Henüz bir eski devlet başkanı yargılanmadı... Henüz bir mason locası başkanı intihar da etmedi... Yazının girişi sizi biraz şaşırtmış ve heyecanlandırmış olabilir. Ama heyecana gerek yok. Bu olaylar İtalya'daki Gladio davası etrafında gelişmişti. O dava altı sene sürmüştü. 13 bin kişi sorgulanmış, sekiz bin kişi de yargılanmıştı. Neticede ikisi başbakan, dördü bakan, otuzu general, on dokuzu yüksek yargıç elli sekizi Prof. olmak üzere, medya patronları, iş adamları vs. dahil hatırı sayılır miktarda elit tabakadan kişi ceza alıp mahkum olmuştu... Türkiye'deki duruma gelince: Bir eski belediye başkanı yurt dışına kaçtı. Kırmızı bültenle aranıyor. O ise pazarlık yapma çabasında. Tutuklanmama garantisi istiyor!. Bir eski milletvekili aynı şekilde dışarıya kaçtı. Bir emekli general kaçtı ama tutunamayıp geri döndü ve tutuklandı... Çok önemli roldeki bir emekli generalin de kaçış planı sekteye uğradı. Özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli muvazzaf ve emekli bazı subaylar intihar etti. Bu intiharların bir kısmı şüpheli bulundu... Ergenekon, Balyoz ve başka adlar altında devam eden yarım düzine kadar davada, yüzlerce sanık yargılanıyor. Binlerce sayfalık, yüzlerce klasörlük hacimde dava dosyaları derdest. Ama hâlâ daha, darbe planı ve hazırlıklarını önemli ölçüde ilerletmiş olan yasa dışı derin yapılanmanın çok az bir kısmı tespit edilebilmiş durumda... Operasyon daha ziyade olayın askerî ve akademik ayağı üzerinde kısmen ilerlemiş noktada. Bürokrasi, yargı, iş adamları ve diğer kesimlerdeki uzantılarıyla ilgili henüz pek fazla bir şey yapılmış değil. Açıkçası yapılanmanın boyutları dikkate alındığında, bu sürecin ne kadar zor ve yavaş ilerleyebileceği de kendiliğinden anlaşılır!.. Şu ana kadar dava sürecini etkilemek maksadıyla pek çok atraksiyon gerçekleşti. Ancak bekledikleri sonucu alamadılar. Fakat vazgeçecek gibi de görünmüyorlar. Genelkurmay Başkanlığı'nın Gölcük'te ortaya çıkarılan dokuz çuval belge ile ilgili olarak internet sitesinde yaptığı açıklamanın sonu çok manidar: Şöyle deniliyor: "....Türk Silahlı Kuvvetleri, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve anayasal değerlere bağlı bir kurum olarak, AKSİ YÖNDE YAPILAN BÜTÜN TELKİNLERE RAĞMEN yargı sürecini sabır, sükunet ve itidalle izlemekte, bu çerçevede bağımsız ve tarafsız olduğuna inandığı yargının er ya da geç doğruyu ortaya çıkaracağını beklemektedir." Evet, birileri sürekli olarak davaların seyrini değiştirme, işlendiği inkâr edilemeyen suçları örtbas etme, suça karışanları şu ya da bu şekilde temize çıkarma ("AKSİ YÖNDE YAPILAN BÜTÜN TELKİNLER..."), ortaya çıkan belgeleri çürütme vs. gayreti içinde... Ama onlar direndikçe, o direnci kıracak yeni bilgi, belge ve bulgular gün ışığına çıkmakta, çıkarılmaktadır. Gölcük belgeleri bu cümledendir. Biraz daha sabredilirse; Kimin Tunus'a kaçan Bettino Craxi, kimin P2 Mason Locasına mensup Giulio Andreotti (Eski Başbakan) ve Amiral Martini (Askerî İstihbarat Başkanı), kimin (Bu davalar rafa kaldırılsın...) diyen İtalyan Cumhurbaşkanı Françesco Cossiga rolünde olduğu net olarak anlaşılacaktır. Kendisini köprüye asarak (veya astırılarak) intihar eden Loca Başkanı Licio Gelli'nin ülkemizdeki mevkidaşı da belli olacak mı bilmiyorum ama, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu kesin!..