Geride bıraktığımız pazar günü, Türkiye müsbet anlamda çok farklı görüntülerle dünya gündeminde yer aldı. Motor sporlarının en prestijli yarışı olan, Formula 1 İstanbul Grand Prixi çok başarılı bir performansla tamamlandı. Dünyanın çeşitli ülkelerinden 200'den fazla televizyon bu yarışı canlı yayınlayarak yaklaşık 2.2 milyar insana sundu... Aynı anda dünya nüfusunun 1/3'ünün, Türkiye'nin en muhteşem şehrinde, İstanbul'daki bu son derece önemli organizasyonu izlemesinin ülkemizin tanıtımı için ifade ettiği değeri varın siz hesaplayın. Aynı gün, İzmir'de tertiplenen ve 140'dan fazla ülkeden üniversite öğrencisi sporcuların iştirak ettiği Universiade oyunlarının göz kamaştırıcı kapanış törenleri de keza Türkiye adına, beynelmilel ölçekte gıpta edilen bir etkinlikti. Bu faaliyetlerdeki ülke başarımız, elbette daha büyük organizasyonlar için önümüzü açan adımlardır. Bundan dolayı tabii olarak haklı bir memnuniyet duyuyoruz... Ancak madalyonun öteki yüzünü de unutmamamız gerekiyor! Öncelikle ülke ve nüfus büyüklükleri açısından Türkiye'nin yedide biri kadar olan Yunanistan'ın en büyük evrensel spor organizasyonu olan Yaz Olimpiyatlarına geçen sene ev sahipliği yapmayı başardığını hatırlayalım... Daha da önemlisi bu komşumuzun AB'ye tam üye olduktan sonra adeta roket hızı ile kalkınarak, fert başına milli gelirini Türkiye'nin dört katına çıkarmasını göz önüne alalım!.. İşte asıl burada karşımıza farklı bir Türkiye çıkıyor. Bir taraftan dünyanın gelişmiş ülkeleri ile pek çok alanda yarışan ve evrensel ölçekte önemli başarılara imza atan bir Türkiye... Ama beri tarafta bazı şehirlerinde ishal vakaları ile başı dertte olan, hastalarına yeterli sayıda yatak sağlayamayan; yine bazı şehirlerinde hastanelerdeki elverişsiz şartlardan dolayı (Personel yetersizliği, kuvöz yetersizliği vs...) bebek ölümlerinin önüne geçmekte zorlanan bir Türkiye!.. Esasen dünyanın gelişmiş ülkelerine nazaran, genel olarak bebek ölümlerinin çok yüksek oranda seyrettiği bir ülke... Ve hâlâ daha, her yıl trafik kazalarında orta ölçekli bir savaşta yaşanacak insan kayıpları kadar (Altı aylık kayıp sayısı 1305 kişi, yaralılar bunun birkaç misli), trafikte insan zayiatı veren bir Türkiye... Düğün merasimlerinde, maç sonrası sevinç gösterilerinde havaya sıkılan mermilerden düzinelerce insanın hayatını kaybettiği bir Türkiye... İşte bunlar da öteki Türkiye'den manzaralar. Bunları da sür'atle düzeltebilirsek, Türkiye bütünüyle farklı bir ülke olarak dünyada hak ettiği konuma yerleşecektir. Kıraç beldesi yeşeriyor!.. İstanbul'un Kıraç beldesi, isminin çağrıştırdığı anlamın tam tersi istikamette ilerliyor. Fabrika sayısı açısından İstanbul'un en zengin (Kıraç'ta, tamı tamına bin yüz fabrika yer alıyor...) beldesi olan Kıraç, yakın zamana kadar bir çamur deryası görünümünde idi. Şimdilerde, enerjik Belediye Başkanı Hamit Öncü ve ekibinin gayretleri ile Kıraç beldesi, altyapı eksikliklerini önemli ölçüde gidermiş bulunuyor. Yani Kıraç yeşeriyor. Islah edilmesi gereken bir iki dere haricinde, beldenin yol ve kanalizasyon çalışmalarında büyük oranda ilerleme kaydedilmiş. Yeni bağlantı yolları tamamlanmak üzere. Doğal gaz ve sağlık hizmetleri için de gayretler hızla devam ediyor. Bunun yanında kültürel yönden de bir kalkınma hamlesi yapılmak isteniyor. Öncelikle beldeye bir kütüphane kazandırılması çalışmaları var. Bu konuda gönüllü olarak yapılacak katkılar çok makbule geçecek. İlgililere duyurulur! Kıraç'ta kültürel etkinlik sayısı da hatırı sayılır biçimde artmış durumda. Geçtiğimiz cumartesi günü düzenlenen Kıraç Beldesi Kültür-Sanat Etkinlikleri; birçok il ve ilçeyi imrendirecek boyutta idi... Bu konuda büyük bir heves ve gayretle çalışan Belediye Başkan Danışmanı Muzaffer Tunç, ileriki günlerde şiir ve hikaye yarışmalarından, Kıraç uçurtma şenliğine; Kıraç-Gülbahçe karakucak güreşlerinden, Kıraç halk koşusu yarışlarına; ev hanımlarının yöre yemekleri yarışmasından, tüketiciyi bilinçlendirme panellerine, üniversite-sanayi ve belediye iş birliği sempozyumlarına kadar bir dizi yeni etkinliğin heyecanını bizimle paylaştı. Kıraç Belediye Başkanlığının, beldelerinde faaliyet gösteren iş adamlarına da bir çağrısı var: "Beldeyi tabii ve kültürel yönlerden daha çok yeşertmek için bize daha fazla katkıda bulununuz!.."