Kardeş kardeşi vurur mu?!

A -
A +

Vurur, vurur!.. Eğer öyle olmasaydı, Kabil, Habil'i vurur muydu? İlk insan ve ilk peygamber olan Âdem aleyhisselamın çocukları olan Kabil ile Habil kardeşler arasındaki vuruşma; o günden bugüne artarak devam ediyor. Şu günlerde Filistinli kardeşlerimiz birbirini vuruyor... Ne acı bir durum. On yıllardır İsrail işgali altında; her türlü baskı, şiddet, hakaret, işkence, katliam vs. zulümlere maruz şekilde inleyen Filistinliler, düşmanla mücadeleyi ikinci plana atmış birbirini boğazlıyor. Son bir hafta içinde düzinelerce Filistinli "kardeş kurşunu" ile can verdi!.. Filistin toprakları işgal altında. Filistinliler esaret altında. Yediden yetmişe halk sıkıntı ve perişanlık içinde. İnsanlar aç, bi-ilaç; çaresiz... Ama Filistinliler birbirini vuruyor? Neden?! Sen-ben kavgası. Hamas ve El Fetih iktidar kavgasına tutuşmuş... Hakikatte olmayan bir iktidarın kavgası! Çünkü, İsrail askerleri istediği zaman Filistin şehirlerini basıyor, ortalığı kasıp kavuruyor. Kimini öldürüyor, kimini esir alıp götürüyor... Böyle bir ortamda iktidar kimin acaba? Ama Filistinliler bu şartlar altında dahi, birbirini vuruyor. Onların sen-ben kavgası yarım asrı aşkın zamandır hiç bitmedi. Filistinliler birbiri ile didişirken; İsrail kısa zamanda palazlanıp büyüdü. Güçlendi. Filistin topraklarını da, Suriye ve Mısır'ın topraklarını da; kısmen işgal, kısmen ilhak etti. Filistinliler birbiri ile didişirken; İsrail komşularının artık baş edemediği, devasa bir askerî güç haline geldi. Ama Filistinliler bu tabloyu göremedi, yahut doğru okuyamadı. Onun için de Filistin davası günden güne geriye gitti. Neticede iç savaş felaketi baş gösterdi... Denilir ki -İzak Rabin suikastı hariç- iki bin yıldan beri, hiçbir Musevi, diğer bir Musevi'nin kanını dökmedi. Ama Filistinliler ha bire kardeş kanı döküyor! Hem de İsrail'in kendilerine sağladığı silahlarla... İsrail bir taraftan Gazze'de, Hamas teşkilatının Mısır'dan silah sokmasını önlemek için yerin dibini köstebek gibi kazıp çelik duvarlar örüyor; ama öbür taraftan El Fetih Teşkilatına, rakibi Hamas'a üstünlük sağlaması için, parasız olarak makineli tüfek takviyesi yapıyor!.. Filistinliler bütün bunlardan kati'yyen ders almıyor ve birbirini vurmaya devam ediyor. Daha önce intihar saldırıları ile İsrail'e zarar vermeye çalışan Filistinliler; şimdilerde birbirini vurarak değişik bir intihara girişmiş bulunuyor. Bu durum tabii ki, İsrail'in işine geliyor. Öyle olduğu için El Fetih'e silah desteği veriyor... Acaba Filistinliler hangi akla hizmet ettiklerini hiç düşünüyorlar mı? Böl, parçala ve yut!.. Geçmişte Osmanlı devletine başkaldıran Arap liderleri, güya merkezi Şam olan büyük ve tek bir Arap devleti kurmak istiyordu... Ama bir taraftan bölgeyi sömürgeleştirmek isteyen emperyalist güçlerin sinsi planları, diğer taraftan bu liderlerin kişisel iktidar ve saltanat hırsları, Arap âlemini de, topraklarını da paramparça etti. İlk önce bu topraklar İngiltere ve Fransa arasında (Sykes-Picot) anlaşması ile bölüştürüldü. Burada çeyrek asır boyunca devam eden İngiliz ve Fransız manda yönetimlerinden sonra, bağımsız devletler ortaya çıkmaya başladı. Neticede sınırı cetvelle çizilen devletçikler kuruldu, her petrol kuyusunun başını tutana "emirlik" verildi. Bugün Filistin'in dışında irili ufaklı 22 Arap devleti var. Yemen uzun süre (Kuzey ve Güney) olmak üzere ikiye bölündü, daha sonra yeniden birleşti. Arap âlemi, bugüne kadar birleşme yolunda sözde pek çok adımlar attı ancak; bunların hemen hepsi sonuçsuz kaldı. Zira emperyalist güçler bölgeyi öyle bir dizayn etmişti ki; aralarında birlik ve bütünlük sağlamaları mümkün değildi. Mesela Irak'ta nüfusun çoğunluğu Şii olduğu halde; Sünniler iktidar yapılmıştı. Buna karşılık Suriye'de Sünni çoğunluğun başına, Nusayri azınlık iktidar olarak geçmişti. Diğer taraftan Lübnan'da Müslüman çoğunluk, azınlıktaki Hristiyan Marunilerce yönetilirken; Filistin'de de yine Müslüman çoğunluk, Yahudi azınlık tarafından yönetiliyordu... 25 Eylül 1944'te, Mısır, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan, Suriye, Yemen ve Lübnan'ın katılımı ile Arap Birliği Teşkilatı kuruldu. Daha sonra zaman içinde bütün Arap ülkeleri birer ikişer bu birliğe dahil oldu. Arap Birliğinin amacı, bu ülkelerin hürriyet ve egemenliklerini korumak; siyasi, ekonomik, sosyal ve askerî alanda da güçlerini birleştirmekti. Lakin bugüne kadar İsrail yapılan bütün savaşlarda, hiçbir zaman gerçek bir iş birliği ve dayanışma sağlanamadığı için hepsi kaybedildi. Yine Irak'ın İran ile 1980'lerde giriştiği savaşta; Arap âlemi yekpare olarak bu ülkenin arkasında durmadı. Birleşmek, bütünleşmek şöyle dursun; Arap âlemi şimdilerde yeniden bölünme sürecine girmiş vaziyette. Bakar mısınız; Filistin'de kardeş kardeşi vuruyor. Lübnan'da iç savaş yeniden gündemde. Irak'ta hem işgal, hem de iç savaş bütün acımasızlığı ile sürüyor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.