İçtimai şizofrenya!..

A -
A +

Yazının başlığını bazı okuyucularımız yadırgayabilir... Ama, "Şizofreni" denilen ve insanlarda gerçeklerle ilişkilerin azalmasına yol açan; duygu, düşünce ve davranışlarda büyük sapmalara, bozulmalara sebebiyet veren, bazı vakalarda intihara kadar götüren bir çeşit ruh hastalığının, bireysel ölçekten çıkıp toplumsal boyutlara ulaşması halini, kelime israfına gitmeden ifade edebilmek için kullandık. Hastalığın teferruatını merak edenler, tıp lügatlerine bakıp belirtilerini, sebeplerini vs. araştırabilirler; yahut bir ruh hekimine müracaat edip geniş bilgi edinebilirler. Çünkü bizim konumuz, hastalığın kendisi değil. Biz bu hastalığı çağrıştıran davranış biçimlerinin, toplumun bazı kesimlerinde tezahür etmesi ve hepimizi ürkütmesi gereken yaygınlığa ulaşması durumunu irdelemek istiyoruz... Konuyu ele almamızın sebebi; son günlerde, yeraltı dünyasını (yani mafya alemini) ve anlaşılan devletin bazı unsurlarının da bulaşmış göründüğü veya öyle gösterildiği bir televizyon dizisinde, önemli rol oynayan bir kahraman(ın) yine rol icabı öldürülmesi sonrasında gelişen olaylardır. Bu dizinin bir tek bölümünü bile seyretmediğim için, "Çakır" denilen oyuncunun sanal âlemde neler yaptığını bilmiyorum. Ama dizinin yayınlandığı süreç içinde, medya âleminde yapılan yorumlar sayesinde hem dizinin kendisi hem de "Çakır" tiplemesi hakkında biraz fikrimiz var tabii. Çakır'ın özdeşleştirilmek istendiği gerçek hayattaki kişiler hakkında da az çok malumatımız var. Ama bunlardan bazıları, yapılan yakıştırmanın asılsız olduğunu söylediler... Neyse, esasen bu ayrıntılar da bizi fazla ilgilendirmiyor. Çünkü biz dizinin muhtevasını kritik etmiyor, toplum üzerindeki etkilerinden bahsediyoruz. Seyredenler biliyor, bu Çakır ilk önce vurulmuştu ama, ölüp ölmediği belli değildi. Ama işte o noktadan itibaren seyircilerin bir kısmında heyecan son kertesine çıktı. Daha sonraki bölümde ölümü kesinlik kazandı. Ve olanlar oldu!.. Taziye ilanları veren mi istersiniz, gıyabi cenaze namazı kılanlar (Ne cehalet ama) mı istersiniz... Bir furyadır gidiyor. Duracağı filan da yok. Düşünün tamamen rol icabı, yani hayali, yani yapmacık, yani sahte, sanal, sembolik vs. ne derseniz deyin, gerçek olmayan bir kişinin, gerçek olmayan; rol icabı ölümü, hakikat gibi algılanıp ona göre reaksiyon veriliyor. Sosyologlar, psikologlar, psikiyatrlar ve diğer ilgili uzmanlar elbet bu davranış biçiminin bilimsel izahını en geniş şekilde yapmalı. Ve toplumsal ölçekteki bu en hafif deyimiyle acayip davranışın, dejenerasyonun sebeplerini tesbit etmelidir. Bir dönem "pembe dizi" denilen Brezilya Sinemasının ürünleri toplumu esir almıştı. Köle İsaura vb. dizilerin yayın saatlerinde hayat dururdu. Yayın sonrasında da en önemli geyik muhabbetleri bunlar üzerine idi. Şimdi gazetelerden öğreniyoruz ki, bazı seyirciler, bu Kurtlar Vadisi başlayınca, evde çıt çıkarttırmıyormuş ve bir tek karesini bile atlamamak için, reklam aralarında bile zapping yaptırmıyormuş... Hem de bunların bazıları çok okumuş eğitimli kişilermiş. Kurtlar Vadisi benzeri dizilerin bizdeki ve başka ülkelerdeki fonksiyon ve hedefleri için başka bir yazı yazmam gerekli. Ancak köşe dolduğu için, bugün sadece şunu belirtelim; Bir dönem pembe diziler, uzunca bir zamandan beri kalitesiz magazin programları ve onların empoze ettiği lümpen hayat tarzı ile devamında gelen popstar, topstar türü, insanları aşağılayan yarışma programları ve de yukarıda bahsettiğimiz türden diziler, toplumun ruh sağlığını fena halde örseliyor. Bu sosyal hastalığa karşı etkili ve yetkili ve de sorumlu merciler bir tedbir düşünüyor mu acaba?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.