Milletvekili istifaları giderek garip bir hal almaya başladı. Dün AK Parti'den istifa eden Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ı bu niyetinden vazgeçirmek için, bazı milletvekili arkadaşları canhıraş bir gayret gösterdiler! Ama nafile... Özdoğan kesin kararlı idi, sağdan soldan ceketinden, kolundan tutarak onu durdurmaya çalışanlar başarılı olamadı. Ve hışımla basın merkezine giren Özdoğan o ana kadar mensubu olduğu eski partisine çok ağır suçlamalarda bulunarak, istifasını açıkladı. Sayın Özdoğan'la bugüne kadar tanışma fırsatı bulamadım. Kendisini tanımadığım için, bilgi-birikim, uzmanlık sahası ve siyasi tecrübesi ile ilgili bir fikrim yok. Bunu belirtmemin sebebi, Özdoğan'ın diğerlerine nazaran epeyce uzun olan istifa konuşmasındaki bazı ayrıntılar... Özdoğan tarımdan dış politikaya kadar hemen her alanda hükümete ağır eleştiriler yöneltti. Bu arada açıklama metninde kültürel açıdan da renkli taraflar olduğunu kaydetmek gerekiyor; mesela "Başbakan Erdoğan'ın gerçeklerden uzaklaşmasını eski bir Yunan trajedisini seyreder gibi izliyoruz..." şeklinde dikkat çekici ifadeler yer alıyordu. Ajanslardan gelen haberlere göre, Özdoğan'ı istifa kararından vazgeçirmek için Erzurum'dan gelen il teşkilatı mensupları da kendisiyle görüşme imkanı bulamamışlar. Dün AK Parti'den istifa eden ikinci kişi de İzmir Milletvekili Serpil Yıldız'dı. O da antidemokratikleşme vs. gerekçelerle iktidar partisi ile yollarını ayırdı. Kulislerden sızan bilgilere göre, Erkan Mumcu ile birlikte hareket eden Yıldız'ın ANAP'a katılması kesin gibi. Diğer taraftan önceki gün istifa eden Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu da, dün ANAP'a katıldı. Tabiatiyle bu gelişmelerden memnun kalan Erkan Mumcu, sevincini "Arı yeniden bal yapmaya başladı..." şeklinde dışavurdu. Benzer bir heyecanı da yine önceki gün SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın yaşadı. Öyle ki, partisine katılan beş milletvekiline yaka rozeti takarken, bu heyecandan elleri titriyordu! ANAP ve SHP, seçimle değil de transferle gelen yeni milletvekilleriyle nasıl bir politika yapacak, onu bekleyip göreceğiz. Bu arada, Adalet ve Kalkınma Partisi, yarın Kızılcahamam'da dördüncü istişare toplantısını başlatıyor. Partiye mensup bütün milletvekillerinin katılacağı üç günlük toplantıda, genel bir durum değerlendirmesinin yapılacağı bildiriliyor. Başbakan Erdoğan'ın da, gruplar halinde milletvekilleriyle toplantı yapıp çeşitli meseleleri görüşmesi bekleniyor. AK Parti yöneticilerine akıl vermek gibi bir niyetim yok ama, gerçek bir durum değerlendirmesinin yapılabilmesi ve kamuoyundaki soru işaretlerinin giderilmesi için, bu toplantı esnasında ve sonrasında, müstafi milletvekillerinin istifa gerekçelerinin mercek altına alınması herhalde ve mutlaka faydalı olur... Yani mesela bu milletvekilleri şimdiye kadar, neleri talep etmişler de olumlu cevap alamamışlar? Aynı şekilde Meclis tutanaklarından ve partinin grup toplantılarındaki kayıtlardan yola çıkarak; bu milletvekillerinin hangi kanunlara, kararnamelere ve diğer düzenleyici mahiyetteki politikalara itirazları olmuş? Bu çalışmalara ne gibi katkıda bulunmuşlar? Herhangi bir teklif sunmuşlar mı? Yerel teşkilatlar ile milletvekilleri arasında ne gibi diyaloglar kurulmuş? Bu milletvekillerine kendi bölgelerindeki seçmenlerden ne tür baskı veya eleştiriler gelmiş? Yerel teşkilatlarla mebuslar arasında herhangi bir sürtüşme ve ihtilaf yaşanmış mı? Bu milletvekillerinin çalışma grafiği de genel durum hakkında bir fikir verebilir. Bunlar incelenirse, birkaç yönden durum açıklığa kavuşabilir. Evvela iktidar partisi içinde var olduğu iddia edilen rahatsızlıklar irdelenmiş olur. Bu rahatsızlıklara dayandırılan istifaların gerekçeleri iyice anlaşılmış olur. Böylece dün yaşanan ve hakikaten hoş bir görüntü olmayan itiş-kakışların önü de alınmış olur. Yok eğer istifalar, parti içindeki dengelerden, yönetim anlayışından veya politik yaklaşımdan kaynaklanmıyor da, bambaşka sebeplere dayanıyorsa; mesela Başbakanın öne sürdüğü "Düğmeye basılma..." gibi nedenler varsa bu da daha net anlaşılmış olur. Benzer bir çalışmayı ana muhalefet partisi de kendi içinde yapmalıdır. Kamuoyundaki kafa karışıklığı giderilmediği takdirde, bir süreden beri kendisini düzelttiği ve giderek saygınlığını kazandığı varsayılan siyasetin, yeniden eski hastalıkların pençesine düşme tehlikesi kaçınılmaz görünüyor... İstifaların gerçek sebepleri mutlaka incelenmelidir!