Muharrem İnce’nin siyasi hesabı nedir? Hedef 14 Mayıs mı, yoksa sandık sonrası için CHP’ye dönük bir hazırlık mı? İyi Parti’den kopan Yavuz Ağıralioğlu bir “yalnız kurt” mu, onu izleyen isimler olur mu?
Seçim ittifaklarını pekiştirme çalışmaları tam gaz devam ediyor… Kemal Kılıçdaroğu dün, CHP Genel Başkanlık koltuğu için kendisini en fazla zorlamış olan Muharrem İnce ile kritik bir görüşme yaptı. Zaman içinde siyasetçiler çok farklı pozisyonlara girme zarureti ile yüzleşiyor. 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Muharrem İnce, CHP’nin adayı idi. Ve ondan önce de, Kılıçdaroğlu’nu aday olması için çok sıkıştırmıştı. “Sen olmayacaksan bari ben olayım…” formülüyle, kendisine alan açmayı da başarmıştı. Kılıçdaroğlu kendisini aday olarak takdim ederken, biraz da isteksizliğini dışa vurmak için, küçümseyici bir eda ile “GEL BAKALIM MUHARREM…” diyerek anons etmişti. Ama bu defa konumlar çok daha farklı. İnce artık ayrı bir partinin genel başkanı ve yine cumhurbaşkanı adayı. Şimdiye kadar, cumhurbaşkanlığı için aday olmamakta ısrar eden Kemal Bey, nasıl olduysa (Nasıl olduysa derken aslında uzun bir hikâye, ama teferruata girmeyelim), partisi tarafından bu defa ikna edildi. O kadar ki, kendisinin kullandığı lakabıyla “BAY KEMAL”, uzun ve yorucu bir parti içi ve ittifak çaplı mücadele vererek, nihayet aday olabildi. Olmasına oldu ama hiç rahat değil. Zira bundan sonrası için, Kılıçdaroğlu’nu bekleyen çok yakıcı konular var. Aday olmakla iş bitmiyor. Önemli olan kazanmak. Bugüne kadar parti liderliğini garanti altında tutmak için, aday olma telkinlerini hep soğuk karşılamıştı…
Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs’ta başarısız olması, sadece bir seçim kaybı değil, CHP liderliğinin de elinden gitmesi anlamına geliyor!.. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin şimdilerde yaptığı hamleler, doğrudan ve dolaylı olarak, Kılıçdaroğlu’nu çok yakından ilgilendiriyor! O yüzden, kendi jargonuyla (Gel Bakalım Kemal) sahnesi, tersine döndü. Bu defa, (BEN KEMAL, GELİYORUM MUHARREM) durumu söz konusu. Sahi, görüşmeden hangi sonuçlar çıkacak? Muharrem İnce, geri adım atacak mı? Millet İttifakı için, “Bunlar kesin kazanamaz, kazansa da yönetemez. Altı aylık ömürleri var…” diyen İnce, adaylıktan çekilerek destek verecek miydi? Adaylıktan çekilirse, hangi siyasi taviz veya vaatle çekilmiş olacaktı? Dünkü görüşme sonrasında İnce’nin istihza kokan şu cümlesi her şeyi açıklıyor aslında: HOŞ GELDİNİZ, GÜLE GÜLE!.. Sizce Kılıçdaroğlu gittiğine, gideceğine bin pişman olmuş mudur?
Diğer taraftan, Altılı Masada sarsıntılar devam ediyor. PKK Terör Örgütünün elebaşları Cemil Bayık, Duran Kalkan, Bese Hozat ve Mustafa Karasu’nun Millet İttifakı'na destek için yaptıkları propaganda, siyasi arenada büyük tepkilere yol açtı. HDP’nin aday çıkarmayıp Kılıçdaroğlu’na destek vermesi ne gibi sonuçlara yol açacak? Bu konuda gazetemizin bugünkü geniş haberi çok dikkat çekici bilgiler ihtiva ediyor. Anlayacağınız durum çok vahim! Başından beri bu iş birliğine sert tepki gösteren Yavuz Ağıralioğlu, İyi Parti’den istifa ettikten sonra da zehir zemberek sözler söyledi. “Çocuklarımızın katillerinden bir şey ummayacağız” diyen Ağıralioğlu, “Susmak zamanıdır şeklinde telkinler oldu. Susmak, seçim sonrasına pusulanmak demektir. Ben siyaseti pusulanarak yapmayacağım…” şeklinde çok kesin bir tavır ortaya koyuyor. Şimdi merak edilen konu şu, İyi Parti tabanında, Ağıralioğlu gibi düşünenlerin vereceği reaksiyon nasıl olacak? Bu tepki sadece şahsi bir tavır olarak mı kalacak, yoksa yeni bir ayrışmaya mı sebep olacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile görüştü. Destici görüşme sonrası yaptığı açıklamada, hiçbir Türk milliyetçisi veya ülkücünün, PKK’yla, onun siyasi uzantısı olan HDP ile iş birliği yapan ya da onun desteğini alan bir cumhurbaşkanı adayını destekleyeceğine ihtimal vermediğini ifade ederek, ‘belli adreslere’ mesaj verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, dünkü AK Parti Grup Toplantısında, Kılıçdaroğlu’nun görüşmesine göndermede bulunarak, “Kapalı kapılar arkasında neyin pazarlığını yaptınız, neler vadettiniz?” diye sordu. Öyle görünüyor ki, bu mesele seçim gününe kadar gündemdeki yerini koruyacak. Peki, Millet İttifakı’nın bileşenleri İyi Parti, DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi tabanları, HDP yöneticilerinin; özellikle bölücü örgüt elebaşlarının seçime dönük açıklamaları, tehditleri karşısında nasıl bir tavır takınacak acaba? Zira HDP ve Kandil, Abdullah Öcalan için 14 Mayıs’ı bir özgürlük fırsatı olarak görüyor!.. HDP kendi adayını çıkarmayarak, Kılıçdaroğlu’na net biçimde destek vereceğini ortaya koydu. CHP kanadı, HDP’nin bu desteğini muhafaza için, bol keseden vaatlerde bulunuyor. Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartını kabul etme sözü bunların başında geliyor...
Bu arada, Türkiye dışında, pek çok Avrupa Birliği ülkesi de, bu özerklik şartına şerh düşmüş durumda… Gelgelelim, terörist elebaşları Duran Kalkan, Cemil Bayık ve diğerleri ha bire bu konuyu deşiyorlar. Yeteri kadar dikkat çekici değil mi?