Kalabalıklar ve kuru kalabalıklar!..

A -
A +

Besbelli dün olduğu gibi, bugün ve yarın ve ertesi gün ve belki daha birkaç gün; Bülent Ecevit'in cenaze törenine katılan kalabalıklar konuşulacak. Kalabalıklar şüphesiz önemlidir ama; her şeyin de ölçüsü değildir... Rahşan Ecevit, eşini olabildiğince kalabalık bir törenle toprağa verebilmek için, cenazeyi bir hafta bekleterek, tatil gününe bıraktı. Ecevitler zaten öteden beri kalabalık toplama ve meydanları doldurmada deneyim sahibidirler. Bunun için fırsatları da doğrusu çok iyi değerlendirmesini bilirler. Bunun için bir örnek hatırlatalım: Şu meşhur 1977 Taksim Mitingi var ya... Hani dönemin Başbakanı Demirel'in, kendisine suikast yapılacağı konusunda Bülent Ecevit'i gizli bir mesajla uyarmış ve mitinge katılmamasını tavsiye etmişti. Ancak o zamanki ana muhalefet lideri olan Ecevit; "Ben ve Rahşan Ecevit saat 10'da Taksim'de olacağız..." diye meydan okuyup işi aleniyete ve kahramanlığa dökmüştü. Bu kadar tantanadan sonra, niyetleri olsa bile, kimse gelip Ecevit'e civardaki bir yüksek binanın tepesinden ateş edemezdi herhalde! Ama Ecevit, o fırsatı değerlendirip meydana 150 bin kişiyi toplamasını bilmişti... O mitingden sonra, Ecevit için toplanan en büyük kalabalık da; bu cenazedeki katılım oldu. Kalabalıklar önemlidir dedik ama, değerlendirme ve analizler için tek başına ölçü değildir. Onun için de, Ecevit'in cenaze törenine kaç yüz bin kişinin katıldığı konusu esasın yanında teferruattır. Aynı törene kaç cumhurbaşkanının, kaç başbakanın ve kaç siyasi liderin iştirak ettiği de teferruattır. Tıpkı 12 Eylül döneminde, bütün siyasi parti liderleriyle birlikte Ecevit'i de tencereyi pislemekle suçlayan ve bugün kendisini tutuklattığı için üzüldüğünü söyleyen Kenan Evren'in, yine Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlatan Ahmet Necdet Sezer'le birlikte kol kola törene katılması gibi!.. Manevi evlat Hüsamettin Özkan'ın Rahşan Hanıma başsağlığı dilememesi vs... Bunların hepsi teferruattır. İşin esası kalabalığın kemiyeti değil, keyfiyetidir. Niteliğidir. Kalabalıkları toplamak ülkemizde çok da zor değildir. "Bindirilmiş kıtalar" olayı herhalde memleketimize has bir durumdur. Halkımızda kalabalık yapma özelliği spontane bir hal olarak malumdur... Esas olan bu cenazeye katılan kalabalık içinde tek tek fertlerin taşıdığı niyettir. Samimi olarak katılanlar; sevgisinden, saygısından ötürü son görevi yerine getirmek için cenaze merasimine iştirak edenleri ayrı bir kenara koymak gerekir. Bir de başka maksatlarla gelenler var. Onların tek tek ele alınması çok uzun sürer. Neyse... Ama burada temas edilmesi gereken esas başka bir mesele var: Cami avlusunda slogan atanlar... Başbakanı, bakanları ve diğer bazı devlet ricalini yuhalayanlar... Bunların davranışları her yönü ile saygısızlık ve densizliktir. Her şeyden önce camiye saygısızlıktır. Hani siyaset camiye, kışlaya ve okula sokulmamalıdır denir ya... Bunlar, cami avlusunda "Türkiye laiktir laik kalacak" diye bağırmakla, düpedüz mabede siyaset sokmuşlardır. Aynı güruh, muhalif oldukları siyasetçileri yuhalamakla ve askerleri alkışlamakla, geçmişte yaptıkları gibi; kışlaya siyaset sokmak istemişlerdir. Bunlar geçmişte bu kafa ile okullara siyaset sokmuştu ve binlerce gencimizin hayatını mahvetmişti. Hâlâ daha okullar siyasi tasalluttan kurtarılabilmiş değildir!.. Bunlar cenaze namazının dini bir vecibe olduğunun da şuurunda olmayan kuru kalabalıktır. Eğer şuurlu olsalardı, cenazeye de saygısızlık etmezlerdi. Bu güruhun cenazeye karşı son görevlerini ifa etmek için oraya gelen devlet adamlarını yuhalamaları da; öncelikle devlete karşı büyük terbiyesizliktir!.. Özetlersek; dünkü cenazeye vakur şekilde katılıp insani görevini yerine getirenleri istisna ve tenzih ederek; törenin manevi havasını bozup işi siyasi gösteriye çevirenleri ayıplıyoruz. Maalesef onların yaptığı nahoş bir görüntü ve kuru gürültüdür. Tekrar edelim; kalabalık yalnız başına ölçü değildir. Eğer öyle olsaydı, son seçimlerde sandık başına giden 31 milyon 510 bin yedi vatandaştan sadece, 383 bin 609 kişinin oyunu alabilen ve partisi ancak dokuzuncu olabilen Ecevit, partisinin aldığı oy sayısına yakın kişiyi cenazesinde toplayamazdı... Eğer bazıları ille de kalabalıktan yola çıkarak hüküm vermek istiyorsa; onlara da şunu hatırlatalım: Dün birtakım kendini bilmezlerin yuhaladığı Başbakan Tayyip Erdoğan; Ecevit'in 300 küsur bin oy aldığı seçimlerde, tam 10 milyon 848 bin 704 vatandaşın oyunu olarak iktidara gelmiştir. Ve partisinin büyük kongre programını değiştirerek Kocatepe Camii'ne hem resmi, hem de insani görevini yapmaya gelmiştir... Peki onu ve arkadaşlarını yuhalayan güruh, acaba milletin özgür iradesiyle verdiği karara saygı duyuyorlar mı? Duysalardı, böyle davranmazlardı. Onlar dünkü büyük kalabalık içinde sadece kuru kalabalıktı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.