İslam Konferansı Teşkilatı bugün, İstanbul'da çok yüklü bir gündemle toplanıyor. Üç gün sürecek toplantıda, toplam 110 maddelik gündemin tamamı görüşüleceğine göre, demek ki, her gün ortalama 35-40 mesele müzakere edilecek... Böyle olunca da, bazı konuların belki sadece ismi zikredilmekle kalınacak! Yani bu kadar çok meseleye, bu kadar kısa zaman içinde; üstelik İslam ülkeleri arasındaki görüş farklılıkları da düşünülürse, pek fazla bir çözüm beklemek ziyadesiyle iyimserlik olur. Kuruluş gayesi, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın korunması olan İKT zirvesi, 31'inci defa toplanırken de, İslam Dünyasının meseleleri azalmış değil... Tam aksine geçen on yıllar içinde, dertler yığıldıkça yığıldı. Bu defa Kudüs ve Filistin meselesinin yanında, ateşler içindeki Irak ve bütünüyle değiştirilip dönüştürülmek istenen bir Orta Doğu problemi ile karşı karşıya bulunuyoruz. Yani İKT, BOP (Büyük Orta Doğu Projesi) veya yeni adıyla GOKAP (Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi)'ın gölgesinde toplanıyor. Daha önce de, Arap Zirvesi aynı gölgede kalmış, hatta birlik dağılma tehlikesi ile yüz yüze gelmişti. BOP yahut GOKAP konusunda kafalar son derece karışık. İstanbul'da da, en fazla gürültü bu mesele üzerinde çıkacak. Ancak İKT'nin bugünkü yapısı dikkate alındığında, gidişatı derinden etkileyebilecek bir açılım yapabilmesi zor görünüyor. Amerika'nın G-8 zirvesinde, bazı değişiklikler yapıp tavizler vererek kabul ettirdiği GOKAP; besbelli hedef ülkeler tarafından istemeye istemeye kabul edilmek durumunda. "Dış dayatmalarla değil de, kendi inisiyatifimizle demokrasi ve kalkınma projesini gerçekleştirelim..." yolundaki görüşler, galiba temenniden öteye geçemeyecek. Acı da olsa, gerçek durum maalesef bu. Arap Birliği zirvesinde ortaya çıkan sonuç ve İKT öncesinde İstanbul'da toplanan SAM (Stratejik Araştırmalar Merkezi) konferansında yansıyan fikirler, İslam dünyasında değişimin artık kaçınılmaz olduğu noktasında çakışıyor. Ancak bu değişimin gerçekleşme biçimi, hali hazırda özellikle bazı Arap ülkesi yönetimlerini ürkütüyor... Türkiye açısından İKT'nin İstanbul'daki zirvesi, hem Kıbrıs meselesi, hem de Teşkilat Genel Sekreterliğine; IRCICA (İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi) Genel Direktörü Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday olması açısından büyük önem taşıyor. Zira İKT'nin bu zirvede, Annan Planına uygun olarak, KKTC'yi "Kıbrıs Türk Ortak Kurucu Devleti" ismiyle tescil etmesi bekleniyor. Bu tescil ve bu çerçevede ekonomik izolasyonun kaldırılması yolunda atılacak somut adımlar, Kuzey Kıbrıs'ın geleceği açısından çok mühim... Prof. İhsanoğlu, Bangladeşli aday ile yarışacak ama, kendisi seçilmeye daha yakın. Zira kendisi uzun yıllar IRCICA'da önemli hizmetler yaptı ve İslam Dünyasında iyi tanınıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de, bugünkü zirve öncesi yoğun temaslarda bulunarak İhsanoğlu için destek istedi ve galiba bu desteği de aldı!.. Diğer taraftan Türkiye'nin gerek Irak meselesi, gerekse Filistin meselesinde yürüttüğü dış politika Arap ve İslam dünyasında olumlu karşılanıyor. Aynı şekilde BOP'un tartışılmaya başladığı süreçte de, Türkiye'nin gösterdiği duruş, özellikle Arap ülkelerinin hassasiyetleriyle örtüşüyor. İslam Ülkelerinin İstanbul'daki zirvede, önemli meselelerde ittifak sağlayabilmesi durumunda, gelecekle ilgili beklentiler yeniden iyimserlik kazanabilir. Zirvenin ev sahibi olarak Türkiye de, özellikle bölgesel politikaların şekillenmesinde güç kazanmış olacaktır. Türkiye, Avrupa Birliği'ne adım atmak üzere iken, Batı ile Doğu arasında köprü vazifesi görme noktasında yeniden büyük önem kazanmış bulunuyor. G-8 zirvesinde GOKAP bağlamında, Yemen ve İtalya ile birlikte üstlenilen "Eşbaşkanlık", İKT ve zirvesinde Genel Sekreterliğin Türkiye'ye geçmesi halinde, bu ayın sonundaki NATO zirvesinden çıkacak sonuçlar açısından daha farklı bir anlam ve önem kazanabilir...