İsrail nereye?..

Sesli Dinle
A -
A +
Kurulduğu günden bu yana, en tartışmalı ülke durumunda olan İsrail çok kritik bir dönemden geçiyor…
 
Birkaç yıldan beri, hakkında sayısız kere suç duyurusu yapılan, kendisi ve karısı aleyhinde çok sayıda yolsuzluk soruşturması ve davaları açılmış bulunan, hatta yakın zamana kadar hapse girmesine artık kesin gözüyle bakılan Benyamin Netanyahu, tam tersine İsrail’de ipleri yeniden ele geçirdi ve altıncı defa başbakanlık koltuğuna oturdu!..
 
Son yıllarda peş peşe sandık başına giden (Bir yılda üç kere…) İsrail halkı, hakkındaki yolsuzluk davalarından bunalmış olan Netanyahu’ya tek kelimeyle can simidi uzattı. Kasım ayında yapılan son seçimlerde, sağcı Likud Partisi, 120 sandalyelik Meclis’e 32 milletvekili sokmayı başardı.
 
Netanyahu elde ettiği bu güçle diğer aşırı sağcı partileri de yanına alarak, İsrail siyasi tarihinin en aşırı sağcı, en ırkçı ve fanatik hükûmetini kurarak siyasi rakiplerine karşı ciddi bir güç elde etti. Ancak bahse konu hükûmet, kurulduğu günden beri (29 Aralık 2022’de  güvenoyu aldı) içeride ve dışarıda aralıksız olarak, çok yoğun tepkilere muhatap oluyor. Düşününüz ülke yangın yerine dönmüş, toplam ülke nüfusunun yüzde onu sokak eylemlerinde ve üç aydan beri göstericiler kesintisiz eylem yapıyor. İsrail’de güvenlik her şeyden önce gelir. İsrail için güvenlik din mertebesindedir… (Bkz. Din-Ordu Gerilimi, Mim Kemal Öke.) Ama emniyet görevlileri, son üç aydır devam eden olaylardan dolayı, polisin ülkede güvenlik kontrolünü kaybettiğini söylüyor.
 
Hadiseler o kadar vahim boyutlara vardı ki, ordu komutanları, savaş pilotları, yedek askerler ve diğer önemli kurumlarda çalışan kilit personel tepki olarak görev başına gitmiyor…
 
Böyle bir durum başka devletlerde yaşansa kim bilir neler olur! Lakin İsrail buna rağmen, işgalci ve ırkçı politikalarına devam ediyor. Mesela Batı Şeria’da, terk edilmiş eski iskân yerlerine yeniden Yahudi nüfus yerleştirme kararları alıyor. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, "Filistinliler diye bir halk yok" diyebiliyor. Hem de bu lafı Fransa’da bir toplantıda söylüyor. Ve dünya bu ırkçı saldırganlığa ses çıkarmıyor. Sadece yasak savma kabilinden, Ürdün’ü İsrail toprağı olarak gösteren haritaya karşı, Amerikan cenahından cılız bir açıklama geliyor. İsrail on yıllardır yüksek savunma harcamaları sebebiyle, bir türlü beklediği oranda kalkınamıyor.
 
Daha ziyade hariçteki Yahudi sermaye çevrelerinden gelen destekle ayakta duruyor. Ama ülke günbegün daha fazla yönetilemez hâle geliyor. Bu durum İsrail’in geleceği açısından pek çok soru işaretlerine yol açarken, beri tarafta Siyonist politikalarla ve yukarıda bahsini ettiğimiz çevrelerin büyük desteğiyle; özellikle ABD’nin kayıtsız şartsız arkalamasıyla; İsrail, Filistin, Suriye ve Lübnan’ın topraklarını karış karış bölüp ilhak ederek genişlemeye devam ediyor. Velakin Arap Halklarının dağınıklığı ve bölünmüşlüğünden, büyük oranda faydalanan İsrail için, çok da parlak bir gelecek öngörülmüyor.
Bunun sebeplerinden biri de içerideki politik yozlaşma ve zıtlaşma…
 
Çok uzun zamandan beri, İsrail fazla uzun ömürlü olmayan koalisyonlarla yönetiliyor. Hâlihazırda ülkede en uzun başbakanlık yapmış kişi olan Netanyahu, son yıllarda muhatap olduğu yolsuzluk suçlamalarından ötürü esasen çok itibar kaybetmiş bir politikacı.
 
Ne var ki, onun karşısında denk güce sahip rakip/ler yok. Netanyahu da bunun avantajını tepe tepe kullanıyor. Bir önceki koalisyon hükûmeti, güçlü bir yönetim sergileyemeyince, artık saf dışı kalması beklenen ve hatta kesin olarak hapse gireceği gözüyle bakılan Bibi (Ülke içindeki lakabı böyle) tekrar küllerinden doğdu.
 
Bu öz güvenle, hakkındaki mahkûmiyet tehditlerini de bertaraf etmeye matuf, çok radikal bir yargı reformunu hayata geçirmek için hamle yaptı. İlk iş olarak Başbakanın görevden alınmasını zorlaştıran kanun 23 Mart’ta Knesset’ten geçti. Ama esas kavga, bugün Meclis’e getirilmesi planlanan ve İsrail Yüksek Mahkemesinin yetkilerini budayan tasarı…
 
Ülkeyi yangın yerine çeviren protestoların sebebi olan tasarı, Yüksek Mahkemenin temel yasalara aykırı bulduğu kanunları iptal etme ve hâkimleri atama yetkilerinin bir kısmını parlamentoya devretme düzenlemesini getiriyor. Böylece hâkimlerin atanması komitesinde ve yüksek mahkeme başkanının belirlenmesinde, hükûmetin etkin hâle gelmesi öngörülüyor.
 
Fakat bu teşebbüs o kadar büyük infial uyandırdı ki, Cumhurbaşkanı İsaac Herzog doğrudan iç savaş tehlikesi ikazında bulundu. Yapılmak istenen yargı reformunun askıya alınmasını istedi. Netanyahu’nun partisi Likud’un önemli isimlerinden olan, Savunma Bakanı Yoav Gallant, “Ülke içindeki ayrılık İsrail Ordusuna ve savunma teşkilatına derinlemesine nüfuz etti. Bu İsrail güvenliğine yönelik açık ve büyük bir tehdittir” diyor. Gallant “Sahadan sesler duyuyorum…” diyerek, açıkça darbe imasında bulunduğu için, Bibi tarafından görevden alındı. Bu olay parti içindeki çatışmayı da iyice büyüttü. Bakalım Netanyahu derinleşen krizi nasıl yönetecek?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.