CHP'de gerçekten neler oluyor? Kim veya kimler, kime veya kimlere karşı operasyon yapıyor? Acaba şu anda iç içe, yan yana, karşı karşıya kaç tane operasyon sürüyor, bilen var mı? Sürpriz bir şekilde ve büyük umutlarla CHP İstanbul İl Başkanlığına getirilen, parlak kariyerli Nebil İlseven'in; "Ancak 53 gün dayanabildim... Zaten son 20 yılda CHP'nin iktidarda kaldığı süre de 57 gündür..." şeklinde ince ince göndermelerle istifa etmesi ne anlama geliyor? Bu istifa, yalnızca İstanbul teşkilatı üzerindeki ağırlığını kaybetmek istemeyen Genel başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile olan anlaşmazlıktan kaynaklandı? Yoksa çok daha büyük çapta yapılması planlanan bir operasyon akamete uğradığı için mi, İlseven pes etti? Bir zamanlar Baykal'ın istifasına gözyaşı döken Gürsel Tekin, şimdi kimin safında? Yeraltına çekilir gibi ortalıktan çekilen Önder Sav, acaba şimdilerde ne yapıyor? Kılıçdaroğlu'nun yerine kimi hazırlıyor? Peki yeni operasyonlara maruz kalan Baykal neler planlıyor? Gördüğünüz gibi sorular birbirinin çengeline takılıp uzuyor... Çünkü CHP'de dikişler tutmuyor. Bir kaset operasyonu ile Deniz Baykal liderlik koltuğundan indirildi. "Ben aday değilim" diyen Kılıçdaroğlu bir gün sonra aday oldu ve koltuğa oturdu. Daha sonra da kim tarafından ve nasıl organize edildiği hiç anlaşılamayan bir operasyonla genel sekreter Önder Sav ve Parti Meclisi'ndeki kadrosu tasfiye edildi. Ama Oda TV merkezli operasyonların durmadığı görülüyor. "Varan 2" başlıklarıyla, daha önce hedefteki Baykal'a karşı şantaj kanallarını işletenlerin planı galiba işlemedi ve ikinci kaset direkten döndü. Dönmesine döndü ama, karşılıklı yeni hamleleri de tetiklemiş oldu? Bir genel başkan, bir gazeteci ve bir savcı üçgeninden müteşekkil organizmanın mahiyeti ne olabilir? Burada konu sadece parti içi liderlik mücadelesi mi, yoksa ülke siyasetine de şamil bir örtülü operasyon kurgusu mu? Bu kurguda 'Ergenekon' yansıması var mı? Bu soruyu son dalga tutuklamalar çevresinde sormak gerekiyor. Dahası bu kurguda kim hangi rolde? Yani komplocu kim, darbeci kim; av kim, avcı kim?.. Gazeteci kimliği ile tanınan bayanın başka görevler üstlendiği anlaşılıyor. Aynı anda hem sağ hem sol vuruyor! Hedefe oturttuğu eski genel başkanı "cürm-ü meşhut" yapmak için tertibat alırken, yeni genel başkandan destek istiyor ama, aynı zamanda onu da kayda alıyor... Plan içinde plan, operasyon içinde operasyon. Belden aşağı vurma teşebbüsleri. Yani kirli oyunlar... Pis işler! "Gazeteci" bayanın ünlü savcı ile yaptığı telefon konuşması, kullandığı ifadeler dehşet verici. Onu bir tarafa bırakalım ama, şu soruyu soralım: Bir genel başkan parti içi veya dışı mücadelede rakiplerine karşı bu yolla mı bilgi - belge temin eder? İzni olmadan kişilere ait verilerin toplanması kanunen suçtur. Orasını yargıya bırakalım. Peki böyle bir şey etik midir? Kılıçdaroğlu "Kendin çek getir" derken, ne yapmak istiyor?! Bu soruyu aynı zamanda, 'Ergenekon' sürecinin başından beri; izinsiz telefon dinleme ve veri toplamanın ne kadar kötü bir şey olduğunu yazıp çizen bazı meslektaşlarımıza da soruyoruz. Zira onlar işin bu tarafını hiç görmüyorlar. Ama ısrarla gazetecilik dışı faaliyetlerden ötürü takibata uğrayan kişilerin mesleki mağduriyete uğradığını ileri sürüyorlar. Lakin mızrak çuvala sığmıyor...