Merhaba sevgili okuyucular!.. İki haftalık izin süresince o kadar çok üst üste olaylar gelişti ki, hangi birisinin üzerinde durma noktasında müşkûle düştük... Artık mecburen ipin ucunu yakaladığımız yerden devam edeceğiz. Anamuhalefet Partisi, Pamukova'daki tren kazası sebebiyle, başta Ulaştırma Bakanı olmak üzere; kabine üyelerinin sorumluluğunu tesbit etmek için yarın Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırıyor. Kendi içinde de sıkıntı yaşayan ve bazı milletvekillerini kesin ihraç talebiyle disipline sevk eden CHP'nin, çok önemli bir tren kazası karşısında siyasi duyarlılık gösterip harekete geçmesi normaldir. Ancak muhalefet görevi ve hükümeti denetleme noktasında, siyasî ve hukukî teamüller yerine tribünlere oynamak ve böylece zevahiri kurtarmaya çalışmak iyi değil. İyi değil, zira gerçekçi bir yaklaşımdan ziyade "dostlar alışverişte görsün" türünden, sadece bir şeyler yapmış görünmek için sergilenen davranışlar "yapmacık"tan öteye geçemez. Elbette hükümet yahut daha geniş anlamıyla iktidar; ülkede olup biten herşeyden kural olarak sorumludur. Ama bu sorumluluğun ölçüsü; niteliği, siyasî ve hukukî açıdan bağlayıcılığı nedir? Eğer buna herhangi bir sınırlama getirmezseniz; mesela Adana'da Lodos'un ters yönden esmesi sebebiyle tarlalardaki karpuzların yanması ve dolayısıyla fiyatların çok yükseklerde seyretmesinden de hükümeti sorumlu tutmak gündeme gelebilir. Öyle ya, mademki karpuz pahalı, o halde hükümet bundan da sorumlu... Türkiye'de ne yazık ki bugüne kadar pek çok tren kazası vukua geldi. Ama galiba ilk defa bir kazadan dolayı hükümetin istifasını isteyenler oldu. Acaba neden? 38 kişinin öldüğü tren kazasından birkaç gün sonra; Erzincan'da da TIR ve otobüs çarpışmasından ötürü 26 insan hayatını kaybetti. Yolun yetersizliğini, trafik memurlarının denetim yapmamasını, sürücülerin iyi eğitilmemiş olmasını ileri sürüp yine hükümeti sorumlu tutabilirsiniz... Eğer bugüne kadar her kazadan sonra hükümetlerin istifası gerekseydi, herhalde hiçbir iktidar birkaç haftadan fazla dayanamazdı! Bırakın karayollarında her gün düzinelerce vatandaşın ölmesini, hemzemin geçitlerde trenlerin biçtiği otomobillerde kaybettiğimiz insan sayısı, ABD'nin Irak'taki askeri zayiatından kat kat fazladır... O halde, bütün bu gerçekler bir kenara itilip, Pamukova kazası niçin özellikle hükümete fatura edilmek isteniyor? Onyıllarca ısrarla sürdürülen hatalı ulaşım politikalarına küçük de olsa bir neşter atmak isteyen AK Parti hükümeti, demiryollarına ehemmiyet vermekle; acaba birilerinin rant düzenine çomak mı sokmuş oldu? Bir kazanın bahane edilerek demiryollarının canlandırılmaması için sistemli kampanya başlatılmasını nasıl izah etmeli? Tamam hükümet sorumlu!.. Antalya'da yanan 250 hektar ormandan da sorumlu... Ama insaf, sorumluluğun sınırını, ölçüsünü doğru tesbit edelim. Daha kazanın teknik raporları bile ortaya çıkmadan, bazılarının peşinen hükümeti mahkûm etmeye kalkışması; bilen-bilmeyen bir yığın kişinin "uzman" sıfatıyla ahkam kesmesi, meseleye hiçbir olumlu katkı yapamaz. Evet; iktidar partisinin de desteğiyle Meclis toplansın. Kaza ile ilgili en geniş araştırma ve inceleme yapılsın. Olayın gerçek sorumluları bulunup ortaya çıkarılsın. Hem öyle net biçimde çıkarılsın ki, zihinlerde hiçbir kuşku kalmasın. Çünkü şimdiye kadar, her önemli hadisenin ardından toz duman çok kaldırıldı ama; hemen hiçbirinin de gerçek boyutlarıyla sorumluluk haritası ortaya konamadı. Yani amiyane tabirle iş gürültüye gitti... Diliyoruz ki, artık öyle olmasın. Yanlış politikalar da; ucuz siyaset de, halkın gözünü boyamak da Meclis'in duvarına çarpıp geri düşsün. Ve herkesin sorumluluğu belli olsun, gereği de yerine getirilsin. Bakanın da, makinistin de, ormana izmarit atan vatandaşın da yargılanması adil olsun.