Kime oy vereceksiniz? Kime oy vereceğim?!

A -
A +

Son günlerde birçok meslektaşımız, kime niçin oy vereceklerini veya kime niçin vermeyeceklerini anlatıyorlar. Şeffaf toplum, özgüven ve şeffaf siyaset adına bu açıklamalar olumlu ve güven vericidir. Bizim ülkemizde henüz uygulaması yok ama, gelişmiş Batı ülkelerinde; yayın kuruluşları, kurumsal olarak hangi partiye destek verdiklerini veya hangi adaya oy vereceklerini de ifşa ederler. Bu son derece normal karşılanır. Bizde ise hâlâ daha bırakın kurumları, kimi yazarların; kanaat önderlerinin, işadamlarının bu türden destek açıklamaları dahi, yadırganır ve eleştirilere konu olur. Lakin yayın kuruluşlarının siyasi partilere fiili desteği, medya sektöründe polemik konusu olsa da, artık kanıksanmıştır. Merak etmeyin yakın gelecekte bu destek, resmen deklare de edilecektir! Gelelim asıl meseleye... 12 Haziran seçimleri, Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden biridir. Bunda hiç tereddüt yok. Çünkü Türkiye bu seçimlerle birlikte çok önemli bir değişim kavşağına da girmiş bulunuyor. 2007 seçimlerine ülkemiz çok sıkıntılı şartlar içinde girmişti. Askeri ve yargısal vesayet (Buna diğer sivil vesayet unsurlarını da ekleyebilirsiniz!), cumhurbaşkanlığı seçimini kilitlediği için, genel seçimler üç buçuk ay öne çekilmek zorunda kalınmıştı... Sandık öncesinde, askerin siyasete müdahalesi had safhada idi. Toplumda büyük tedirginlik hüküm sürüyordu. Ancak daha önceki bunalımlı dönemlerde de olduğu üzere, Türk Halkı, sandık başında iradesini güçlü biçimde ortaya koydu ve kilitlenen siyasi sistemi tekrar işlerliğe kavuşturdu. AK Parti'nin aldığı yüzde 47 oyun esas manası, halkın sivil siyasetin önünü bizzat açmasıdır. Bu seçimlerde öyle bir gerginlik yok. Bir tıkanma da yok. Ama bu seçimlerden her kesimin büyük beklentisi var... Bunların başında yeni, sivil ve demokratik bir anayasanın yapılması geliyor. Yeni anayasanın beklenen şekilde hayata geçmesi, ülkenin en yakıcı meselesi olan Kürt probleminin çözümünü de kolaylaştıracaktır. Ve demokratik-çağdaş bir anayasa ile, Türkiye'de siyaset gerçekten sivilleşecek, gizli açık bütün vesayet mekanizmaları tasfiye edilmiş olacaktır. Meselenin nirengi noktası da budur. İşte bu yüzden 12 Haziran seçimleri çok önemli oylar heba edilmemelidir. İdeolojik eğilim veya parti taassubu ile değil, ülke çıkarları için, sağduyu ile oy kullanabilmeliyiz. Açıkçası oyumuz asla statükodan yana olmamalı, değişimi ve sivilleşmeyi, ileri demokrasiyi desteklemeli. Her türlü vesayete kapıyı kapatacak şekilde, bir siyasi karar vermeliyiz... Ayrışmadan değil, bütünleşmeden yana oy kullanmalıyız. Gerginlik ve husumete değil, kardeşliğe, dayanışmaya ve kalkınmaya oy vermeliyiz. Yani korku ve endişelerimizi bitirecek bir tercih yapmalıyız. Ne asker, ne yargı ne de sermaye vesayeti!.. Ben geleceğe oy vereceğim tamam mı!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.