Kızılcahamam toplantıları

A -
A +

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Kızılcahamam'daki kamp-toplantı serisinin sonuçları ve bunların siyasete yansımaları üzerinde epeyce yorumlar yapılıyor. Özellikle, 1 Ekim'den sonraki Meclis Başkanlığı ve diğer idari kademelerin değişim ve yenilenmesiyle ilgili olarak, izlenecek stratejinin tesbiti; parti-hükümet ilişkileri, muhtemel kabine revizyonu, buna bağlı olarak parti yönetiminde de ihtiyaç duyulacak değişiklikler için zemin yoklaması ve fikir alışverişi ile istişarelerde bulunulması için tertiplendiği anlaşılan bu toplantıda, kısa süre önce yaşanan TCK krizinin, milletvekilleri nezdinde meydana getirdiği tereddütler ve kafa karışıklığının da ister istemez gündeme geleceği tahmin ediliyor. Çünkü TCK tasarısı etrafında yapılan tartışmalarda, bazı çevreler özellikle partiiçi görüş ayrılıklarından ve hatta genelde partinin bütünlüğünü tehdit edici eğilimlerden sözetti. Esasen bazı münferit rahatsızlıklar olsa bile, hali hazırda ve yakın gelecekte, AK Parti Grubu'nun bölünmesi veya parti politikasında bir iç ayrışma gibi emareler ortada yok. Buna rağmen, neredeyse 3 Kasım seçimlerinin hemen ertesinde, bu hususu sürekli olarak gündeme getirenler neye dayanıyor acaba? Sadece yıpratmak ve tedirgin etmek için yürütülen bir taktik mi, yoksa gerçekten böyle bir temayül var da onun doneleri mi kullanılıyor? Bize göre birinci ihtimal geçerli. Kaldı ki, partiiçi demokrasinin işlemesi halinde, dönem dönem bünye içinde bazı görüş ayrılıklarının ortaya çıkması da bir tehlike teşkil etmez. Ancak Türkiye'de siyasi olgunluk henüz arzu edilen seviyede olmadığından, bazen sun'i olarak bile politika arenasında tedirginlikler meydana getirilebiliyor. Son gelişmeleri biraz da bu açıdan değerlendirmek lazım. Belki demokrasi yerleştikçe, sivil siyaset zemini sağlamlaştıkça bu tür provokasyonlar giderek etkisiz ve sonuçsuz kalacaktır... Erdoğan, ortalığı karıştırmak için harekete geçenlerin senaryolarının her defasında geçersiz kaldığını belirtiyor ama, bu ajitasyon faaliyetlerinin önemli maliyetlerinin olduğu da bir gerçek!.. Bugüne ve yeniden AK Parti toplantısına dönecek olursak, Genel Başkan Tayyip Erdoğan'ın küçük gruplar halinde bütün milletvekilleri ile görüşüp meseleleri tartışması, gelecekte atılacak adımların şekillenmesinde bir altyapı teşkil edecektir elbet. Liderin birebir temaslarla edindiği izlenim ve milletvekillerinin bakanlarla kuracağı diyalog; hem son iki yılın daha sağlıklı irdelenmesi, hem de gelecek dönemin daha iyi değerlendirmesini sağlayabilir. Böylece en azından son bir ay içinde yaşanan olumsuzlukların tekrarlanması önlenebilir. Sadece lider karizması ile işler bir yere kadar gidebilir. Eğer sağlıklı iletişim ve ortak aklın kullanımına dönük diyalog ortamı yoksa, bir noktadan sonra tıkanmalar başlar. Erdoğan ve ekibinin geçmişten de dersler çıkararak böyle tıkanmalara meydan vermek istemeyeceklerini tahmin etmek zor değil... Gerek Antalya'da her yıl yapılan toplantılar, gerekse Kızılcahamam kampları ve diğer küçük çaplı faaliyetler, bunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ama buna rağmen her şeyin süt liman olmadığı da ortada. Yani en ufak bir sarsıntıda bazı korku ve endişeler başgösteriyorsa daha dikkatli olmak gerektiği sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor... Erdoğan, Meclis Başkanlığı konusunda spekülasyonların önünü kesmek için, kendi adayını önceden açıkladı. Ancak başka adayların varlığı da biliniyor. Kendi adayı belli olan Erdoğan; Kızılcahamam'da Başkanlık için yine de milletvekillerinin görüşünü alacaktır. Acaba farklı bir eğilim ortaya çıksa nasıl hareket edecektir? Kısacası bu toplantıdan çıkacak sonuçlar iç politika açısından büyük önem taşıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.