Dün Meclis'ten çıkan en flaş haber yine istifalarla ilgili idi. İktidar partisinden bir, ana muhalefetten ise tam beş milletvekili istifa etti. İstifacılardan bağlarını kopardıkları eski partilerine çok ağır suçlamalar da yapıldı. İstifa ve parti değiştirme, çok partili siyasi hayatın başladığı yıllardan beri, ülkemizde en fazla yaşanan hadiselerden biridir. Ancak istifalar, parti değiştirmeler; nam-ı diğer siyasi transferler, medya dünyasında daha çok spekülatif yönleri ile ele alınmıştır ve çoğu kere olaylar magazine dökülmüştür. Halbuki Türkiye'nin siyasi gidişatını çok uzun yıllar etkileyen, büyük kriz ve bunalımlara kapı açan bu kabil olayların daha ciddi şekilde ele alınması gerekir. Hükümetleri deviren, askerî müdahalelere kapı aralayan, erken seçimleri tetikleyen geçmişteki toplu istifa ve büyük kopmalar üzerine yazılıp çizilenlerin tamamı, yüzeysel haberler ve kişisel hatıralar ölçeğinin ötesine geçmedi. Bunlar üzerine yapılan bilimsel araştırma ve analizler yok denecek kadar azdır ve ele aldıkları konular itibariyle de çok sınırlıdır. Mesela, 1970'lerin başında 'ikinci Süleyman Demirel hükümeti'ni düşüren büyük kopma, yani "yetmişler hareketi" ve bunların kurduğu Demokratik Parti'nin ülke siyasetinde oynadığı rol, bu harekette yer alan bazı siyasetçiler tarafından kitap olarak da yazıldığı halde, konu yeteri kadar aydınlatılamamıştır. Aynı şekilde yetmişli yılların sonlarına doğru AP'den istifa eden 12 milletvekilinin tam onbir tanesinin, dönemin CHP lideri Ecevit tarafından bakan koltuğu ile ödüllendirilmesi ve bu hadisenin siyasi hayatımızda açtığı derin yaralar hiçbir zaman tam olarak irdelenmemiştir. Geçmişte ve bugün, kendi şirketine veya yakınlarınınkine ihale verilmediği için, parti üst yönetiminden yeterince iltifat göremediği için, istediği tayinler yapılmadığı için, seçilmiş olduğu ilin parti teşkilatıyla anlaşamadığı için veya buna benzer traji-komik sebepler yüzünden pek çok istifa yaşandığı gibi, maalesef maddi menfaat karşılığı yaşanan utanç verici istifa olaylarına da şahit olundu. Yıllarca hayalini kurduğu bakanlık koltuğuna bir türlü oturamadığı için, yahut o koltuğu kaybettiği veya kaybedeceğini anladığı için, ya da gelecek seçimde artık o partiden mebus olamayacağını bildiği için istifa edenlerin gerekçeleri hep başka başka olur!.. Vaktiyle bir partiden istifa edip diğerine geçen, oradan bir başkasına veya tekrar eski partisine dümen kıran, istifa sayısı ve istikameti belirlenemediği için "Fırıldak" vs. lakaplarını alan siyasetçiler şimdi nerede acaba? Dikkat ettiniz mi, şimdilerde de istifa eden bazı milletvekillerinin, televizyon filmi olarak sadece yemin törenindeki kürsü görüntüleri mevcut. Yani bunların önemli bir kısmının öyle dişe dokunur siyasi etkinliği de pek yok. Onlar siyasi ikbal ve istikbal kaygılarını, listesinden seçildikleri partinin lider kadrolarını suçlayarak kamufle ederek, siyasi varlıklarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Bugün A partisi, olmadı yarın B partisine geçiyorlar. Hem de çaplarını ve boylarını büyük iddialarla!.. Bu arada gerçekten ilkeli hareket eden, siyasi prensiplere sahip, birikimli; siyasetten nasıl yararlanırım değil, ülkeye nasıl yararlı olabilirim gibi bir meselesi olanların, zaman zaman mensubu oldukları partilerle görüş ayrılığına düşüp, yollarını ayırmaları elbette normaldir. Bir partiye üye olmak veya oradan seçilmek, ömür boyu ona bağlı kalmak manasına gelmez. Yeter ki, istifa gerekçeleri ciddi, gerçekçi ve inandırıcı olsun. Bugüne kadar, ne yazık ki, istifaların ekseriyetinin gerekçeleri hep mugalata şeklinde ortaya kondu. Bu siyaset tarzından belki sahipleri geçici menfaatler edindi ama, memleket çok büyük zararlar gördü. Halkın reyiyle değil de, transferlerle oluşturulan siyasi tablolar Türkiye'ye bir şey kazandırmaz. Bakınız 3 Kasım 2002 seçimleri neticesinde, Meclis'e iki parti grubu dışında dört bağımsız milletvekili girebilmişti. Ama şimdi dört-beş partinin temsilcileri var. Bu sayede de, sözkonusu partiler hazineden hatırı sayılır maddi yardım alıyor... Yalnızca bu durum bile istifaların gerekçeleri üzerinde daha ciddi durmamızı zorunlu kılıyor! Şimdi hep beraber istifacıların gerekçelerini süzgeçten geçirelim; Hangisi doğru, hangisi göstermelik?!.