Son günlerde, kabinede yapılması muhtemel değişikliklerle ilgili epeyce söylenti ve tartışma var. Bu tartışmaların önemli bir kısmına; AK Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu'nun bir beyanı kaynaklık ediyor. Sözkonusu açıklamada (Eğer basın aynen yansıtmışsa) Müezzinoğlu özetle şöyle diyordu; "Kabinede görevini hakkıyla yapan bir tek Başbakan Erdoğan. Bakanların hiçbirisi onun hızına ayak uyduramıyor! Zamanı geldiğinde gerekli revizyon yapılır..." Müezzinoğlu bu zamanı da yaklaşık olarak Eylül ayı diye veriyordu. İstanbul İl Başkanının bu kalıptaki veya bu mealdeki sözleri beklendiği gibi derhal siyaset kulislerinde yankılandı. Sadece İstanbul ve Ankara'da değil, Rize'de de yankı buldu! O sırada Güneysu'da bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan'a Müezzinoğlu'nun ne demek istediği soruldu; Başbakan siyasette epeyce ustalaştığını gösteren bir tarzla cevap verdi: "Gündemimizde Güneysu var. Yanımızda Sayın Büyükelçi (Almanya'nın Ankara Büyükelçisi) de misafirimiz. Sizleri ne kadar sevdiğimi bilirsiniz!.." Bu kabil cevapları geçmişte daha çok Süleyman Demirel'den duyardık. Demek ki, politika sanatında kıdemleştikçe üslup da zamana ve zemine göre daha bir esneklik kazanıyor. Neyse, biz yine kabine ve revizyon konusuna dönelim. Adalet ve Kalkınma Partisi, yaklaşık iki ay sonra; iktidarda iki seneyi geride bırakmış olacak. Siyasette şöyle bir yaygın kanaat vardır: İktidarlar için en zor yıl üçüncü yıldır. Eğer bu görüşü doğru kabul edersek, AK Parti; hükümet etmenin en zor dönemine girmek üzeredir... Elbette en zor döneme girerken, ona göre de hazırlık yapmak; eskiyen ve aksayan unsurları yenileyip takviye etmek ihtiyacı açıktır. Dolayısıyla salt bu açıdan bakıldığında bile bir değişiklik mübrem ihtiyaçtır. Ama zaten siyaset geleneğimiz, bunun dışındaki etkenler ve dengeler sebebiyle de sık periyotlarda kabine ve bakan değişikliklerine aşinadır! Yani nereden bakarsanız, Eylül-Ekim yahut daha sonra, bir değişiklik mutlaka olacak. Ancak bu değişikliğin çapı ve kapsamı ne olacak? Şimdi başta AK Parti olmak üzere siyaset mahfillerinde bununla ilgili tahminler yürütülüyor. İsimler telaffuz ediliyor. Elbette bazı isimler özellikle duyurulmak isteniyor. Lehte ve aleyhte üflemelerle tabii. Hükümet iki yılını doldurmak üzere olduğuna göre, hem bütün kabinenin hem de tek tek bakanların performansı iyiden iyiye sorgulanacak. Neleri yaptı, neleri yapamadı... Bakanlar hangi konularda ne kadar başarılı; bunlar mercek altına alınacak. Parti teşkilatının sesine, kamuoyundan gelen olumlu ve olumsuz tepkilere bakılacak elbet. Lakin şunu peşinen söyleyelim ki; Parti Yönetimi bu revizyon konusunda ne kadar hassas davranmaya çalışsa bile, yine de bazı kimseleri memnun edemeyecek. Mutlaka küskünlükler, kırgınlıklar olacak. Zira bekentilerin ve beklentide olanların sayısı o kadar çok ki, üç kabine kursanız dahi kafi gelmez! Bu arada şunu da belirtelim; çok zor bir dönemde iktidarı devralan AK Parti, amatör bir ruhla çalışmasına ve geçmiş hükümetlere göre kimi alanlarda daha hızlı icraat yapmasına rağmen, bazı çok önemli meselelerde işi zamana bırakma veya "geri adım atma" şeklinde değerlendirilen tutumundan dolayı hem kendi tabanı, hem de daha geniş kamuoyu nezdinde ciddi eleştiriler aldı. Aralık ayında, AB ile müzakere için alınacak bir tarih, Erdoğan ve ekibinin elini güçlendirir ama; çözüm bekleyen konularda halkın sabrının çok da geniş olmadığını bilmek gerekiyor. Tarih almak elbette ülkenin önünü açar ancak; yapılması gereken reformların daha fazla gecikmeye tahammülü de yoktur. Herhalde kabine revizyonu ile parti yönetiminde yapılacak değişiklikler, üçüncü yılın zorlukları hesaplanarak gerçekleştirilecektir. Aksi halde sıkıntılar büyür...