İsrail, hiçbir hukuk kuralı ve sınır tanımadan; Filistin halkı üzerinde devlet terörü estirmeye devam ediyor... İsrail'in dehşet verici uygulamalarından gazeteciler de nasibini alıyor! Son olarak İhlas Haber Ajansı'nın Gazze bölgesindeki kameramanı Hamdi El Hur, İsrail askerlerinin kurşunlarına hedef oldu. İki gün önce de Cihan Haber Ajansı'nın muhabirleri İsrail askerlerinin ateşine maruz kalmış, kendilerini yere atarak kurtulabilmişti. Aynı bölgede bir süre önce El Cezire Televizyonunun iki muhabiri İsrail askerlerinin kurşunlarıyla yaralanmıştı. Demek oluyor ki, İsrail; Filistin halkına yaptığı bu acımasız baskı ve katliamın dünyaya duyurulmasını istemiyor. Bunun için medya mensuplarını kurşunlarla korkutup sindirerek; kendi yaptıklarını saklamaya çalışıyor... Aslına bakarsanız, dünya şahit olduğu katliamlara da ses çıkarmıyor ya!.. Tuhaf bir vurdumduymazlık hüküm sürüyor. Son iki günde, küçük yaştaki çocuklar da dahil tam kırk Filistinli; İsrail ordusunun havadan ve karadan yürüttüğü saldırılar sonucu hayatını kaybetti. Sizler bu satırları okurken, kim bilir ölü sayısı kaça çıkmış olacak! Bu ne feci bir durumdur. Bu, medeni olduğunu iddia eden dünya için ne utanç verici bir haldir... İnsan hakları, hukuk vs. nerededir acaba? İsrail devletinin bunlara uyma mecburiyeti yok mudur? Filistin halkının bütün hayat damarları kesiliyor. Ülkenin bütün altyapısı büyük bir gaddarlıkla imha ediliyor. Ama dünya sadece seyrediyor. Göstermelik türden bir iki cılız kınamayı da zaten İsrail hiç ama hiç kale almıyor. Peki ne olacak? Filistin büsbütün haritadan silinecek mi? İsrail'in bu fütursuz, ölçüsüz güç ve şiddet uygulamasına dur diyecek bir mekanizma yok mudur? Birleşmiş Milletler denilen kuruluş ne iş yapar?! Eskiden, bazı durumlarda Arap âleminden az çok sesler yükselirdi. Şimdi tam bir ölüm sessizliği hakim... Arap Birliği denilen kuruluş; kâğıt üstünde dahi bir tepki koyamıyor. 50'den fazla ülkenin üye olduğu İslam Konferansı Teşkilatı da son derece pasif ve etkisiz... İsrail meydanı böylesine boş bulunca, istediği gibi hareket ediyor. Zavallı Filistin halkı!.. Açlık, susuzluk, ilaçsızlık, elektriksizlik vs. yetmiyormuş gibi, yağmur gibi tepesine bomba ve füze yağıyor. Her gün düzinelerce insan ölüyor, yaralanıyor. Filistinli çocukların, kadınların çığlıkları; feryatları kulakları yırtıyor, yürekleri parçalıyor. Ama sanki bütün bunları duyan, gören yok gibi... Acaba bu zulüm ne kadar devam edecek? Ve acaba bunun sonu nereye varacak? Her şey inceldiği yerden, ama zulüm kalınlaştığı yerden kopar derler!.. İsrail'in hedefi belli; Filistin halkının bütün direncini kırıp, teslim almak istiyor. Bütün şartları tek taraflı olarak kendisi belirleyip kabul ettirmek istiyor. Bir taraftan Filistin Yönetimini topyekûn izale ederek, etkisiz hale getirmek için her şeyi yapıyor. Diğer taraftan barış için karşılarında muhatap bulamadığını iddia ediyor. Ama muhatap olacak her mekanizmayı bertaraf ediyor. On yıllardır bu böyle. Ne zaman barış için umutlar yeşerirse, İsrail her şeyi kökünden tahrip eden hareketlere girişiyor. Yani barış filan hak getire... Ne Oslo Süreci, ne Yol Haritası; ne o ne o!.. Elli küsur seneden beri, her baskıya, katliamlara direnen Filistin halkı, Süper Güç'ün İsrail'i arkalayan tarafgir tutumu ve diğer küresel aktörlerin de duyarsızlığı sebebiyle, darbe üstüne darbe yiyor. Eğer dünyanın güç odakları insafa gelip, Filistin meselesine adaletle yaklaşmazsa, yani İsrail'in bu korkunç uygulamaları bir biçimde sona erdirilmezse, sonuç Filistinliler için tam bir felaket olacak gibi görünüyor. 20'nci yüzyılın ikinci yarısında Hitler'in Yahudilere yaptığı zulüm konuşuldu. Öyle görünüyor ki, 21. asrın ilk yarısında da İsrail'in Filistinlilere yaptığı zulüm konuşulacak...