Dün Van'da Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın davasının ilk duruşması yapıldı. Sanık rektörle ilgili dava sürecinin başından beri, normal yargılama süreçlerinde müşahede edilmeyen, edilmemesi gereken olaylar yaşanıyor. Daha önce rektörün tutuklanması üzerine, YÖK idaresi ve bütün üniversite rektörleri adeta Van ilimize çıkarma yapmışlardı. Kendi ifadelerine göre, yargıya baskı yapmak gibi bir niyetleri olmadığı açıklansa da; "Lisan-ı hal, lisan-ı kalden entaktır..." sözü gereğince, yapılan eylemin maksadı kendisini açıkça ele veriyordu! Dün de buna benzer bir eylem Cumhuriyet Halk Partisi'nden sadır oldu. Yedi kişilik CHP heyeti duruşmayı takip etmek üzere Van'da idi. YÖK üyelerine ve rektörlere vatandaşlarca tepki gösterilmişti. CHP heyetine de benzer bir tepki söz konusu oldu. Rektör Yücel Aşkın'la ilgili davayı izlemek üzere bazı barolardan da gözlemciler vardı. Bütün bunlar görünürde hukuk zemini içinde cereyan etse de, esasen bahse konu davanın; sanki normal seyrinde yürümüyormuş gibi bir şaibe altına sokulması sonucuna götürüyor!.. Yani mevcut kanunlar çerçevesinde ve kamuya açık şekilde yürütülen bir davaya niçin bazıları bu kadar şüpheyle, hatta peşin yargı ile yaklaşıyor? Bu dava daha ilk günde niçin YÖK Başkanı tarafından bir "rejim meselesi" olarak lanse edilmek istendi? Nerede kaldı yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına saygı? Acaba bütün bu feveran, adı geçen rektörün fikri aidiyetinden dolayı mı? Peki rektör siyasi düşüncelerinden dolayı mı yargılanıyor? Elbette hayır. Ortada Cumhuriyet Savcısının "çete kurma" suçuna atıf yapan iddianamesi var. Yapılan suçlamanın doğru olup olmadığı, yargılama süreci sonunda pekala ortaya çıkacaktır. Ama bazıları bunu beklemiyor nedense... Hemen her gün rektörün mağduriyetini, hayati tehlikesini vs. gündeme getirerek açıkçası yargıyı baskı altına almaya dönük faaliyetlerde bulunuyor. Bu ise her şeyden evvel yargı düzenine zarar veriyor. İkinci bir dava ise yazar Orhan Pamuk'la ilgili. Onun da duruşması yarın. Gelin görün ki, haftalardır, hatta aylardır bu dava etrafında içeride ve dışarıda her türlü tezvirat bütün hızı ile sürüyor. Orhan Pamuk da doğrusu bu davanın rantını çok iyi değerlendiriyor!.. Kendisinin iyi bir yazar olup olmadığı değerlendirmesine şahsen girmek istemem. Sebebini daha önce açıklamıştım çünkü!.. Ama Pamuk'un iyi bir zamanlama ve propaganda ustası olduğunu kabul ediyorum... Zira Nobel adaylarının belirleneceği bir süreçte kalkıp "Bir milyon Ermeni, 30 Kürt öldürüldü..." şeklinde işkembeden ölçüsüz bir atış yaptı. Dışarıdaki bazı odaklar da hemen bunun üzerine atladı. Ama ufak bir aksilik oldu, Pamuk'un Nobel adaylığı, jüri heyetini böldü. Çünkü ismi siyasi tartışma konusu olmuştu. Dolayısıyla vatandaşımız aday olamadı. Ama Nobel ödülü almış olan yazarlardan bol bol destek aldı. Acaba neden? Hakikaten dünya çapında bir yazar olduğu için mi, yoksa başka nedenler mi var? Ama dedik ya, Pamuk iyi bir propaganda ustası, desteksiz atışlara devam ediyor: Medyada yer alan haberler doğru ise; "Ermeni katliamının inkar edildiği bir Türkiye'de yaşamak insanı küçük düşürüyor..." demiş. Eğer gerçekten bunu söylemişse kendisine sormak lazım: Seni ille de Türkiye'de tutan mı var arkadaş? Bir de şunu sormak gerekiyor: İnsanı hangi davranış biçimleri küçük düşürür? Bu durumda kim küçülüyor acaba? Pamuk üst üste sansasyonlarla kitaplarının satışını arttırabilir, yurt dışındaki şöhretini genişletebilir. Ama bilgisinin kıt olduğu alanlarda, doğru olmayan şeyleri söyleyerek saygınlığını filan arttıramaz! Yarınki duruşmayı Avrupa Parlamentosundan sekiz dokuz milletvekili de takip edecekmiş... gelenlerin hemen hepsi marjinal isimler, bir kısmı ise hayli uçuk kişiler. Olsun, zaten Pamuk da uçuk beyanlarla reytingini arttırmıyor mu? Gelen AP üyelerinden bir-ikisi; bu vesile ile, uçuk-kaçık yeni açıklamalar yaparsa, belki Pamuk ve yandaşları hesabına yeni siyasi ve ekonomik rant imkanları doğar! Nitekim basında yer alan bilgilere göre, dava dosyası Adalet Bakanlığına yazılan yazının cevabı henüz gelmediği için, duruşma otomatik olarak ertelenecektir. Bu da yargı sürecinin uzamış olması eleştirisini beraberinde getirecektir. Ve bir taraftan da yargıya siyasi müdahale olduğu iddialarına fırsat verecektir. Alın size püsküllü bela!.. Şimdi bu işin neresinden tutacaksınız?