Bush'un yeni Irak Planı, Irak'ta her şeyi daha karmaşık hale getirdi. Plan açıklanmadan evvel, bazı yorumcular, ABD Yönetimi'nin Baker-Hamilton Komisyonunun ortaya koyduğu tavsiyeler paralelinde ve Kongre'deki Demokrat Parti çoğunluğunu da dikkate alarak bir düzenlemeye gidebileceği yönünde görüş belirtiyordu. Ancak Bush ve ekibi, bunun tam tersine bir adım attı. Irak'tan kademeli olarak asker çekmek yerine; ilk etapta 21 bin beş yüz askeri daha gönderme kararı aldı. Bu askerler özellikle Bağdat ve civarında asayişi sağlamak üzere konuşlandırılacak... Bush'un bu son kararı; ne pahasına olursa olsun kendisine destek veren çok dar bir çevre dışında hiç kimseyi tatmin etmedi. Hatta şimdiye kadar Bush ve ekibinin destekçisi ve akıl hocası durumunda olan bazı meşhur isimler bile (Francis Fukuyama vs.) ABD Başkanını gerçekleri anlamakta yetersiz kalmakla ve hatta kumar oynamakla suçluyorlar!.. Irak'ta sertlik politikası taraftarı olanlar da; gönderilecek ilave asker sayısının 20 bin değil; en az yüz elli bin olması gerektiğini söylüyor. Bazıları da bütün bu kararların artık çok gecikmiş ve faydasız olduğunu belirtiyor. Bunlardan biri de daha önce Irak'ta "Genel Vali" pozisyonunda görev yapan Paul Beremer. Ona göre, ABD bu ülkede ancak beş yüz bin askerle kontrolü elde tutabilirdi... Bütün bu tartışma ve yorumlar; 'Süper Güç'ün Irak'ta düştüğü ve içinden kolay kolay çıkamayacağı bataklığı gözler önüne seriyor. Bu konuda genel bir kanaat hakim. Yani hiç kimse ABD'nin bundan böyle Irak'ta kesin bir başarı kazanacağını beklemiyor!.. Ancak Başkanlık görevinin son iki yılında Bush'un her şeye rağmen geri adım atmamış görünmek için; elindeki bütün imkanları sonuna kadar kullanmak isteyeceği konusunda da kesin bir beklenti var. George W. Bush, medyadan, kamuoyundan ve tabii Kongre'den gelen sıkıştırmalar karşısında; her geçen gün başarısızlık konusunda daha fazla itirafta bulunuyor. Nitekim son olarak FOX TV'ye yaptığı açıklamada; kendi askerî müdahalelerinin Irak'ta durumu daha da kötüleştirdiğini kabul etti. Ancak bütün bunlar Irak'ın içine düştüğü kaosu hafifletmiyor tabii. Bush bunları söylerken; yeni atadığı Savunma Bakanı Gates de; "bu stratejik bölgede uzun süre kalacaklarını" kayda geçiriyor. Amerika Irak'taki başarısızlığını kamufle etmek için; son planla birlikte tekrar Suriye ve İran'ı baskı altına almaya çalışıyor. Bu çerçevede İran'a yönelik iki sınırlı operasyon yaptı ABD. Önce Talabani'nin davetlisi olarak Irak'a gelen İranlı diplomatları yakalayıp tutukladı. Daha sonra da Erbil'deki İran Konsolosluğunda çalışan bazı İranlı görevlileri derdest etti. Başkan Yardımcısı Cheney de, aynı doğrultuda İran'ı tehdit ederek; bu ülkenin Irak'taki Şii gruplara destek vermemesini tahrik edici bir üslupla hatırlattı... Bölgesel savaşa doğru mu?!. ABD'nin özellikle İran'a yönelik bu tür uygulamalarının tırmanmalara yol açıp neticede bir bölgesel savaşa sebebiyet verebileceği endişeleri giderek yoğunlaşıyor. Bu arada Saddam Hüseyin ve iki eski üst düzey Irak görevlisinin (Biri Saddam'ın üvey kardeşi Barzan İbrahim El Tikriti, diğeri de Irak Devrim Mahkemesi eski Başkanı Avad Hamid El Bender) idam edilmesiyle; ülke içindeki Sünni-Şii gerginliği had safhaya çıktı. Bu iki kesim arasında giderek büyüyen bir kan davası hüküm sürüyor. Saddam'ın idamından sonra Sünnilerin intikam için iki yüzden fazla Şii'yi kaçırıp astığı haberleri yayınlandı!.. Bu da durumun ne kadar kontrolden çıktığını gösteriyor. Bu arada Kuzey Irak'ta gerginlik çok tehlikeli boyutlara tırmanıyor. Daha önce bu yılın sonunda yapılması kararlaştırılmış olan Kerkük Referandumunda istedikleri sonucu alabilmek için Kürtler, kentin demografik yapısını değiştiriyor. Bunun yanında şehre sokulmuş olan 20 bin peşmerge ve 350 bin kalaşnikof ile 10 milyon merminin, muhtemel bir çatışmada hangi çapta ölümlere yol açabileceği ortada! Irak'taki Türkmenlerin karşı karşıya bulunduğu tehlikeyi artık Amerikalılar da seslendiriyor. Bu ortamda Ankara'da Kerkük ile ilgili önemli bir toplantı yapıldı. Ancak Kerkük'ün bir "Kürt Şehri" olduğunda ısrar eden ve nihai hedefinin orayı Kürt Bölgesinin başkenti yapmak olduğunu gizlemeyen Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin KDP ve KYB'sinden hiç kimse bu toplantıya iştirak etmedi. Tam aksine Neçirvan Barzani, "Kerkük'ün Irak'ın iç meselesidir. İçişlerimize karışmayın..." gibi fanteziler sunuyor!.. Neçirvan Barzani'nin bu trajikomik beyanları belki ciddiye alınmayabilir ama; Irak'ta durum her yönüyle hakikaten çok ciddi ve ürkütücü!