Irak'ta belirsizlik hüküm sürüyor...

A -
A +

İngiltere Başbakanı Tony Blair, görevi halefine devretmeden önce son olarak sürpriz şekilde gerçekleştirdiği Irak ziyaretinde dahi; işgal politikasını savunmaya devam etti. Başından beri ne pahasına olursa olsun, ABD Başkanı Bush'un yanında yer alan Blair, bu tutumundan dolayı ülkesinde büyük prestij kaybına uğradı ve bu yüzden de, herhalde planladığı tarihten önce koltuğunu boşaltmak zorunda kaldı. Ancak gelinen noktada, Bush ve ekibinin Irak politikalarına; Amerika'da ve hatta Cumhuriyetçi Parti içinde çok şiddetli reaksiyon gösterilirken, başbakanlığının son demlerinde bile ona destek vermeye özen gösteren Blair'in; hangi düşünce ve hesaplarla olursa olsun bu şekilde bir tavır sergilemesi dikkat çekicidir. Temelde ABD - İngiliz stratejik ortaklığı ile bu durum izah edilebilir elbette... İngiltere'nin ABD dış politikasını olabildiğince yönlendirerek onun askeri gücünün getirilerinden yararlanma stratejisi bilinmeyen bir durum değil! Ancak Blair'in bunun ötesinde kişisel bir katkısı da gözden kaçmıyor. Nitekim bazı politik gözlemciler, daha önce "Bush'un fino köpeği" benzetmesine maruz kalan Blair'in yerine gelen Gordon Brown'un, ABD'nin Irak politikasını bu derece körü körüne desteklemeyeceğini ifade ediyor. George Bush yandaşlarını bir bir kaybederken ve ülke içinde de her geçen gün artan bir baskıya maruz kalırken, Irak'ta nasıl bir yol haritası çizecek? Bu konuda herhalde kendisi de net değil. Şimdiye kadarki yaptıklarına ve beyanlarına bakıldığında, çözümden ziyade bir zaman kazanma çabası içinde olduğu görülüyor. Fakat Bush iktidarı için zaman giderek daralıyor!.. Buna karşılık Irak'ta gün geçtikçe durum daha da belirsizleşiyor ve gitgide işler kontrolden çıkıyor. Yani Amerika için, Irak'ta zamanla birlikte zemin de daralıyor. Önce Almanya'da işgale karşı çıkan Sosyal Demokrat Schröder'in yerine Hıristiyan Demokrat Merkel'in başbakanlığa gelmesi, ardından da yine bir dönem işgale şiddetle karşı çıkan Fransa Devlet Başkanı Chirac'ın yerini, ABD yanlısı Sarkozy'ye bırakması, Avrupa'da Bush'un arzu ettiği ve beklediği politik gelişmelerdi. Lakin beri tarafta, en önemli müttefiki olan İngiltere'de, Bush'a kayıtsız şartsız peki diyen Blair'in çekilmesi büyük kayıp ve mutlaka Irak'ta bunun yansımaları olacaktır. Irak'ta ülkesel boyutta tirajik olaylar yaşanırken; küresel ölçekte de Orta Doğu'daki dengeleri değiştirecek gelişmeler yaşanıyor. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde Irak'a Komşu Ülkeler Toplantısının, BM Güvenlik Konseyi üyeleri ve AB temsilcilerinin de katılımıyla genişletilmiş şekli, Mısır'da yapıldı. Bu toplantının İstanbul'da yapılmasına neredeyse kesin gözü ile bakılırken, son anda Kahire'ye alınması da ayrı bir sürpriz oldu... Toplantının İstanbul yerine Kahire'ye alınması konusunda değişik spekülasyonlar yapıldı. Ancak esas maksadın, Arap ülkeleri ile Irak arasında ilişkileri biraz daha güçlendirmeye matuf olduğu şeklindeki izah da makul bulunuyor... Bahse konu toplantı sonucunda olumlu bir bildiri yayınlandı. Ancak bu bildirinin muhtevası, mevcut şartlarda hayata geçmekten ziyade bir temenni mahiyetinde kalıyor. Bundan sonraki genişletilmiş toplantının İstanbul'da yapılması, Şarm El Şeyh'de karara bağlandı. Ancak bunun tarihi henüz belli değil. Toplantının nasıl bir sonuç vereceğini de şimdiden kestirmek mümkün değil. Bu arada, Irak'ta belirsizlik hüküm sürerken; siyasi liderlerin sağlığı da olumsuz sinyaller veriyor. Daha önce komaya girecek derecede rahatsızlanan Cumhurbaşkanı Celal Talabani, aşırı kilolarından kurtulabilmek için ABD'nin yolunu tuttu. Aynı şekilde daha önce Amerika'ya gidip muayene olan Irak'ın en önemli Şii liderlerinden Abdüzlaziz El Hekim de, akciğer kanserine yakalanmış durumda. Şii lider El Hekim, Saddam döneminde yirmi yıl boyunca sürgün yaşadığı İran'a bu defa kanser tedavisi görmek üzere gitti. Bütün bunlar olurken, Irak'ta işgale karşı direniş ve terör de hiç hız kesmiyor. Ülkedeki iç çatışma da giderek genişleyip derinleşiyor! Hükümetin Şii Başbakanı Nuri El Maliki'nin, bütün bu olumsuzluklar karşısında, etkin bir iktidar gösterebileceğine dair herhangi bir ümit de bulunmuyor. Irak'ın bu durumundan en fazla etkilenen ülke tabii ki, Türkiye. Bir taraftan Kuzey Irak'ta yuvalanan terör örgütünün unsurlarının sınırdan sızarak yaptığı terörist eylemler. Diğer taraftan Kuzey Irak'taki özerk Kürt Yönetiminin başı Mesut Barzani'nin ülkemize yönelik beyanlarından dolayı yaşanan gerginlikler... Bütün bunlar yana yana geldiğinde, Irak'taki durumun ne kadar vahim boyutlar kazanabileceği daha iyi anlaşılıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.