Kıbrıs ve gelecek...

A -
A +

Kıbrıs meselesi, nihai yol ayırımına doğru hızla ilerliyor. Ekim ayına kadar sürecek görüşme maratonundan, beklenen netice çıkmazsa, gidişat bambaşka bir mecraya dökülecek. Amiyane tabiri ile durum şudur: Ya herro ya merrro!.. Biri başbakan yardımcısı olmak üzere dört bakanla (Dışişleri, Savunma ve AB Bakanları) birlikte Kıbrıs'a çıkarma yapan Başbakan Erdoğan; Ada'da gelinen noktayı, "Artık bıçak kemiğe dayanmıştır..." şeklinde tanımlıyor. Kıbrıs'la ilgili bu keskin söylemi, daha önce Ahmet Davutoğlu başlatmıştı, Erdoğan da yüksek tonda devam ettiriyor. Bunun sebebi, Rum tarafının yıllardan beri, ayak sürümek suretiyle çözümün önünü tıkamasıdır. Avrupa Birliği'nin gerçekten basiretsiz politikalarla, çözümü tıkayan Rum tarafını ödüllendirerek, (üstelik AB müktesebatına aykırı biçimde) Birliğe tam üye yapması, çözüm sürecini adeta kilitledi. Rumlar AB'ye girmiş olmanın rahatlığı ile, bütün makul çözümlere kapıyı kapattılar. Bunun en bariz örneği, şüphesiz 2004 yılı başlarında Annan Planı ile ilgili referandum'da yüzde yetmiş beş oranında 'hayır' oyu kullanılmış olmasıdır. (Türk tarafı ise yüzde altmış beş 'evet' demişti...) Fakat bugün şartlarda büyük değişim var. Genel hatlarıyla durumu özetleyelim. Avrupa Birliği, tabir yerinde ise, ekonomik kriz içinde debeleniyor... En kötü durumdaki ülke ise, Yunanistan. Kıbrıs Rum tarafının gardını da bir enerji santralindeki patlama düşürdü! Öyle ki, burnundan kıl aldırmayan Rumlar, KKTC'nin elektriğine muhtaç duruma düştü. Öte yandan, Başbakan Erdoğan'ın iki günden beri Kıbrıs'ta verdiği mesajlar, dünyanın bütün etkili merkezlerinde yankılanıyor. Türkiye bu defa çıtayı oldukça yükseğe koydu. Rumlar daha önce reddettikleri Anan Planını arar hale gelecektir bilginiz olsun! Çünkü ne Güzelyurt'un Rumlara verilmesi, ne Maraş Bölgesi'nin jest olarak açılması; ne Karpaz'da taviz verilmesi, ne de iyi niyet adımı olsun diye limanların önceden açılması, artık söz konusu değil. Müzakere zemini yeni duruma göre olacak. Kıbrıs Türk Tarafı ve "garantör ülke" olarak Türkiye, BM Parametreleri çerçevesinde bir çözüm için samimiyetle gayret sarf ediyor. Şayet Rumlar da isterse ve gerçekçi bir yeni ortaklık olacaksa, bunun çerçevesi şudur: "Yeni ortaklık, iki kesimli; iki toplumlu ve ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında tanımlandığı şekliyle siyasi eşitlik temelinde bir federasyon olacak. Bu yeni ortaklığın tek uluslararası kimliğe sahip federal bir hükümeti olacak. Bunun yanı sıra eşit statüye sahip bir Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ve bir Kıbrıs Rum Kurucu devleti olacak..." Bu sonuç alınırsa ne âlâ, aksi halde KKTC ve Türkiye yeni ve radikal adımlar atmak durumunda kalacak. Herhalde Rumlar da artık işin ciddiyetini kavrar ve ona göre sorumlu bir tutum takınır. Değilse kendileri bilir! ..... Not: İki hafta kadar izin rica ediyorum. Yeniden buluşmak dileğiyle!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.