Yeni ittifak arayışları son sürat devam ediyor… Seçimlere girmeye hak kazanan 36 parti var ve bunların büyük ekseriyeti oy oranı itibarıyla baraj altında görünüyor. Herhangi bir ittifaka dâhil olmadan, tek başına yüzde yedilik barajı aşıp vekil çıkarması mümkün görünmüyor. Dolayısıyla 14 Mayıs, tam manasıyla bir ittifaklar seçimi olacak gibi görünüyor.
Düne kadar “Altılı Masa” olarak anılan Millet İttifakı kanadında, “Masanın” yedinci ayağı olarak HDP, bugüne kadar her vesileyle tartışma konusu oldu. Halen Kılıçdaroğlu’nun HDP ile yapacağı görüşmeyi, hangi sıfat ve yetkiyle yapacağı tartışılmaya devam ediyor. Ve bu noktada, adı geçen ittifak için, yeni bir krizin çıkması çok muhtemel görünüyor…
Diğer taraftan, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin de tekrar Cumhurbaşkanı adayı olması (Yüz bin imza toplaması gerekiyor) yeni tartışmaları beraberinde getirdi… CHP kökenli İnce, bir bölen mi olacak yoksa onun adaylığı seçimlerin ikinci tura kalması yolunda bir etken mi olacak? Bu hususta farklı değerlendirmeler yapılıyor.
Bu arada sosyal medyada İnce’ye dönük taarruzlar da hız kesmiyor… İnce’nin siyasi tavrı tam olarak neye dayanıyor? Kazanamayacağı apaçık ortada iken, ikinci defa adaylığa soyunması ona ne getirecek? Böylelikle partisinin ve tabii kendisinin gücünü net biçimde ölçmüş olmaktan başka hangi sonucu bekliyor olabilir? CHP Yönetimi ile yeni baştan bir siyasi mücadeleye girme şansı yakalayabilir mi? Çok zor, hatta imkânsız. İnce daha önceki hamlelerinde de peş peşe taktik hatalar yapmıştı ve hep zararlı çıkmıştı… Galiba yine benzer bir sonuca doğru ilerliyor.
Bu arada Kılıçdaroğlu için en zor mesele, Millet İttifakı'nın bileşenleri olan DEVA; Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin CHP’den kaç vekil talep edeceği noktasında düğümleniyor. Toplamda 54 milletvekili istendiği (Bazıları bu rakamı 45 olarak telaffuz ediyor), bu sebeple CHP bünyesinde hayli rahatsızlıklara yol açtığı yolunda kulis bilgileri dolaşıyor.
CHP’nin hâlihazırda 134 milletvekiline sahip olduğu düşünüldüğünde, üçte biri kadar vekilin kendi listesinden, başka partilere gitmesi kolay hazmedilecek bir sonuç değil!..
Kaldı ki bu konu başından beri hep gündemde tutuluyor.
Beri tarafta, Cumhur İttifakı'nın genişlemesinde hızla mesafe katediliyor.
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, daha önce açıklamış oldukları desteklerini ve Cumhur İttifakı'nın bir parçası olduklarını tekrar ifade etti. Bu arada BBP’nin 81 ilde, kendi ismi; logosu ve kendi adaylarıyla parlamento seçimlerine katılacağını, bu hususta mutabık kalındığını bildirdi. Hüda Par (Hür Dava Partisi) da, cumhurbaşkanlığı seçiminde, Recep Tayyip Erdoğan’a oy vereceklerini daha önce açıklamıştı. Diğer konularda iki parti arasındaki görüşmeler devam ediyor.
Yeniden Refah, Anavatan Partisi ve DSP (Demokratik Sol Parti) ile de temaslar devam ediyor. Bu şekilde Cumhur İttifakı’nın da altı veya yedi parti bileşimiyle genişleyebileceği anlaşılıyor. Tabii esas mesele hangi ittifakta kaç partinin bulunduğu değil, toplamda yüzde kaç oy alacağıdır. Bilhassa cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda, yüzde 50+1 oranının yakalanması işin püf noktası…
Bir müddetten beri bazı kamuoyu araştırma kuruluşları, âdeta seri üretim anketlerle, kimi partilere bol keseden puan dağıtıyorlar!.. Sosyal medya üfürmeleriyle birlikte, ortalık toz dumana katılıyor. Geçmişte de benzer şeyler az yaşanmamıştı. Ne var ki, bu tablo siyaset nam-ı hesabına hiç de sağlıklı değil. Böyle anketlere kanan bazı partiler, her seferinde fena hâlde hayal kırıklığına uğruyor. Onları hayal kırıklığına uğratan araştırma kuruluşlarının bir kısmı da kepenk indiriyor. Seçim öncesinde çok büyük iddialarda bulunan isimlerin bazısı artık unutulmuş durumda. Bu defa başkaları da aynı duruma düşebilir…
Unutulmasın ki, gerçek kamuoyu araştırması her zaman seçim sandığıdır. Nedense bazıları bu gerçeği unutuyor. Ortalıkta dolaşan rakamların saha gerçekleriyle ne ölçüde uyuştuğu şüpheli olsa da, bazıları naçar bunlarla avunuyor. Acaba bu şekilde, kendilerinden başka kimi kandırdıklarını sanıyorlar? Keza bazı televizyon programları da fena hâlde bu tiyatroya çanak tutuyor. Sabah başka akşam başka telden çalan sözde yorumcular, meteoroloji raporu misali saat başı farklı kanaat bildirmekten sıkılmıyorlar!..
Evet, ittifak arayışları ve paylaşım sancıları birkaç gün daha tartışmaların hararetini belirleyecek. Ondan sonra seçim takvimi çerçevesinde belli bir çizgiye oturacak. Netice olarak doğru hesap yapanlar, beklentilerine ulaşacak. Bazılarının payına da yine hüsran düşecek...