İyi komşuluk nasıl olur?

A -
A +

"Komşu ziyareti" ifadesiyle; daha çok Türkiye'ye komşu olan ülkelerin devlet veya hükümet başkanlarının ülkemize gelişleri anlatılır. Aynı şekilde "İyi komşuluk ilişkileri vs..." anlatımlar da, komşu ülkelerin karşılıklı dış politikalarını analiz ederken kullanılır... Acaba içerdeki komşuluklar ne âlemde? Yani sınırların ötesi değil de, içindeki komşuluk münasebetlerinin üzerinde ne kadar duruyoruz? Üstelik kültürümüzde "Komşu komşunun külüne muhtaçtır!" gibi halk deyişleri varken... Merhum Necip Fazıl, "Evim" isimli şiirinde, çoğu ahşap olan eski sevimli evlerde komşuluk münasebetlerini şöyle tasvir eder: "Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler/Ölçülü uzaklıkta, yakın beraberlikler..." Bu iki mısraın tahlili için belki birkaç yazı yazmak gerekir! Ama bunu başka zamana bırakmak zorundayız. Necip Fazıl, çok katlı devasa apartmanların komşuluğu nasıl öldürdüğünü de aynı şiirde ve yukarıdaki mısraların akabinde şöyle anlatıyor: "Seni yiyip bitiren kırk katlı ejder oldu/Komşuluk, mana ve ruh, ne varsa heder oldu..." Bu girizgahı niçin yaptım? Yaklaşık beş buçuk senedir her Salı ve Perşembe sabahı, TGRT-FM radyosunda katıldığım gündem yorumunda; dün Sayın Ataullah Arvas, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, CHP Genel Merkez Binasının hizmete girmesi dolayısıyla, Ana Muhalefet Partisi'ne yaptığı ziyareti bana sordu. Orada yaptığım değerlendirmelerin bir kısmını sizlerle de paylaşmayı uygun gördüm... CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, ziyaret sonunda yaptığı açıklamada; "Politika konuşmadık, iyi komşuluk çerçevesinde birlikte çay içtik..." dedi. İşte bu açıklama sebebiyle, yazının konusu da "komşuluk" oldu. Komşuluk çok geniş bir kavram ve çeşitli mekanlarda söz konusu olabilir. Ev komşusu, dükkan komşusu, tarla komşusu, yayla komşusu, hatta parti komşusu vs. vs... Başka memleketlerde, özellikle demokrasinin iyice oturmuş olduğu gelişmiş memleketlerde; sıradan ve son derece tabii bazı durumlar, bizde nedense her zaman az veya çok fevkaladelik taşır. Mesela bir müddet önce TOBB Genel Kurulu'nda, bazı siyasi parti liderlerinin el ele tutuşup ortak bir fotoğraf vermeleri için bayağı bir organizasyon gerekmişti ve her zaman böyle bir tablo görülmediği için de, ilgi ve heyecan uyandırmıştı. Aynı şekilde, Türkiye; uzun zamandır, siyasi tansiyonun yükselmediği, gerilimin doğmadığı; tam tersine liderlerin neşeli ve samimi bir şekilde sohbet ettiği ortamlara hasret kaldığı için, sıradan ve nezaket gereği olan bir "Hayırlı olsun" ziyareti dahi, oldukça dikkat çekti ve medyada büyük ilgi uyandırdı. Oysa bu ziyaretler daha çok ve sık olabilmeli ve vak'ayi adiyeden kabul edilmelidir değil mi?! Neyse biz biraz da, CHP'nin yeni açılan ve oldukça modern ve kullanışlı olduğu belirtilen Genel Merkez Binasına gelelim... Türkiye gibi büyük bir ülkeyi siyaseten yönetme iddiasına sahip partilerin; elbette geniş, rahat, günün şartlarına göre her ihtiyaca cevap verecek yapıda ve tabii gösterişli de olması gerekir. Parti merkez binası için böyle bir yaklaşımı, ilk defa rahmetli Turgut Özal Anavatan Partisi için göstermişti. O dönemde apartmandan bozma binalarda oturan diğer parti liderlerinin ANAP'ın modern binasını biraz gıbta, biraz da kıskançlıkla izlediği hissediliyordu... Ama daha sonra Milliyetçi Hareket Partisi hayli enteresan mimari özelliklere sahip bir binaya kavuştu. Onu Doğru Yol Partisi, yeni Genel Merkez Binası ile takip etti. Medyaya yansıyan haberlere göre, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de yeni binası yapım aşamasında... Siyasi partilerin, yalnızca modern ve ihtişamlı binalar yapması yeterli değil elbet. O binaların ihtişamına uygun siyasi fikirler ve kalkınma programları da üretilebilmelidir. Bunun için de partilerin, liderlerini ve yönetim kadrolarının isabetli şekilde seçmesi ve bünyelerinde siyaset teorisyenlerine yer vermesi lazımdır. Türkiye'de sivil siyaset Cumhuriyet'in ilk yıllarından beri, çok sık olarak müdahale ve engellemelere maruz kaldığı için, siyasi partilerin teşkilat ve fikir kadroları açısından istikrar kazanıp kökleşmesi ve tam manasıyla kurumsallaşması mümkün olmamıştır. Budanan siyasi kadroların yerine gelen yenileri, hem eski olayların etkisinde kalıp ürkek hareket etmiş, hem de çok uzun olmayan süreç sonunda aynı akıbete maruz kalmıştır. Artık o müdahale devirlerinin geride kalmış olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple, "Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları" olan siyasi partilerin, modern binalara kavuşmakla birlikte; taşıdıkları sorumlulukları da tam olarak idrak etmeleri şarttır. Bu çerçevede, BBP Genel Başkanı Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun uyarısına da dikkat çekmek gerekiyor: "Siyasi partiler ve onların liderleri, sırça köşklerden halka inmedikçe, halkın içinde bulunduğu durumu tam olarak anlayamazlar..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.