilirse, ABD, AB, BM ve NATO başta olmak üzere, bütün küresel güç merkezleri ve uluslararası siyasi ve askeri teşkilatlar, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta sürdürmekte olduğu harekâta karşı, dengeli, olumlu ve makul tepkiler vermektedir. Herhalde hiç kimseden ve hiçbir devletten; "Aman ne iyi ettiniz de böyle bir harekâta giriştiniz..." demesini beklemiyorduk. Mesut Barzani'nin, Zebari'nin yakınmalarında şaşırtıcı bir taraf yok. Tam tersine, belki Talabani'nin, harekât günü, kendisine yapılan Türkiye ziyareti teklifini kabul etmesinin, önemine dikkat etmek lazım! Tekrar altını çizerek belirtelim; şu ana kadar gelen tepkiler son derece makul ve Türkiye'yi destekler mahiyettedir. Daha önce, harekâtın lafı dahi olduğunda, dalgalanan Arap âleminden bir tek çatlak ses çıkmamıştır!.. İşte bütün bunlar, gerekli siyasi altyapıyı çok iyi hazırlayan hükümetin ve "önleyici diplomasi"yi etkin biçimde kullanan hariciyemizin başarısıdır. Bu sonuç bize açıkça şunu gösteriyor: İçeride birlik-beraberlik ve koordinasyon içinde; dışarıda da dünyanın siyasi, askeri ve stratejik dengelerine uygun tarzda yürütülen bir milli meselede, maksada ulaşmak daha kolay mümkün olabilmektedir... Özetlersek, bu harekâtla ölümcül baskın yiyen terör örgütünün, bahar aylarında girişebileceği muhtemel terörist saldırılar minimize edilmiştir. Aylardır hava akınlarıyla baskı altında tutulan ve tertibi bozulan bölücü örgüt, kesin şekilde çözülme dönemine girmiştir. Terörist saldırı için, karların erimesini bekleyen silahlı PKK militanları; şimdi Irak'ın derinliklerine doğru kaçarak, sığınacak yer aramaktadır. Yediği bu büyük darbe ile bozguna uğrayan bölücü örgütün; tamamen ortadan kalkması için, sıra atılması gereken ekonomik ve sosyal adımlara gelmiştir.