"Kavram kargaşası..."

A -
A +

Artık iyice anlaşıldı. Daha önce de burada temas ettiğimiz gibi; Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun yapılması gereken 20 Nisan 2007 tarihine kadar, ana muhalefet partisi ve onun lideri, hükümete bazı klişeler; özellikle "laiklik" kavramı üzerinden yoğun salvolar göndermeye devam edecek... Bu siyasi taktiğin sonuç getireceğine dair beklenti de; sanki iki tane cenaze töreninde haykırılan sloganlardan alınmış gibi!.. Deniz Baykal, cami avlusunu miting meydanı gibi kullanıp; "Çankaya laiktir, laik kalacak!.." diye bağıran fanatiklerden ilham almakla kalmıyor; Erdoğan'ın da bundan ders çıkarmasını istiyor. Diyor ki; "Sayın Başbakan sana söylüyorlar, sana!.." Kocatepe Camii'nin avlusunda bağıranlar kimdir, sayısı ne kadardır? Mesela seçmen sayısına göre oranı nedir? Bu soruların cevabı çok da zor değil. Ama cami avlusunda siyasi slogan atanların fraksiyon çeşitliliğini tam olarak tespit etmek mümkün değildir. Eğer yasaklama getirilmeseydi de, o bağıranlar kendi örgüt ve parti flamalarını açabilmiş olsalardı; işin rengi daha net olarak ortaya çıkabilirdi... Sayın Baykal, "...Laikliği işlemenin zamanı..." diyor ve şunu ekliyor: "Çünkü devletin bu temel niteliği iktidar tarafından tehlikeye düşürülüyor..." Peki de hükümet laikliği nasıl tehlikeye düşürmüş? Bu konuda ortaya belge koymak yerine, spekülasyonlarla kamuoyu ajite edilmeye çalışılıyor. Maksadın hükümeti yıpratmak olduğu açık. Muhalefet anlayışında iktidarı rahatsız etmek, tedirgin etmek, bazen şaşırtmak, bocalatmak vs. vardır tabii. Ancak bunları yaparken halkın kafasını karıştırmak ve onu yanıltmak, benimsenecek bir yol olmasa gerek. Laikliğin doğru anlaşılması ve istismar edilmemesine dönük olarak; "Laikliğin tanımı yeniden yapılmalıdır..." denildiği için mi, bu ilke tehlikeye girmiş oluyor? Acaba laikliği kim, nasıl algılıyor? Bunun düşünsel ve bilimsel tartışılması yapılamaz mı? Mesela laiklik, din ve devlet işlerinin ayrılması ise; devletin, bireysel düzeydeki dini yaşantıya dahi müdahalede bulunacak kadar dine karışması durumunda, ne olacak? Bunun yanında, ilgili ilgisiz her konuyu getirip laikliğe monte etmek ne kadar doğru ve gerçekçi olur? CHP sözcülerinin beyanlarına bakılırsa, şu sıralarda her şey laiklikten ibaret!.. Oysa ülke gerçekleri bunu söylemiyor. Kamuoyu araştırmaları, vatandaşın daha çok hangi konularla ilgili olduğunu açıkça ortaya koyuyor: Mesela ANAR'ın yaptığı ve Yeni Şafak Gazetesi'nin geniş yer verdiği ekim ayı ortalarındaki bir araştırmanın bazı sonuçları şöyle: Anketlerin dili... İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Bursa'nın da içinde bulunduğu 12 vilayette 2640 vatandaşın katılımıyla yapılan ankette; hâlihazırda ülkenin en önemli meselesi: İşsizlik %73, Ekonomik sorunlar %54.2, Terör % 29.4, Eğitim % 28.9. Bundan sonraki en önemli konu da sağlık olarak belirtilmiş. Yani halk, Sayın Baykal ve arkadaşlarının iddia ettiği gibi laikliğin tehlikeye girdiğini filan düşünmüyor. Halkın demokrasi algısı (Yani demokrasi denildiğinde ilk önce neyi anlıyor. İ.K.) da şöyle; Düşünce özgürlüğü % 50.1, Seçme ve seçilme hakkı % 47.8, Din ve vicdan özgürlüğü % 39.6, "Demokrasi laiklik ve çağdaş yaşamı güvence altına aldığı için önemlidir." %28.7. Söz konusu anketin sonuçlarına göre, belki Deniz Baykal ve arkadaşlarının daha fazla dikkat etmesi gereken başka hususlar var. Zira anket sonuçlarına göre; bugün seçim olsa CHP'nin alabileceği oy oranı % 12.7 olarak gözüküyor. AK Parti ise % 29. Bu sonuçlara göre, hem iktidar hem de ana muhalefet partisi, 3 Kasım 2002 seçimlerine göre oy kaybetmiş ama; daha önce de bu köşede belirttiğimiz üzere, seçimlere hayli uzun zaman var. Bu rakamlar, çeşitli sebeplerle bir yıl içinde, daha çok değişebilir... Kaldı ki, aynı anket sonuçlarında kararsızların oranı % 19 olarak görünüyor. Bilindiği gibi halkımız genellikle seçime yakın tarihlerde kararını netleştirir. Ancak muhalefette olmasına rağmen, bir partinin oy kaybediyor görünmesi, hayli düşündürücü bir tablo. O halde hem CHP, hem de oyları sırasıyla; % 6 ve % 5.6 mertebesinde görülen MHP ve DYP de, sandık gününe kadar olan zamanı iyi değerlendirmek durumundadır. Elbette "KAVRAM KARGAŞASI"ndan şikayet eden Tayyip Erdoğan ve onun iktidardaki partisi de...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.