“İstikbalin yüzyılı…”

Sesli Dinle
A -
A +
Son bir ayda hayata geçirilen ve hizmete alınan devasa projelerin sayısı, bir asırda yapılanlar kadar… Her biri kendi alanında muhteşem bir netice olan bu eserler, elbette istikbalimizin teminatıdır. İstikbaldeki meydan okumalara bugünden hazır olmak çok önemli. Çünkü bugüne kadar iyi hazırlanamayan ülke ve milletlerin nasıl müşkül durumlara düştüğünü ibretle, bazen de dehşetle izliyoruz! O yüzden, dün Kahramankazan’da yapılan törenin ismi olan  “BUGÜN İSTİKBAL” ifadesinin taşıdığı manayı iyi anlayıp iyi kavramalıyız. Şöyle ki, on yıllardır kendisine yönelen tehdit ve tehlikelere bakıldığında, Türkiye pek çok ülkenin yaşamadığı veya belki yarınlarda yaşayabileceği zorlukların her çeşidini, dünden bugüne tam manasıyla yaşadı ve hâlen yaşamakta. Daha doğru ifadesiyle, meydan okumalara çok fazla maruz kalan ülke olarak, Türkiye’nin stratejik ehemmiyet ve kıymeti bu coğrafyada benzersizdir. Dolayısıyla, bu kritik hususu doğru anlayıp doğru biçimde değerlendirmezsek, ciddi hatalara düşebiliriz. Bakınız dün milletçe göğsümüzü kabartan, Türk havacılık tarihimizin dönüm noktalarından birine şahitlik ederken, ne yazık ki, o büyük coşkuyla birlikte aynı anda, terörist saldırılar sebebiyle şehit düşen polislerimizin acısını paylaştık. Ne demek istediğimiz şimdi daha iyi anlaşıldı herhâlde!
 
Eli kanlı terör örgütüne nefes aldırmadığımızı ve aldırmayacağımızı, tekrar hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha gidecek çok yolumuz olduğunu belirtti ve dosta güven düşmana korku vereceğimizi teyit ederek şunu söyledi: “Buradaki coşku ve gurur birilerini tedirgin ediyorsa, doğru yoldayız demektir…” Cumhurbaşkanı bu arada, Kandil’e yerleşmiş bölücü terör örgütü elebaşlarının desteğiyle, cumhurbaşkanı olmaya soyunan Kemal Kılıçdaroğlu’na da çok çarpıcı bir göndermede bulundu.
 
Şüphesiz Türk milleti, 14 Mayıs günü sandık başına gittiğinde bütün bu meselelerin kritiğini yapmış olarak, tercihini ve kesin kararını verecek. Gelecekte nasıl bir Türkiye istiyoruz? Beşinci nesil savaş uçağını yapabilen üç-dört ülkeden biri mi olarak yola devam edeceğiz? Yoksa geçmişte, 1920’lerde, 30’larda ve 40’larda dışarıdan gelen telkin ve teşviklerle millî hava sanayiini, millî harp sanayiini akamete uğratan zihniyetin devamı kişi ve kadrolarla yine zillet, edilgenlik ve mandacılık iklimine mi dönülecek? Evet, Amerika’nın 1940’lar için tasarlayıp hazırladığı; geleceğin muharebe sistemindeki yapay zekâ ve otonom harekât kabiliyetini ondan daha önce, 2030’lar için planlayan ve geliştiren Türkiye’nin öz güvenini heba edecek, milletin ufkunu karartacak odaklara bir kere daha fırsat verilmeyecektir herhâlde!..
 
Dün, 15 Temmuz 2016 gecesi, ortaya koyduğu büyük vatan sevgisi ve fedakârlığı sebebiyle; Kahramankazan olarak ismini tescil ettiren şirin ilçemizdeki geçit resminde, göğüslerimizi kabartan bir tablo seyrettik. Millî Muharip Uçağımız KAAN, Süpersonik jet motorlu eğitim ve muharebe uçağımız Hürjet ile dünyada; kendi sınıfında benzeri ancak iki üç ülkede bulunan Atak-2 helikopterimiz ve radara yakalanmayan, hayalet insansız savaş uçağımız ANKA-3 muhteşem görüntü verdiler…
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok yakında KAAN, Kızılelma ve ANKA-3’ün yan yana uçacağını müjdeledi. Şuna emin olabilirsiniz: Bu demir kanatlı kuşlar, hiç de uzak olmayan gelecekte, evrensel savaş paradigmasını kökünden değiştirecek kabiliyette… Bu büyük başarının altına imza atan bütün mühendislerimize, idari ve teknik alanda canla başla görev yapan bütün çalışanlarımıza candan teşekkür ediyoruz. Şüphesiz son 21 yılda, bütün bu tarihî hamlelerin gerçekleşmesine öncülük eden, isabetli ve cesur kararlar veren, güçlü siyasi iradeyi her şart altında ortaya koyan; başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, siyasi sistemin her kademedeki yetkililerine şükran borçluyuz…
 
Bugün her biri ile ayrı ayrı iftihar ettiğimiz ve istikbalimizin teminatı olan muazzam projelerin kahir ekseriyeti, 20 senenin mahsulüdür. TUSAŞ Genel Müdürü Sayın Temel Kotil’in dün de ifade ettiği üzere, buzdağının görünen kısmı bu eserler. Ama esas görünmeyen büyük kısmı, binlerce genç mühendisin zekâ, bilgi ve yüksek becerileriyle meydana getirdikleri ekosistemdir… Gelecekte Türkiye’yi gıpta edilecek ve müstesna bir konuma taşıyacak olan bu ekosistemdir. Bu göz kamaştırıcı projelerde görev almak üzere, son yıllarda verilen teşviklerle, yurt dışında çalışan binlerce ilim adamımız Türkiye’ye dönüş yaptı. Tek başına bu gelişme dahi, yarınlarımız için önemli bir kazançtır...
 
Netice olarak son bir ayda, çeyrek asırlık emeklerin, artık memleketimiz yararına beklenen hizmete dönüştüğünü görmenin mutluluğunu yaşadık. Bunun devamını diliyoruz!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.