Herkes kanun önünde eşittir…

A -
A +

Başlıktaki söz hemen herkes tarafından bilinir ve sık sık da tekrar edilir. Ancak bunun mana ve mefhumunun gereğini yapmaya sıra gelince, bazılarının hiç de işine gelmez!.. Hiçbir zümreye ayrıcalık yoktur.

 

 

 

Anayasa’nın 10. Maddesini hatırlatarak başlayalım… “Herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir.” Bir önceki madde de şöyledir; “Yargı yetkisi bağımsız mahkemelerce kullanılır. Hukukun üstünlüğü esastır.” Yani yargı kimseden emir almaz. Hâkimler yargılama neticesinde, kararlarını “Türk milleti adına” verir. Bütün karar metinlerinde bu ifade mutlaka yer alır. İzninizle, Anayasadan bir madde daha hatırlatıp İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 105 kişi hakkında açılmış bulunan soruşturmaya geleceğim. AY 138. Madde şöyle başlar; “Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.” İmamoğlu ve diğer yüz küsur şüpheli hakkında başlamış bulunan soruşturma sürecinin ilk dakikadan itibaren siyasi zemine çekileceğini bilmeyen veya tahmin etmeyen var mı? Hayır! Beklendiği gibi, CHP bu soruşturma bahanesiyle vatandaşları sokağa dökerek bir siyasi netice almaya çalışıyor. Her şeyden evvel şunu açıkça belirtelim ki, başlamış bulunan hukuki süreç, sokak veya meydanlarda ne kadar kalabalık toplanırsa toplansın, devam edecektir. Sahi, kalabalık nümayişler oluyor diye hukuki sürecin seyri asla değişmeyecektir… CHP daha önce de çeşitli sebeplerle bu tür yolları defalarca denedi. Mesela cumhurbaşkanlığı seçimlerini engellemek için bir vakitler "Cumhuriyet Mitingleri" yaptı değil mi? Peki, netice ne oldu?

 

O yüzden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un da dünkü açıklamasında dile getirdiği üzere, savunmanın yapılacağı yer sokaklar değildir. CHP’nin yapması gereken şey, hukukun kendi seyrinde işlemesini takip edip, sabır ve olgunlukla neticeyi beklemesidir. Bunu söylüyoruz fakat hiç de bu şekilde davranacağını zannetmiyoruz. Gelgelelim bugünkü tepki biçimi CHP’ye ve İmamoğlu’na ve diğerlerine hiçbir getiri sağlamayacak! Esasen CHP Yönetimi, belki de hiç istemeden, bütün siyasi stratejisini Ekrem İmamoğlu’nun şahsına merbut şekilde kurmakla en ciddi hatayı yaptı. Bu saatten sonra istese de artık geçmişe dönemez. Ama zararın neresinden dönülse kârdır sözü gereğince hâlâ daha yapabileceği birtakım şeyler var. Bütün yumurtaları aynı sepete koyma yanlışlığını olabildiğince telafi etmek için atabileceği adımlar var. Lakin gelinen noktada artık İmamoğlu ile bir yere varması mümkün değil. Bahse konu soruşturmanın boyutları daha da büyüyebilir. Yeni itiraf ve ifşaatla olay çok daha geniş boyutlara varabilir. Unutulmasın ki, bazı belediyelerdeki yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili ihbar ve şikâyetler bizzat CHP’lilerden geldi… Kasım 2023’te yapılmış olan İstanbul il kongresi ve 38. Kurultayla ilgili olarak da CHP’nin başı fena hâlde ağrıyabilir. Her ikisinde de en faal olan kişi İmamoğlu değil miydi? Seçimlere üç yıl varken, neden CHP kendisini seçim gündemine ve İmamoğlu’nun adaylığına mahkûm etti? Özgür Özel, Mart 2024 yerel seçimlerinde yakalanan başarıyı ve tam 47 sene sonra, ilk defa birinci parti olarak sandıktan çıkmayı yönetemedi, değerlendiremedi. İmamoğlu fiilî lider olarak, partiyi istediği istikamete sürükledi ve böyle bir netice ortaya çıktı.

 

Mevcut atmosferde, soruşturmaya dair; CHP’nin hukukun varacağı neticelere saygı göstermek yerine, mahkemelerin bağımsızlığı konusunda şüphe ve tereddüt uyandırmaya dönük atacağı her adım ülkeye zarar verecektir. Mahkemelerin bağımsızlığını ve tarafsızlığını peşinen reddedip, bunun üzerinden iktidarla sözde mücadele etmek gibi bir hataya CHP kesinlikle düşmemeliydi. Bu yanlış tavrın yansımaları ülke ekonomisine ciddi zarar verdi. İBB Başkanı ve onunla ilintili olan kişilerin yargılanmasının piyasalara nasıl bu kadar zarar verdiğini ayrıca değerlendirmek gerekir. Kısaca şunu ifade edelim ki; spekülatörlere istedikleri fırsatı bol bol vermiş oldu. Dava dosyalarının muhtevası henüz gizli olduğu için, soruşturmanın boyutları ve mahiyeti hakkında, iddia formatında da olsa, fikir yürütmek sağlıklı olmaz. Ne var ki, CHP ve onun gibi düşünen odaklar, hukuka saygı yerine siyasi taarruzda bulunarak, âdeta kendi ayağına ateş ediyor. CHP mensuplarına tavsiyemiz, öfkeyle kalkıp zararla oturmamaları ve behemehal sakin kalmaları. Birileri bu anafordan istifade ederek memleketin huzur ve sükûnuna zarar verme fırsatı bulmamalı. Toplumu yalan ve yanlış üfürmelerle tahrik etmek isteyen beşinci kol elemanlarının alesta beklediğini asla unutmayalım. CHP bugün için bazı şeyleri hazmetmekte zorlanıyor. Bu durum bariz şekilde müşahede ediliyor. Ancak sırf pasif kalmamış olmamak için bir şeyler yapmaya yeltenmek, işin önünü ve arkasını hesaplamamak rasyonel bir davranış biçimi değil. Şu ana kadar CHP cenahından yansıyan hâl ve hareketler bir dağınıklık ve savrulmayı resmediyor…

 

Evet, CHP’de bütün hesaplar altüst olmuş durumda. Parti içi iktidar için mücadele veren klikler bu durumdan vazife çıkarmaya çalışacaklar. Bu da yepyeni problemlere yol açabilir. Doğrusu CHP’nin oldukça sıkıntılı bir dönemden geçtiği ve buradan sıyrılmasının hiç de kolay görünmediği aşikâr. “Kent uzlaşısı” taktiği birilerinin işine yaramış olabilir. Fakat CHP açısından, çok hasar verici oranda olumsuzluklar getirdi. İmamoğlu kısa vadede çok şeyler yapmak istedi. Velakin hesaba katmadığı pek çok durumla yüz yüze geldi. Hem CHP hem İmamoğlu ciddi sıkıntıda…

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe20 Mart 2025 09:41

Seçilmiş olmak suç işleme özgürlüğü getirmez. Hakkını hukuki yollardan aramayıp, mafia gibi kanun nizam tanımayan, valileri aşağılayan, görevini yapan polis ve savcıları tehdit yolunu seçenler, anarşist terör örgütü olur... Türk yargısı suçlu olmayanı cezalandırmaz.