Yılbaşı gecesi geride kaldı ama, yankıları sürüyor. Televizyonlar durmaksızın ve de bıkmaksızın; o malum gecede dünyanın nasıl eğlendiğini tekrar tekrar ekranlara getiriyor... Eğlencede sınır yok! Her ülke adeta varını yoğunu ortaya koyarak eğlenmeye çalışmış. En büyük yarış galiba havai fişek yarışında. Öyle ya, ülkelerin reklamı o gece, saatler 12.00'yi gösterirken öne çıkacak. Hangi ülkenin hangi meydanında en görkemli havai fişek gösterisi yapıldı acaba? Bu gösteriler için kaç gün, kaç ay süren hazırlıklar yapıldı? Ama daha önemlisi bu gösteriler için, her ülkede kaç milyon dolar ve bütün dünyada kaç milyar dolar harcandı? Evet, bu sahada iştigal edenler, keselerini ve kasalarını doldurdular ama, bu paraların hiç olmazsa bir kısmı; daha faydalı yerlere harcanamaz mıydı acaba? Bu soru bazılarınıza çok safça gelebilir... Deprem felaketine maruz kalan Pakistan'da, on binlerce insanın bu kış mevsiminde barınak ve yiyecek bulabilmesi için çok acil olarak beş milyar dolara ihtiyaç var. Ülke idarecileri, Birleşmiş Milletler yetkilileri sürekli olarak yardım çağrısında bulunuyor. Ama kaç kişi duyuyor?! Duyanlar yok değil, ama ne yazık ki, onların da imkanları çok kıt. Hatta bazılarınınki, hiç yok. Mesela Pakistan Devlet Başkanı Perviz Müşerref'in mektubunu okurken ağladığı meçhul kahraman çocuk... Büyümüş de küçülmüş çocuk! Fakir ailesinin yiyeceği günlük ekmeği çöpten temin ettiği için, Pakistan'daki aç çocuklara ekmek alınması için kendi ekmek parasını buraya gönderen çocuk!.. İnsan inanmakta bile zorlanıyor değil mi? Nitekim bazıları buna inanamayacak... Ama bu dünyada çok farklı insanlar yaşıyor. Kimi eğleniyor, kimi ağlıyor. Kimi daha çok eğlenmek için başkalarının sırtına basıyor. Kimi başkasının açlığını görünce kendi ıstırabını unutuyor... Birleşmiş Milletlerin raporuna göre, dünyada açlık yüzünden dakikada 12 çocuk ölüyor! Sadece Nijer'de açlık yüzünden ölme tehlikesi içinde olan 3 milyon 600 bin kişi var... Acaba bu kış Pakistan ve Keşmir'de, aç ve açıkta olan kaç bin depremzede hayatını kaybedecek?! Bu sorular, vicdan sahipleri için çok can sıkıcı. Ama bazıları için de pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü onlar "bana ne!.." diyor ve eğlenmeye bakıyor. Bazıları da eğlenirken başkasının hayatını söndürüyor. Yılbaşı gecesi hepiniz silah seslerinden tedirgin olmadınız mı? Bazı mahallelerde, sanki küçük çaplı bir muharebe yaşanıyor gibiydi. Önceki gün bu köşede, tahmin üzere yazdığımız olaylar tekerrür etmedi mi?! Gece yarısına doğru sevimsiz haberlerin ajanslardan akacağını tahmin etmiştik ya; maalesef gerçek oldu. İstanbul-Taksim'de saat on ikiye saniye kala, kalabalığın üzerine ateş eden bir maganda, orada bulunan bir kadını kafasından vurmuş... Saat tam 12.00'de, yani 00.00'da yine İstanbul'da meydana gelen trafik kazasında iki kişi hayatını kaybetmiş. Samsun'da ise, av tüfeği ile ateş eden 15 yaşındaki bir çocuk, altı yaşındaki bir başka çocuğun ölümüne sebep olmuş! Bunlar basına yansıyan haberlerden sadece birkaç tanesi. Yılbaşı gecesinin eğlence hasarı aslında çok daha fazla. Ama yine de şanslı sayılırız. Zira Latin Amerika ülkelerindeki yılbaşı gecesi zayiatı çok daha fazla. Tespit edilebildiği kadarı ile, bu eğlence faslında 90 kişi hayatını kaybetmiş. Tahmin edileceği gibi, ölümlerin çoğu ateşli silahlarla olmuş... Havaya ateş edeyim derken, bir kısmı yönünü şaşırıp insanları hedef almış! Latin Amerika ülkelerinden daha iyi olmamız elbette sevindirici. Ancak hâlâ geri kalmış ülkeler safında yer alıyor olmamız da üzücü. Sevinmek için ille de silahla ateş etmemiz gerekmediğini öğrenmemiz şart. Aksi halde, telefat devam eder!.. Doğru dürüst eğlenmeyi de öğrenmemiz lazım tabii. Dün bazı gazetelerde utanç verici olaylardan bahsediliyordu. O hareketleri sergileyen insanlar, acaba nasıl bu hale düşmüştü? Hayatı, eğlenmek ile ağlamak vaziyetlerine mahkum etmemek iyi olur. Bunun için de, biraz düşünmek gerekiyor. İnsanlar yeteri kadar düşünceli olabilirse; ne eğlenmenin ölçüsünü kaçırır, ne de kendisini zora sokacak veya başkasını ağlatacak işler yapar. Fakat düşünmek de o kadar kolay değil!..