Irak'ta bir garip referandum...

A -
A +

Geçen Cumartesi günü, Irak'ın yeni anayasa tasarısı halkoyuna sunuldu. Oylama sonuçlarının ne zaman açıklanacağı henüz belli değil. Ancak halkoylaması ile ilgili iddia ve rivayetler oldukça bol ve muhtelif... Mesela bazı yerlerde, özellikle Şiilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde, evet oyları seçmen sayısının da üzerinde bir ekseriyette tecelli etmiş!.. Bunun üzerine seçim kurulu durumu anlamak üzere bir araştırma başlatmış. Bazı yerlerde de yüzde 99.99 gibi muhalefeti yok sayan oranlarda çıkmış. Diğer taraftan hayır oylarının fazla çıkacağı kesin olan bazı Sünni çoğunluklu bölgelerde polis oy sandıklarına el koyarak bilinmeyen yerlere götürmüş. Aslında bütün bu olanlarda şaşılacak bir durum yok. Zira işgal altında bulunan Irak'ta işgalci gücün; halkın iradesine rağmen ülke yönetimini çok önceden planladığı düzenlemeye kararlı gözüktüğü, daha önce de gerek geçici yönetimlerin teşkilinde, gerekse seçimlerin yapılmasında, Irak vatandaşlarının siyasi yönde vereceği kararları beklemeye ihtiyaç duymadan; tepeden inme yöntemlerle, hem seçilecek adayların tespitinde, hem de seçimlerin icra edilmesinde bildiğini okuduğunu ve uyguladığını hep müşahede ediyoruz. Anayasanın hazırlanması ve halka kabul ettirilmesi safhasında da farklı bir davranışı beklemek abes olurdu!.. Büyük Orta Doğu Projesi veya sonradan değiştirilen adıyla Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi'nin hedefi; zaten "Bölgedeki 22 (veya 29) ülkenin yeniden dizayn edilmesi"dir. Bunu Condoleezza Rice, Güvenlik Danışmanı iken açık açık söyledi ve Washington Post gazetesine de makale olarak yazdı. Aynı manaya gelen açıklamalar hem Bush, hem yardımcısı Cheney ve hem de eski Dışişleri Bakanı Powel tarafından da yapıldı. Daha önce bunlara ayrıntılı şekilde bu köşede de yer vermiştik. Bayan Rice daha iki hafta önce de, Princeton Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmada, bu projeyi ele alarak, harita değişmeden Amerika'nın Orta Doğu'dan çekilmeyeceğini, zira bu dönemdeki bir çekilmenin ABD'nin menfaatlerini daha çok zedeleyeceğini ifade etti. Şu halde hedeflenen sonuca ulaşmak için, işgal ve işgal sonrasındaki uygulamaların tamamı, elbette Irak halkının irade ve isteğine göre değil; Süper Güç'ün menfaatleri çerçevesinde şekillendirilmeye çalışılacaktı. Aksini düşünmek saflık olurdu. Irak halkına özgürlük, demokrasinin kurulması vs. bunlar çalınan minareye uydurulmaya çalışılan kılıftı. Ama işgal gerekçelerinin asılsız ve yalan çıkması gibi, bunlar da tutmadı. Anayasa ve referandum manevraları da tutmaz, tutmayacaktır. Zira bu anayasa Irak'ın bütünlüğünden ziyade bölünmesine çanak tutan bir metin. Amerika ile iş birliği yaptığı için Kürtlere her istediğini fazlasıyla veren, aynı şekilde zorluk çıkarmayan Şii çoğunluğun da taleplerini karşılayan; ancak direnişi sürdürdükleri için Sünnileri denklemin dışına iten anayasa tasarısı, göstermelik referandum kılıfına sarılıp Iraklılara dayatılacaktır. Bu beklenen bir durum. Ama Irak'ta sükunet ve siyasi istikrar artık hayaldir. Bu anayasanın daha da körükleyeceği iç çatışmalar giderek yaygınlaşıp şiddetlenecektir. Nihai netice nasıl tecelli eder bilemeyiz ama, görünen köy kılavuz istemez; Irak'ın bütünlüğü artık pamuk ipliğine bile bağlı değildir. Tartışmalı referanduma gelecek tepkilerin gündemi tek başına işgal etmesini önlemek için; tam da bu sırada Saddam Hüseyin'in yargılanması başlatılmıştır. Bu mahkeme de ayrı bir hikayedir. Evet Saddam Hüseyin bir diktatördü. Irak'ı yönettiği uzun yıllar boyunca sayısız insanın kanına girdi. Özellikle Kürtler, Türkmenler ve Şiiler Saddam'ın zulmünden çok çekti. Ama bütün bunlar, Saddam için kurdurulan özel mahkemenin hukuka uygun bir yargılama yapacağını göstermiyor. Tam tersine, mahkeme başkanlığına özellikle bir Kürdün tayin edilmesi, işin rengini daha baştan ortaya koyuyor... Saddam'ın yargılanması sadece hem Irak'ta hem de dış dünyada epeyce gündemde tutulacak. Bu sayede ülkedeki siyasi düzenlemelerde baş gösteren sıkıntılar bir nebze gizlenmeye çalışılacak. Fakat bunun meseleye ne kadar yararı dokunacağı da net değil. Saddam'ın yakalanması tam bir tiyatro idi. Ne var ki, Irak halkı üzerinde beklenen etkiyi göstermedi!.. Saddam'ın yargılanması da epeyce tiyatral olacak... Baksanıza daha ilk duruşmada mahkemeyi tanımayan Saddam; "Ben hâlâ Irak Devlet Başkanıyım, siz kimsiniz?!" diye heyete çıkışmış. Üç yıldan beri işgal altında inleyen Irak halkı, Saddam'ın dikta rejimini arar hale gelmiştir. Iraklılar bu yargılanma biçimi dolayısıyla Saddamı "mazlum" olarak görürlerse şaşmamak lazım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.