İki yanlıştan bir doğru çıkar mı? Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişikliğin iptali ile ilgili, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararının (2008/116) gerekçesi de, nihayet açıklandı... Bahse konu kararın, ne denli yanlış ve hukuka aykırı olduğu, hukuk literatüründe daima ve mutlaka menfi şekilde tartışılacağı, daha önce burada işlendiği ve bu konuda pek çok değerli hukukçunun görüşü de zaten bilindiği için, o kısmın tekrarına gerek yok. Yanlış kararın gerekçesi de, maalesef kararın kendisi gibi temelden yanlıştır. "Bireysel bir tercih ve özgürlük kullanımı olsa da, kullanılan dinsel simgenin tüm öğrencilerin bulunmak zorunda olduğu dersliklerde veya laboratuvar ortamlarında, farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı bulunmaktadır..." gibi, zorlama, ayakları yere basmayan, muhayyel tehlikelere dayandırılmış değerlendirmelerden ibaret... Gerekçe, özü itibariyle şunu demeye getiriyor: (Yasama yetki sınırını aşmamalı...) Ama gerekçedeki ifade ve hükümlere bakıldığında şu nokta açıkça öne çıkıyor: (Yasama organı olarak Meclis yetki sınırlarını aşamaz ancak, Anayasa Mahkemesi aşabilir!..) Başkan Haşim Kılıç'ın karşı oy yazısı, hukuk tarihine ve ders kitaplarına geçecek şahane bir manifesto niteliğinde... Sayın Kılıç pek doğru ve haklı olarak şunu vurguluyor: "Anayasa'nın çizdiği sınırlar içinde yetki kullanılması, Anayasa Mahkemesinin kararlarının da hukuksal açıdan geçerli olmasının ön koşuludur. Anayasa koyucunun öngördüğü hukuk devleti ilkesi, yalnızca hukuk kuralı koyan iktidarların değil, bu kuralları uygulayan ve yorumlayan kurumların da Anayasa çerçevesinde kalmaları gerektiğini göstermektedir..." Kılıç yine çok isabetli biçimde; "Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz..." diyen AY 6. maddesi ile, "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır" diyen 11. maddesinin, AYM'yi istisna kılmadığına işaret ediyor. Ancak AYM bütün bunlara rağmen, AY 6, 7, 11, 87, 148 ve 153. maddelerini ihlal eden malum kararı alabilmiştir... Kılıç'ın ifadesiyle AY 148. maddeden yeni hüküm türetilmiştir. Böylece 148 ve 153'e aykırı olarak, AY değişikliklerini, esas yönünden incelemeye girişilmiştir. Karar gerekçesinde belirtilen, "usulden girilerek esasa geçilmesi" kılıfı, yani günlük ifadeyle usulden inceliyormuş gibi yapıp esasa girme yöntemi, hukuken doğru ve geçerli değildir. Sonuç: AYM'nin kararı, hukuksal olarak şeklen geçerlidir elbet. Ama asla, vicdanlarda makes bulmamıştır. Yasama faaliyetlerini de çıkmaza sokan bu karar, er veya geç, ama çok da uzak olmayan bir gelecekte mutlaka aşılacaktır.