Ergenekon soruşturmasından gocunanların, diline pelesenk ettiği birinci klişe şu idi: "Gözaltına alınanların hepsi Kemalist düşünceye sahip insanlar..." Daha sonra buna başka eklemeler de oldu: "Bu saygın insanların suç ve suç örgütleriyle ne ilgisi olabilir?" Bilgi ve belge, silah ve mühimmat ortaya çıktıkça, savunma refleksli yeni klişeler bulundu. Mesela Sayın Baykal diyor ki: "Silah işi başka, bu iş başka..." Devam ediyor: "Madem silahı buldun, onun üzerindeki parmak izini bul da göreyim!.." Sayın Baykal yargı mercilerine rahat verse, her şeyi ama her şeyi bulacaklar. Parmak izlerini de, başka izleri de... Kaldı ki, bu mesele, Ümraniye'de bir ihbar sonucu ele geçirilen bombaların üzerinde bir emekli astsubayın parmak izlerinin bulunmasıyla ve bu bombaların da, Cumhuriyet gazetesine atılanlarla aynı familyadan olduğunun tespitiyle başladı. Yoksa iddia edildiği gibi, Tuncay Güney'in ifadeleri ile değil. Nitekim Emniyet Genel Müdürlüğü, 2001 yılında alındığı belirtilen bu ifadelerden hiçbir şekilde haberdar olunmadığını resmen açıkladı. Ortada daha pek çok parmak ve ayak izi var. Merak etmeyin! Sabırlı olursak muhtemelen hepsinin, hiç olmazsa büyük bir kısmının gün ışığına çıktığını görebileceğiz. Lakin birileri bundan fena halde ürküyor. Onun için de, "Korku imparatorluğu..." tantanasını başlattılar. "On birinci dalga" çerçevesinde yapılan yargı işlemlerine, CHP milletvekilleri görülmemiş şekilde yargıya müdahale etmeye ve etkilemeye kalkıştı. Şüphesiz bu tam bir provokasyondu. CHP 'nin "hukukçu milletvekili" Şahin Mengü, tam anlamıyla bir tahrik eyleminde bulundu. ART televizyonu önünde yaptığı konuşma, doğrudan halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekten başka bir şey değildi... Diğer taraftan bugüne kadar müthiş serveti hakkındaki iddialara, açıklayıcı bir cevap verememiş olan eski sendika ağası Bayram Meral, yine kendisi gibi bir sendika ağası olan ve "Karun Serveti" ile de gündemde olan Mustafa Özbek'in evi önünde, şöyle bağırıyordu: "Memleketi soyanlar sendikaları susturmak istiyor..." Bayram Meral'in konuşması tam bir skandaldı. Memleketi soyanların kim olduğunu bu millet gayet iyi biliyor. Bir müddet önce Sayın Meral, hâlâ daha hakkı olmadığı halde bir sendikadan beş milyar lira maaş almasını şöyle müdafaa ediyordu: "Herkes yapıyor..." Hayır arkadaş, herkes yapmıyor. Devleti ve kurumları, kendi babasının malı gibi gören malum ağalar yapıyor!.. Ağalığı besleyen otoriter düzeni sürdürmek için de, vatandaşı sindirmek, halkı korkutmak lazım. Bunun içindir ki, her seferinde bir muhayyel tehlike ve düşman peydah edilir. İşte asıl korku imparatorluğu budur! Yıllar yılı kendinden olmayan herkesi potansiyel tehlike ve düşman ilan edenler, şimdi foyaları meydana çıkmaya başlayınca, başladılar bağırmaya... Neymiş efendim, korku imparatorluğu kuruluyormuş... Geçiniz beyler geçiniz. Asıl sizin yüzyıldan beri devam eden, korku imparatorluğunuz çatırdamaya başladı. Ve bu çöküşü de önleyemezsiniz. Ne askeri tahrik etmekle, ne halkı provoke etmekle... Masonik yöntemler de işe yaramayacak. Deniz bitti! Siz iyisi mi, hukuk devletine saygı gösterin, adaletin tecelli etmesine mani olmaya kalkışmayın...