Acaba bugün ülkemizde, Hazine'ye ait veya ait olduğu iddia edilen arazilerle ilgili olarak mahkemelerde açılmış kaç yüz bin dava vardır? Yahut soruyu şöyle soralım: Hazine ile mahkemelik olan vatandaş sayısı kaç yüz bin (yoksa milyon mu?!.) kişidir? Veya şöyle soralım: Türkiye'deki altmış sekiz bin köy ve mezranın kaç tanesinde, köylü vatandaş ile Hazine arasında ihtilaf yoktur? Bu köy ve mezra sayısına, kasabaları da katabilirsiniz... Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidar programındaki büyük projelerden biri de, kısa adıyla "2/B" diye bilinen; orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışı idi... Bu büyük projeden hükümetin Maliye Hazinesi adına elde etmeyi beklediği gelir de 20 ila 25 milyar dolar arasında değişiyordu!.. Hali hazırda, devletin kayıtlarında orman, yahut tarla vasfı ile görünen, ancak fiiliyatta, pek çoğu yüksek katlı binalarla işgal ve iskan edilmiş; hatta bu vasıftaki bazı yerlerde, yüz binlerle ifade edilen sayıda insanın yerleşmiş olduğu; yeni ve devasa şehirler kurulmuş durumda!.. Ne kadarı Hazinenin, ne kadarı Orman İdaresinin malı gözüküyor bilemem ama; "Orman vasfını kaybetmiş arazi"ye misal olarak çoğu kere, İstanbul'un Sultanbeyli ilçesi örnek verilir!.. Anadolu'daki birçok ilin merkez nüfusundan daha büyük bir insan kitlesi barındıran Sultanbeyli'nin imar durumu hangi noktadadır acaba?! Anayasa'nın 169. maddesinde de ilgili hüküm bulunan "2/B" projesi; kamuoyunda ve siyasi mahfillerde epeyce tartışıldı aslında. Hatta AK Parti iktidarı; CHP'nin şiddetli muhalefetine rağmen, bununla ilgili yasal bir düzenleme de yaptı. Ancak Cumhurbaşkanı, bahse konu kanunu veto ettiği için, kanun hayata geçemedi. Daha sonra da zaman zaman ortaya konan niyet belirtilerine rağmen, iktidar bu konu için Meclis zemininde yapılması gereken çalışmayı henüz başlatmadı. Vatandaş bu düzenlemenin bir an evvel yapılıp, yüz binlerce ihtilaflı ve belirsiz durumdaki arazi parçasının, gerçek durumuna uyan yasal statüye kavuşmasını beklerken, diğer taraftan başka bir dalga, özellikle köylerde arsa ve tarlası bulunan binlerce, on binlerce kişiyi yeni yeni davalarla yüz yüze getirdi!.. Hazine avukatları, 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi gereğince, hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış arazileri sahiplenmek üzere, 766 sayılı tapu kanununa göre mülkiyeti şahısların üzerine tescil edilmiş olanlar da dahil olmak üzere sayısız dava açmış bulunuyor... Bu çerçevede yedi sekiz kuşaktan beri, vatandaşlara tevarüs edip gelen arsa ve tarlalar da dahil mahkemelik olmuş durumda. Geçenlerde Çatalca ilçesine bağlı Kalfa köyüne gittim. Burada köylülerin şikayet dalgası ile karşılaştım. Beş yüz küsur senelik geçmişi olan bu köyde (Sultan İkinci Bayezid Han'ın otağ kurduğu yer...) hemen bütün köy halkı şu anda mahkemelik. Hepsi de şaşkın ve öfkeli. Diyorlar ki: Dedelerimizin dedelerinden bize intikal eden ve kendimizin bildiğimiz, tapularına sahip olduğumuz arsa ve tarlalarımız üzerinde, şimdi Hazine ile mahkemelik olduk? Bu nasıl iştir? Devletin tapu kayıtlarına güvenip arazi satın alanlar da bin pişman. Bu işin sonu nereye varacak? Cevabını bilemediğim bu soruları, buradan ilgili ve yetkililere aktarmak durumundayım: Evet sayın yetkililer; tapu kayıtlarına yakın zamanlarda konulan şerhlere dayanarak açılan bu dava furyasının anlaşılabilir bir izahı var mıdır? Varsa sizce bu nasıldır? Zilyedlik, ecrimisil vs. uygulamalarını anladık ama; yedi kuşak öteden tapulu olarak gelen araziler için ne demek lazım?! Vatandaşlar gerçekten merak ediyor.