Başlığın kurgusu da, muhtevası da tuhafınıza gidebilir. Doğrudur ve bunu bilerek yaptım! Hukuk Fakültesinde iken bir hocamız, bazen çok değişik ve tuhaf şeyler söylerdi. Sonra da sözlerine açıklık getirirdi: "Bunu mahsus söyledim ki, hır çıksın..." Yani tartışma açılsın. Evet, ben de bunun için o başlığı koydum. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, "Komşularla sıfır problem" tezine başından beri şaşı bakanlar; her fırsatta ve her aykırı gelişmede, şunu seslendiriyorlar: "Gördünüz mü, komşularla sıfır problem sizlere ömür... Zaten bu türden bir politik yaklaşım ölü doğmaya mahkumdu..." Komşularla sıfır problem tezinin çöktüğünü ve bittiğini iddia edenler, şu sıralarda daha ziyade Suriye'deki iç karışıklılar sebebiyle, bu ülke yönetimi ile yaşanan gerilimi göstererek kendilerini doğrulamaya çalışıyor. Bir de yine Suriye ile bağlantılı olarak, İran ile perde gerisinde yaşanan rekabeti. Hele bir de füze kalkanı için, Malatya'ya radar sisteminin kurulması kararlaştırılınca; özellikle fişi değişik prizlere takılı kimi kalem erbabı, neredeyse zil takıp oynayacak!.. Bence bu arkadaşların, sıfır problem tezini gömme çabaları beyhude. Çok geçmeden boş yere sevindiklerini görecekler... Komşularla sıfır problem yaklaşımı, onların sandığı gibi altı doldurulmamış bir politik söylemden ibaret değil. Burada esas alınan, tarihi ortak havzaların yeniden entegrasyonudur. Bu entegrasyonun çimentosu da Bölge'de yaşayan halkların ortak geçmişi ve bizatihi kendisidir. Yani yönetimler bu entegrasyonda temel harç değildir. Zira gelip geçicidirler. Suriye'yi örnek alıp irdelersek, 1990'lı yılların sonlarına kadar, bu ülke yönetimi ile ilişkiler çok kötü idi. Bir ara nerdeyse savaşın eşiğine gelinmişti. Fakat akabinde, özellikle 2000'li yılların ortalarından itibaren çok iyi bir dönem yaşandı. Bugün aynı yönetimle tersine bir durum söz konusu. Ama on beş- yirmi yıl önce de, bugün de Suriye halkı ile bir problemimiz yoktur. İşin özü burasıdır. Başbakan Erdoğan, Kahire'den; "Suriye halkı artık Esad'a inanmıyor. Ben de inanmıyorum, biz de inanmıyoruz... diye köprüleri atarken, Suriye halkının sesi olduğunun bilincindedir. Nitekim daha önce de Cumhurbaşkanı Gül, "Suriye Yönetimine artık güven duymuyoruz..." şeklinde, aynı hususu deklare etmişti. Şunu söylemek şaşırtıcı gelmemeli: Mevcut Suriye Yönetimi ile zıtlaşma, bir yerde Suriye halkı ile yakınlaşmadır. Kalıcı olan halktır ve onunla bir problem yoktur. İran'la 1639 yılından beri sınırımızın değişmediğini hatırlatarak, füze kalkanı meselesine kısaca değinelim. NATO savunma konsepti içinde, gelecek on yıllarda oluşabilecek tehditlere karşı geliştirilmekte olan, aşamalı füze savunma sistemi; bazılarının ileri sürdüğü gibi, sadece İran'a karşı bir tedbir değildir. Bu sistemin gelecek on yılda, (2018 -2020'lerde) yerleştirilecek füze rampalarıyla, İran'dan daha çok Rusya ve Çin'i rahatsız edeceğini belirtelim. İran'ın Suriye politikaları ise ayrı bir yazı konusu.