Amerika Birleşik Devletleri'nin üç eyaletini (Alabama, Mississippi ve özellikle Louisiana) vuran Katrina (ABD, her yıl bir veya birkaç eyaleti vuran büyük kasırgaya bir isim veriyor. İ.K.) Kasırgasının yol açtığı felaketi ne kadar izleyebiliyoruz? Gazete ve televizyonlarda yansıtılan haberler son derece özet halinde sunuluyor. Hemen hemen birbirinin aynısı olan bu kısacık ajans haberleri ile, ABD için yüzyılın tabii afeti olarak değerlendirilen (1906 San Fransisco Depreminden de daha büyük hasar verdiği bildiriliyor) Katrina Kasırgasının sonuçlarını anlamak imkansız. Kaldı ki, Amerikan yetkili makamları da felaketin boyutlarını ve maliyetini henüz tam olarak kestirebilmiş değil. Haberlerde daha çok sigorta şirketlerine gelecek maliyet ön plana çıkarılırken; binlerce ölü olduğu belirtiliyor. Oysa, felaketin sebebiyet verdiği can ve mal kaybından başka, okyanus suları ile şehirlere yayılan köpek balıkları, timsahlar, yılanlar gibi vahşi hayvanların doğuracağı tehlikeler, bataklıklarda üreyen sivrisineklerin ve tıkanan kanalizasyonların yol açacağı hastalıklar ile, günlerdir açlık ve ilaçsızlık çeken insanların maruz kaldığı travmalar, hayatta kalanlar için en büyük sıkıntı... CNN International televizyonu, felaketin en fazla tahrip ettiği New Orleans (Louisiana) şehrindeki dehşet verici görüntüleri ekrana taşıyarak soruyor; "Neden günlerce evvel uyarıldıkları halde bu insanlar, diğerleri gibi kenti terk etmedi?" Cevabı yine kendisi veriyor: "Çünkü bunlar fakir insanlar ve büyük çoğunluğu zenci... Arabaları yoktu. Bilet almaya paraları yoktu, Daha da ötesi gidebilecekleri bir yerleri yoktu. Bunlar yoksul, yaşlı ve hasta insanlar... Çaresizlik içinde, hayvanlar gibi üst üste yığılmış! Umutları tükenince bir kısmının davranışları da hayvanlaşmış!.. Yağma-talan, kurtarma helikopterlerine ateş açmak, korunmasız kadınlara tecavüz vs... Durumun nasıl bu hale geldiğini anlamak da, ortadaki manzarayı anlatabilmek de imkansız..." Evet, CNN'in yorumu böyle. Diğer taraftan siyahi nüfusun önde gelen simaları da son derece kızgın ve öfkeli. Kongre üyesi, siyahi bayan Kilpatrick; televizyon kameraları karşısında gözlerinden adeta kıvılcım saçarcasına şöyle haykırıyordu: "Amerika'dan utanıyorum!.." Daha önce başkanlık için aday da olan ünlü papaz Jesse Jackson, Bush'u duyarsızlık ve ehliyetsizlikle suçluyor. Yine siyahilerin haklarını savunuculardan olan Randall Robinson da, "Kasırgadan günler sonra siyahlar köpekler gibi ölüyor ama, onlar için kimse bir şey yapmıyor..." şeklinde öfkesini seslendiriyor. Açıkçası hem Amerikalılar, hem de dünyanın diğer memleketlerinde yaşayanlar; "Süper Güç" Amerika'nın bu felaket karşısında düştüğü acizlik ve çaresizliğe çok şaşırmış durumda! Korkunç tabloyu medyada izleyen Amerikalılar, bunun izahını yapmakta bocalıyorlar. Öyle görünüyor ki bu olay ABD halkının özellikle siyah kesimi üzerinde derin ve kalıcı etkiler bırakacak... Çok değil, daha iki ay önce; 4 Temmuz'daki bağımsızlık gününü kutlamak için, on milyonlarca dolar harcayarak uzaya gönderdiği aracı bir kuyruklu yıldıza çarptırarak infilak ettiren, böylelikle fezanın derinliklerinde dünyalılara karşı müthiş şekilde meydan okuyan, gücü ve imkanları sınırsızmış gibi görünen Amerika nasıl oldu da bu acizlik ve keşmekeşin içine düştü!.. Şimdiye kadar ABD, tabii afet durumlarında dışarıdan gelen yardım tekliflerini hep geri çevirirdi. Her şeyin üstesinden gelirim gibi bir düşüncenin sonucu olan bu yaklaşım değişiverdi! ABD yardımları kabul edeceğini bildirince, şimdi dünyanın dört bir tarafından felaketzedelere yardım gönderiliyor. Yardım kervanına, Asya'nın en fakir ülkelerinden biri olan Sri Lanka da 25 (yirmi beş) bin dolarla katılıyor. Bu gerçekten enteresan bir tablo... Diğer taraftan sekiz ay önce, 26 Aralık 2004 te Güney Doğu Asya'yı, özellikle Endonezya'nın Açe adasını vuran korkunç tsunami felaketinin ardından Amerika, bölgeye uçak gemisi, yüze yakın helikopter ve 13 bin de asker göndermişti. Bu aynı zamanda değişik bir vesile ile sergilenen güç gösterisi idi. Ama gelin görün ki, aynı ABD bu defa kendi ülkesinde, ilk yardımı yapacak, asayişi sağlayacak askeri birlikleri sevk etmekte gecikiyor. Dahası oraya sevk edilecek birlikler Irak'ta görevli olduğu için, ayrı bir müşkülat çekiyor. Bu yüzden felaket bölgesinde talanlar, yağmalar, tecavüzler gırla gidiyor. Yıllık askeri bütçesi 380 milyar dolar olan, dünyanın en zengin ülkesi; 10.5 milyar dolarlık afet ödeneğini bile çıkarmakta gecikiyor ve çaresiz insanlar açlıktan kırılıyor! Evet, bu son felaket ABD'nin yumuşak karnını bir kere daha gösterdi. Unutmayalım 11 trilyon dolar milli geliri olan aynı Amerika'da, 280 milyonluk nüfusun içinde 25 milyon kişi (yaklaşık her 11 kişiden biri) evsiz (Homeless)dir. ABD'ye gidenler mutlaka görmüştür; New York'taki gökdelenlerin merdivenleri önünde, paydos saatlerinde perişan kılıklı yığınla insan elinde kartonlarla bekler... Binalar boşaldıktan sonra merdivenlerde yatacak yer kapmak için. Yani Amerika sadece filmlerde görüldüğü gibi değil...