Kim aklıevvel?!

Gazetecilerin hemen her alanda ahkam kesmesini ifade etmek için, halk arasında kullanılan bir ifade vardır; "Gazeteciler her şeyi bilir!.." Ama galiba bazı gazeteciler kendisini buna fazlaca inandırmıştır. Yani, (her şeyi en iyi ben bilirim...) Böyle meslektaşlarımızdan biri, hadi ismini de verelim Ertuğrul Özkök; önceki gün Filistin Heyeti'nin Türkiye'ye yaptığı ziyareti kendi penceresinden ele alırken, "Bu ziyareti hangi aklıevvel planladı?.." mealinde bir salvo atışı yapıyordu. Özkök böyle sivri çıkışları sık sık yapar! Aslında kendisi eski bir akademisyendir. Bildiğimiz kadarıyla sosyoloji doçentidir. Akademik disiplinden geçmiş insanlar, belli konularda konuşurken, hep ihtiyatlı bir dil kullanırlar. Hele kendi uzmanlık sahaları dışında bir şey söyleyeceklerse, çok daha dikkatli şekilde ifade ederler. Ama anlaşılan gazeteciliğin, hem de etkili bir gazetenin tepesinde yer almanın verdiği fütursuzlukla adı geçen meslektaşımız, böyle bir ihtiyat payı bırakma ihtiyacı duymadan bodoslama gidiyor... Oysa mesela aynı konu hakkında, dış politika uzmanı olarak bilinen diğer bazı köşe yazarları, olayı hiç de aklıevvellik olarak değerlendirmiyor. İçlerinde iyi oldu diyenler de var, bu bize risk getirir diyenler de var. Bunlar makul şeyler. Ama kimse öldük-bittik demiyor. Özkök de tabii ki farklı görüşte olabilir. Nitekim hâlâ daha o meşhur 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin Türkiye için büyük kayıp olduğunu öne sürmeye devam ediyor. Aradan geçen bunca olaya rağmen, gidişatın farkında değil herhalde. Neyse bu kendisini ilgilendirir. Ama Türkiye'nin dış politikasındaki önemli bir olayı, bu kadar basite indirgeyerek, "aklıevvellik" diye izah etmeye kalkışmak, çok sığ bir yaklaşımdır. Filistin heyetinin Türkiye'ye gelmesini , Amerika ve İsrail'in alkışlamasını bekleyecek değildik elbet. Kaldı ki, İsrail bu ziyareti destekliyor olsa bile, açıktan onay vermeyecektir! Çünkü İsrail bir taraftan HAMAS'ı istediği kalıba sokmak istiyor, diğer taraftan da, eninde sonunda Hamas'ı resmî muhatap olarak kabul etmenin kaçınılmaz olduğunu biliyor. Nitekim dış basında bu olayın yorumu çok farklı şekilde yapılıyor. Hatta bu ziyaretin, Rusya'dan önce Türkiye'ye yapılmasının bizzat Amerika tarafından istenen bir şey olduğunu kaydedenler bile var... Demek ki, Filistin heyetinin Türkiye'ye gelmesi dünyanın sonu değil. Kaldı ki, başkaları ne der acaba, düşüncesiyle her adımı mutlaka birilerine tasdik ettirmek de, bağımsız ülkelerin güdeceği ideal bir dış politika olmasa gerek. Hem ben bu bölgede hatırı sayılır, sözü geçer bir ülkeyim diyeceksiniz, hem de sizi en yakından ilgilendiren bir konuda Atlantik Okyanusunun ötesinden icazet bekleyeceksiniz... Kusura bakmayın ama, bu zihniyetle bir yere varamazsınız. Dış politikada dengeleri gözetmek, ittifaklara girmek, müttefiklerle birlikte hareket etmek başka, teslimiyetçi davranmak başkadır. Teslimiyetçilikle kimseye yaranamazsınız. Tarih ortada!.. Ülkesini başkalarının insafına terk ederek politika yaptığını zannedenlerin sonu da ortada. Diğer taraftan güçlünün yanında görünerek, dünya politikasına ağırlık koymayı düşünmek de boş bir hayaldir... Amerika ne der, yahut İsrail nasıl düşünür gibi evhamlarla, bu bölgenin bin yıllık sahibi bir ülkeye yakışır hareket tarzı değildir. Zaten milletimiz böyle bir şeyi içine sindiremez. Filistin meselesi tabii ki, AB'den, ABD'den önce Türkiye'yi ilgilendirir. Bunun sebeplerini sayıp dökmeye gerek var mıdır? O halde bazılarının dünyaya atgözlüğü ile bakması, yahut yanlış pencereden bakması, ya da bazı duygular sebebiyle gerçekleri görememesi, bizim için ölçü değildir. Onların sesinin fazla çıkıyor olması da gerçekleri değiştiremez. Taşlar er geç yerine oturacaktır nasıl olsa... O halde kimin, olayları iyi ve doğru okuduğunu, kimin aklıevvellik yaptığını iyi sorgulamak gerekiyor. Özkök, yazısında, "O aklıevvelin kim olduğunu aslında biliyorum..." diyor, ama isim yazmıyor. Kimi kastettiğini, işin içinde olanlar zaten biliyor. O halde onun vermediği ismi bizim vermemize gerek yok. Ama biz de bir soru sorabiliriz tabii: Acaba aklıevvellik tanımlaması kimin üstüne daha iyi oturuyor?