Hukuk, yargı ve siyaset!..

A -
A +

Değerli okuyucular; Sizler, hukukçu olan ve olmayanlar, anayasasının neredeyse her maddesinin tartışma konusu yapıldığı ve buradan krizler üretildiği bir başka ülke biliyor musunuz?! İşte Türkiye'nin temel problemi burada... Temel problem, 1961 Anayasası gibi, 1982 Anayasasının da bir ihtilal sonrasında, sivil inisiyatifin olmadığı olağanüstü bir ortamda hazırlanıp yürürlüğe konmasıdır. Türkiye'nin en büyük ihtiyacı, kesinlikle yeni ve sivil bir anayasaya sahip olmaktır! Şimdi de hukukun siyasallaştırıldığı iddialarına bakalım: Anayasa Madde 153/ 6. fıkrası: "Anayasa Mahkemesi kararları, .... yasama yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." Pozitif hukuk yönünden durum böyle. Yani 367 ile ilgili karar, kesin ve bağlayıcıdır. Neyse ki, aynı maddenin 5. fıkrasında; "İptal kararları geriye yürümez" hükmü var. Aksi halde rahmetli Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı da iptal olmuş olurdu!.. Anayasa Mahkemesinin verdiği son kararın, Türk Yasama sisteminde ne gibi zincirleme kilitlenmeleri doğuracağını çok yakında hep birlikte göreceğiz. Bundan böyle teorik olarak, Anayasa'nın nitelikli çoğunluk aradığı her konuda, Anayasa Mahkemesi'nin bu yeni kararına dayanılarak; toplantı yeter sayısı tartışma konusu yapılacaktır. Bu kaçınılmaz bir durumdur. Bu mantıkla, Anayasa'nın 102'nci maddesine atıf yapan Meclis İçtüzüğü'nün 121. maddesinden hareketle nerelere gidilebileceğini gördük. Şimdi sıkı durun Anayasa'nın 94. maddesinin 4. fıkrası, Millet Meclis Başkanının seçilmesini düzenliyor ve oy miktarı ve tur sayısı olarak 102. maddenin 3. fıkrası ile birebir örtüşüyor. Sadece bir fark var o da şu: Adaylar belirlendikten sonra, Cumhurbaşkanının 20 günlük sürede, Meclis Başkanının ise 5 günlük sürede seçilmesi öngörülüyor. Burada yalnızca seçimlerinin yenilenmesi müeyyidesi yok. Meclis Başkanı seçimi ile ilgili İçtüzük 10. maddesinin 3 fıkrası da, Anayasa 94.madde 4. fıkrasının aynen, noktası virgülüne tekrarıdır. Buyurunuz bakalım. Size yeni bir tartışma alanı. Artık bu saatten sonra, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini belirleyen 148. madde ile, Meclis toplantı ve karar sayısını düzenleyen 96. madde ve Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili 102. maddeyi yorumlamanın pratikte bir yararı kalmamıştır. Ancak söz konusu Mahkeme kararı, hukuk bilimi açısından çok ama çok tartışılacaktır. Bu kararın hukuki mi, yoksa siyasi mi olduğu noktasında, orta ve uzun vadede çarpıcı sonuçlar ortaya çıkacaktır. İşin özü şudur: Hani şu meşhur "Berlin'de hakimler var...." darbı meseline, "Ankara'da yargıçlar var..." şeklinde nazire yapılabilip yapılamayacağı meselesi önemlidir. Türkiye'deki Anayasa Hukuku hocalarının en kıdemli ismi olan Prof. Dr. Ergun Özbudun'un açıklaması manidardır... Evet... Her şey açık ve net. Artık bu saatten sonra, Yüksek Mahkemenin Genelkurmay'ın bildirisinden veya Deniz Baykal'ın tehdit mahiyetindeki açıklamalarından etkilenip etkilenmediğini tartışmak da abestir. Esas olan, kararla birlikte doğan ve doğacak olan neticelerdir. Ve maalesef demokratik rejimin temel yetki organı olan Meclis'in iradesine ve işleyişine büyük bir ipotek ve engel konulmuştur. "Ankara'da yargıçlar var..." diyebilme özlemini çektiğimiz bir ortamda; hukuk devleti yerine, yargıçlar devletine doğru dümen kırmak gibi bir tehlike karşı karşıyayız. Bu durumda da, bazı emekli savcılar daha mı etkili oluyor acaba? Anayasanın hükümleri, bir kere siyasi amaçlarla yargı konusuna dönüştürülmeye görsün... Bakınız bu defa Cumhurbaşkanlığına vekaleti düzenleyen 106. madde ile, seçim sürecindeki uygulamayı hüküm altına alan 102. maddenin son fıkrası, kafa karıştıracak biçimde tartışılıyor. Herhalde bu konuda da Sabih Kanadoğlu bir formül gösterir. CHP de yeniden Mahkeme yolunu tutar!.. Bir noktanın altını çizmek gerekiyor: Bu kararla birlikte, Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'nin konumu da tartışmalı hale gelmiştir. Türkiye'nin gerçek manada rahatlayabilmesi ve sistemde doğacak kilitlenmelerin aşılabilmesi için; yeni bir Anayasa ile birlikte, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinin de baştan sona tekrar düzenlenmesi gerekmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.