Harman çok dane yok...

A -
A +

Seçimlere sadece dokuz gün kaldı. Propaganda yönünden, daha önce de kısmen temas ettiğimiz gibi son yılların en renksiz ve heyecansız tanıtım ve hazırlık sürecine şahit oluyoruz. Bunun sebebi olarak çeşitli iddialar ortaya atıldı. Kimileri daha baştan iktidar partisinin açık ara ile ipi göğüsleyeceğinin anlaşılmasına bağladı. Tabii muhalefet partileri bu görüşe şiddetle karşı çıkıyor. Ama bunu boşa çıkaracak bir varlık da ortaya koyabilmiş değil. Sokaklarda gürültü ve görüntü kirliliği çok, hem de pek çok! Ama söylenenlerden ve yazılanlardan akılda kalan pek bir şey yok. Yani "Harman çok, dane yok..." deyişinin farklı bir yansıması gibi. Bu seçimlerde, adaylık yönünden bir bereket yaşandığı doğrudur. Ama iktidar partisi için bu geçerli. Bir de muhtarlıklar için. Bazı mahallelerde yarım düzineden fazla muhtar adayı kıran kırana mücadele ediyor. Belki de en ateşli propagandayı onlar yapıyor. Muhtarlık seçimlerinin en fazla tartışma konusu olduğu yönlerden biri de seçmen kütükleri... Malum ya, nakiller, ikametgah senetleri, yani kısacası seçmen kütüklerinin şişirilebilir olması vs. Hâlâ daha bila numara adreslerle (Mesela....... mezarlığı yanı, bekar evlerinde kalanların veya hane halkının sayısının epeyce arttırılması, natamam konutların bir süreliğine nüfuslandırılması yani iskana açılması gibi) seçmen kütüğü yazılabildiğine göre, bu iş o kadar da zor değil. Taşıma seçmenler her zaman gündemdedir. Seçimlere birkaç gün kala büyük şehirlerden Anadolu'daki beldelerin şenlendirilmesi ve bu arada seçim günü oy kullanıp geri dönülmesi düzenli olarak gerçekleştirilen bir faaliyettir! Her ne kadar bazı partiler aday bulmakta zorlandı ise de, hatta anamuhalefet partisi bile bine yakın belde ve yüze yakın ilçede aday gösteremediyse de, mevcut adaylar, istisnasız bütün partilerin adayları ile bağımsızlar, yine de bütün duvarları ve sokakları ve başka yerleri yeterince kirletmeyi becerdi. Seçimlerden sonra, kazananların işi zor. Evvela hepsinin genel bir temizlik seferberliği yapması gerekiyor. Ama yine en çok belediye işçileri yorulacak tabii... Bu seçim propagandasının akılda kalacak sadece üç-dört kelimesi var! Başbakan hükümetini "bereketli", anamuhalefet partisini ise kökten bereketsiz, yahut orijinal kalıbı ile "kökü bereketsiz" ilan etti. Buna karşı taşlı laflar edildi. "CHP kadar başına taş düşsün!.." Şimdi bu taşlar birinden ötekine gidip geliyor! Bir de kök-köken araştırması devam ediyor. Baykal Erdoğan'a diyor ki: "Fazla üstümüze gelme köklerini ortaya çıkarırız..." Ha bir de maaş işi var. Baykal işi gücü bırakmış, Erdoğan'ın maaşının derdine düşmüş. Diyor ki: "Başbakan ihtiyacını söylesin gereğini yapalım..." İnsanın gözleri yaşarıyor; muhalefet liderinin Başbakanın maaşını bu kadar dert edindiği bir ülkede ekonomik sıkıntı mı olur?! Efendim!.. Ha birileri de medyanın Ankara'ya fazla angaje olması (Onlar 'satılması' diyor) seçim heyecanını söndürüyormuş. Burasını anlayamadım doğrusu. Acaba propagandayı partiler yerine medya mı yapacaktı?!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.