Göreceksiniz, bu heykel meselesini iyice köpürtecekler... Buradan bir şeyler devşirmek için, gereğinden fazla gürültü koparacaklar. Zira görünen o ki, beş ay sonra yapılacak seçimlerde Kemalist sol siyaset, ülkeyi kalkındırma adına yeni bir proje ortaya koyamayacak. Bu net olarak belli oldu. Elde kalıyor ikii... Birincisi yolsuzluk iddiaları. Kemal Kılıçdaroğlu'nun emsalleri arasından temayüz edip; genel başkanlık koltuğuna tırmanmasını sağlayan, ancak bugüne kadar bir teki bile doğru çıkmayan, iddiadan ileriye götürülemeyen ve arkası hep boş çıkan yolsuzluk ithamları. Bunlar seçim propagandasının ana malzemesi olacak. İkinci ve hiç değişmeyen malzeme ise, irtica, ille de irtica!.. Bu yüz yıllık bayat hikâyeyi tekrar ısıtıp halkın önüne koyacaklar. Lakin halk oralı olmayacak. Olmayacak ama yine de önümüzdeki beş ay, her gün beş öğün bu temcit pilavı vatandaşın önüne konulacak. Bunun işaretleri de çok bariz şekilde görülüyor. Öncelikle medyada öne çıkarılan haber ve yorumlara dikkat isterim... "Medya Mahallesi"nin kıdemli solcusu, Cumhuriyet Gazetesinin Ankara temsilcisini karşısına almış imalı sorularla konuşturuyor. Temsilci meslektaşımız da ne kadar doluymuş meğer... Ona kalırsa Cumhuriyet elden gitmiş veya gitmek üzere imiş. Erdoğan'ın Kars'taki heykel konusunda söyledikleri de bunun göstergesi imiş. Zaten bir süre önce de, İstanbul Tophane'de içki içiliyor diye olay çıkarılmış ya... Bir de Ankara'da polis içkili lokantalardaki yaşı küçük çocukların oralara girişi hakkında işlem yapmış ya... İşte bütün bunlar, ülke yönetiminde din olgusunun öne çıkarılması imiş!.. Daha önce bu çeşit yönlendirici sorular yüzünden, Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu'ndan çok sert bir eleştiri alan bayan sunucu, duyduklarından memnun biçimde kafasını sallıyor ve kendince katkılar yaparak, toplumda din ağırlıklı gelişmenin tehlikesini perçinlemeye çalışıyor. Aslında fazla da uğraşmasına gerek yok. Bu konularda epeyce sirkülasyon zaten var. Mesela Mersin'deki bir ilköğretim okulunda, kız ve erkek öğrencilerin birbirlerine 45 santimden daha az yaklaşmalarının yasaklandığı, okula giriş kapılarının ayrıldığı, kız ve erkek öğrenci pansiyonlarının arasına demir parmaklıklar örüldüğü vs. vs... Tezgâh öyle etkili olmuş ki, bir kısım öğrenci velileri okul bahçesinde protesto gösterisi bile yaptılar.... Oysa gerçekte böyle bir durum yok. İl Milli Eğitim Müdürü, bu asılsız olayın nasıl gündeme sokulduğunu tespit etmeye çalıştıklarını söylüyor. Protestocu veliler, mesela Milli Eğitime gitmek yerine, neden medya eşliğinde gösteri yaptılar? Onları kim yönlendirdi acaba?!. Bu ülkede benzerlerine daha önce yüzlerce kez şahit olduğumuz provokasyonlar... Bu şekilde on yıllarca vatandaşın ensesinde boza pişirildi. Nice yasaklar, fişlemeler, sorgulamalar, ikna odaları, ihraçlar ve daha bilmem neler neler. Geçenlerde bir haber çıktı: Başbakanlık Takip Kurulu (Eski adıyla Batı Çalışma Grubu) lağvedilmiş. Yani bundan böyle kimse, üstüne vazife olmayan kanunsuz fişlemeler yapamayacakmış. Haberi okuduğumda, birilerinin bunu kolay kolay hazmedemeyeceğini, arkasından bir şeylerin uç vereceğini düşünmedim değil. Yanılmamışım! Ha bir de önümüzdeki günlerde, içkili yerlerin ruhsat mevzuatına dair yapılan düzenleme dolayısıyla, yeni yeni irtica senaryolarının patlamasına hazırlıklı olunuz... Biliyorsunuz, birileri için ille de irtica olması gerekiyor! Zira başka sermayeleri yok, varsa yoksa irtica!