Kafese girmek, kafesten kurtulmak...

A -
A +

Bugünlerde en fazla tartışılan konu, Taraf Gazetesi'nin bir müddet önce "KOD ADI KAFES" başlığı ile kamuoyuna duyurduğu 'Kafes Eylem Planı'... Tartışılmayacak gibi değil. Zira şu ana kadar, en az 29 subay ve astsubay bu konu ile ilgili olarak sorgulandı. Son olarak biri yarbay, ikisi albay olmak üzere; tutuklanan üç kişi ile birlikte, toplam on tane subay ve astsubay halen cezaevinde... Kafes Eylem Planı'nın deşifre edilen muhtevası dehşet verici: Ülkedeki gayrimüslim vatandaşları hedef alan tedhiş eylemleri ile iktidarı baskı altına alıp (Planda tam bir savaş jargonu ile, AK parti hakkında açıkça "düşman unsur" tabiri kullanılıyor...) iş yapamaz hale getirmek, neticede 2012 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından gerçekleştirilmesini engellemek!.. Bu sonucu almak üzere planlanan terör eylemleri için de, Koç Deniz Müzesini gezmeye gelecek okul öğrencilerini, kitle halinde öldürebilecek büyük infilak hazırlığı da yapılmış. Ancak büyük şans eseri, bu menfur plan açığa çıktığı için uygulanamamış! Medyada yer alan haberlere göre, Kafes Eylem Planı, Ergenekon soruşturması çerçevesinde hazırlanan dördüncü iddianamede yerini almış bile. Yine haberlere göre, önümüzdeki günlerde bu planla ilgili olarak, adları geçen iki emekli koramiral ile bir muvazzaf tuğamiralin de ifadeleri alınacak. Başbakan Erdoğan, mezkur plana işaret ederek, "Bu millet kendisini kafeslere hapsetmek isteyenlere her zaman yanıtını vermiştir..." dedi. Peki milleti kafese kim sokmak istiyor? Niçin sokmak istiyor? Birilerini tam anlamıyla teslim alma veya hiç mukavemet edemeyecek kıvamda etkisiz hale getirme anlamında, "KUŞ KAFESE GİRDİ..." ifadesi kullanılır. Türkiye'nin uzun zamandan beri kafes içine sokulmak istendiği bilinmeyen bir durum değil. Çok daha eskilerine gitmeden son beş-altı yıllık serüvenlere baktığımızda, bu konuda nelerin yapıldığını hemen fark edebiliyoruz. 2003-2004 yılındaki "Sarıkız", "Ayışığı", "Eldiven", "Yakamoz" gibi darbe planları, Nokta dergisi tarafından ifşa edilen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in günlükleri sayesinde öğrenilmişti. Romantik kod adları ile planlanan darbe hazırlıklarının, devrin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün dirayeti sayesinde nakıs teşebbüs safhasında kalmış olduğunu toplum epey sonra öğrendi. Ancak açığa çıkan bu planların ardı arkası kesilmedi. 2007 yılında hazırlandığı anlaşılan ve yine Taraf gazetesinde kısaca "Toplumu Biçimlendirme Planı" olarak tanımlanan Lahika-1 belgesi, daha sonra İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve bugünlerde alevlenen Kafes Eylem Planı... 2007 yılı Nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini engellemeye dönük "e-muhtıra"yı da, bu arada bir kere daha hatırlayalım! Başbakan Erdoğan'ın ifadesini ödünç alırsak, millet o tarihte kendisini kafese koyma girişimlerini, 22 Temmuz seçimleri ile boşa çıkardı. Ne 367 ucubesi ne de e-muhtıra, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığına seçilmesini önleyemedi. 2012 yılındaki seçimi sabote etmeye dönük, bu "Kafes Eylem Planı" ve arkasındaki bütün unsurlar tam manasıyla gün ışığına çıkarılabilirse, ülkemiz kesin olarak kafesten kurtulmuş olacak... Bu bağlamda 4 Aralık günü toplanacak Yüksek Askerî Şûra'da görüşülecek konular ve alınacak kararlar çok ama çok önemli!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.