Irak'a güya özgürlük ve demokrasi getirmek üzere ve Iraklılar tarafından çiçeklerle karşılanmak beklentisi ile gerçekleştirilen işgal üç yılını doldurdu. Bu üç yıl içinde, acaba tam olarak kaç bin, daha doğrusu kaç on bin Iraklı hayatını kaybetti? Bunların içinde sivil ve asker oranları nasıl dağılıyor? Ölenler içinde çocuk kadın ve yaşlıların yüzdesi kaçtır acaba? Daha geçen gün bombalanan bir evde sadece çocuklar ve kadınlar vardı... Daha hayatın ne demek olduğunu bile anlayamadan hayata veda eden çocukların görüntüleri yürek parçalayıcı idi!.. Acaba o görüntülere bakan çeşitli ırk ve dinlere mensup insanlar neler hissetti? Mesela sıradan Amerikan vatandaşları neler hissetti? CNN International televizyonunda, Larry King'in programına katılan iki senatörden birine, yine bir Amerikalı izleyici, şöyle bir soru sordu: "Madem Irak savaşını bu kadar savunuyorsunuz, o zaman kendi çocuğunuzu niye savaşa göndermiyorsunuz?" Cevap ne oldu biliyor musunuz? Canlı yayının tak diye kesilmesi!.. Resmi rakamlara göre, Irak savaşının başlangıcından bu yana, ölen Amerikalı asker sayısı 2 bin 300. Yaralı sayısı da 17 binden fazla imiş. Amerikanın Irak savaşına harcadığı para konusunda ise rivayetler muhtelif: Bir hesaba göre 250 milyar dolar, başka bir hesaba göre ise 320 milyar dolar... Geçen gün BBC televizyonunda yayınlana bir ankete göre, geçmişte ABD'nin Irak savaşını galip olarak bitireceğine inanan Amerikan vatandaşlarının oranı yüzde 69 imiş. Şimdi bu oran yüzde 22'ye inmiş. Ama Bush Irak'tan çekilmenin, Almanya'yı Nazilere terk etmek gibi bir şey olduğunu ileri sürüyor! Amerikan sivil çevrelerinde, askerlerinin Irak'tan çekilmesi için günden güne sesler yükseliyor. Ancak Bush idaresinin çekilmeye dair hesapları tabii ki bilinmiyor. Daha doğrusu çekilme konusunda bir hesabı var mı, yok mu; o da bilinmiyor. Bu durumun ne kadar sürdürülebileceği de bilinmiyor... Irak'a gelince; iç güvenlik ve asayiş günden güne kötüleşiyor. Daha ilk günden beri korkulan iç savaş git gide yaklaşıyor. Hatta eski başbakan Iyad Allavi'ye göre, Irak iç savaşın tam ortasında! Ama ABD Başkan Yardımcısı Cheney, nedense bu görüşe katılmıyor. Onun bu görüşe katılmaması veya iç savaşı görmezlikten gelmesi tabii ki sonucu değiştirmiyor. Irak'ta her gün, kafalarından kurşunlanmış düzinelerce ceset toplanıyor!.. İç çatışmanın tarafları da tam olarak belli değil. Sünnilerle Şiiler mi, Kürtlerle Araplar mı; yahut Kürtlerle Türkmenler mi? Bölgeye, duruma ve olaylara göre değişiyor. Arap-Kürt çatışmasında ırk ayırımı mı, yoksa mezhep farklılığı mı, öncelik taşıyor? Bunu net bir cevap vermek mümkün değil. İşgal altındaki Irak, dünya siyasetinde iddia sahibi olan bütün ülkelerin gizli-açık operasyonlarına sahne oluyor... Başbakan Erdoğan, bu ülkenin terör ve teröristler için antrenman sahası haline geldiğini söylüyor. Bir başka nokta da, Irak'ta işgale karşı direnişin hiç de azalma göstermediği; tam tersine giderek daha organize hale geldiğidir. İşgal öncesinde, bizim ve bizim gibi düşünenlerin defaatle işaret ettiği, muhtemel gelişmelerin hemen tamamı bir bir vukua gelmiş bulunuyor... Irak tam bir felaket içinde. Geleceğe dönük bir çözüm de ortada yok. Tam aksine parçalanma yönünde hızlı bir gidiş var. Şiiler bile kendi aralarında bölünmüş durumda! Kimi emperyalist güçlerin de istediği bu değil miydi? Evet, Irak'ın durumu her yönü ile Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü eninde sonunda işgalci güçler bir gün Irak topraklarını terk ettiğinde, geriye kalan problemler yine bizim başımızı ağrıtmaya devam edecek. Bunlardan daha fazla etkilenmemenin yolu, bir an evvel Türkiye'nin siyasi ve ekonomik durumunu tam manasıyla istikrara kavuşturmasıdır. Ama ne yazık ki, Irak işgalinden yeterince ders çıkardığımız söylenemez. Bunun en açık belirtisi, ülke içinde halkın önüne sürülen sun'i gündem maddelerinin mahiyetidir. Onlara bakarak, Türkiye'nin nelerle uğraştırılıp esas hedefinden uzaklaştırılmak istendiğini kesin olarak görebilirsiniz. Hamaset ve palavralarla kim nereye varmış?