Kimin (kimlerin) ekseni kayıyor?!.

A -
A +

Çarşamba gününden beri, yoğun bir "eksen kayması" tartışmasıdır gidiyor... (Affınıza sığınarak argo tabir kullanacağım.) Böyle martavalları sık sık dinlemek zorunda kalırız. Şu var ki, bugüne kadar hiçbiri doğru çıkmamıştır. Nedir eksen kayması? Hem niçin eksen kayması? Yaygarayı koparanların kastettiği şey, aslında ABD-İsrail ekseni... Türkiye'nin milli menfaatlerine göre değil, kendisine dayatılan şartlara göre hareket etmesini istiyorlar. Böylece ülkemiz güya risklerden masun olacak! Bu silik yaklaşım, temelde soğuk savaş döneminin pasif dış siyaset tarzından başka bir şey değildir. Aman biz bir adım atmayalım, etliye sütlüye dokunmayalım, büyük oyunculara bakıp kendimizi ayarlayalım. Böylece kimse bize kızmaz, üzerimize gelmez... Oh ne âlâ memleket! Beyler bugünkü Türkiye 1960'ların, 70'lerin Türkiyesi değil. Her şeyden önce dünya o eski dünya değil. Küreselleşme hadisesini iyi okumak lazım. Dahası stratejik dengelerdeki büyük değişimi görmek lazım. Euro-Atlantik ekseninin ne kadar zayıfladığını, buna karşılık Asya-Pasifik ekseninin nasıl güçlenmekte olduğunu fark etmek lazım değil mi? Amerika'nın 1990'lardaki hegemonik gücünden ne kadar uzak olduğunu dikkatlerden kaçırmamak lazım... Eğer bir eksen kayması söz konusu ise, işte gerçek kayma burada ve bu ölçekte. Türkiye'nin yaptığı şey de buna göre pozisyon belirlemek. Dış politikada öyle zırt pırt eksen değiştirilmez. Irak işgalinde ABD ile, Gazze meselesinde İsrail ile ters düşmek eksen kayması değildir yani! Bakınız Türk Milleti'nin Avrupa kıtasına ayak basma tarihi 1356'dır. Yani 655 sene geçmiş... 1856 Paris Konferansında Osmanlı Devleti'nin bir 'Avrupa Devleti' olduğu tescil edilmiş... Türkiye Cumhuriyeti 1959 yılında Avrupa Birliğine (O zamanki ismi başka idi) üye olmak için resmen harekete geçmiş. Türkiye'nin Batı Dünyası ile ilişkileri geçen zaman zarfında çok dalgalanmalar yaşamış. Mesela 1978'de Ecevit Hükümeti, AB'nin üyelik davetini reddettiği zaman kimse eksen kaymasından bahsetmedi... 1980 ihtilali sebebiyle ilişkilerimiz iyice dibe vurdu. 1997'deki AB zirvesinde, Türkiye'nin üyelik için aday dahi olamayacağı açıklanmadı mı? Peki o zaman eksen kaydı mı? Şimdi Türkiye tam üyelik için müzakere yürüten bir ülke. Ve esas hedef, AB ile bütünleşmek. Hangi eksen kaymasından söz ediyorsunuz? Hamaset olsun diye değil, tarihî seyri anlatmak için belirtelim. Türkiye beş asır boyunca Batıya doğru ilerleyişini sürdürdü. Taa Viyana kapılarına dayandı. Ama bugün artık topla tüfekle değil, Türkler iş gücü ve ticaretiyle bu kapıları açmış durumda. Avrupa ülkelerinde yaşayan beş-altı milyon vatandaşımız var. Bunların yaklaşık iki milyonu artık AB vatandaşı. Yarım düzine ülkenin parlamentolarında Türk temsilciler var. Üniversitelerinde on binlerce öğrencimiz var. Dış Ticaret hacmimizin yarısı Avrupa ülkeleriyle. Gelen Turistlerin yarıdan fazlası da bu ülkelerden... Türkiye NATO'nun en önemli üyelerinden biri... Siz hangi eksen kaymasından bahsediyorsunuz? Batı'daki kiralık kalemlerin tetikçisi olmayın!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.